kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Tarihimizle yüzleşmek
Tarihimizle yüzleşmek

Osmanlı çökerken yaşananları tartışmayınca, cehaletten kurtaramadığımız halkta, karşı görüşü savunmaya teşne ve Atatürk'e hain diyebilen çılgınlar filiz vermeye başladı


Tarihimizle yüzleşmek

Osmanlı çökerken yaşananları tartışmayınca, cehaletten kurtaramadığımız halkta, karşı görüşü savunmaya teşne ve Atatürk'e hain diyebilen çılgınlar filiz vermeye başladı.

Yanlış bilgi üzerinden yola çıkmak, dere yatağına ev yapmak gibidir; gün gelir, çöker! Geçtiğimiz haftalarda, Pazar SABAH'taki Erdal Şafak'ın yazısı, ellerine sağlık olsun, bana bu yazı için ilham verdi.Yazı, Ahmet Ertegün'ün babası Münir beyle ilgiliydi ve 1920 yılının aralık ayında, Bilecik tren istasyonunda, Münir beyin de Hariciye Nezareti Hukuk Müşaviri olarak katıldığı, zamanın Dahiliye, Bahriye ve Ziraat Nazırlarının Mustafa Kemal Paşa ile buluşmalarını ve orada konuşulanları, (nakleden Münir beyin oğlu olduğuna göre) hemen hemen ilk ağızdan anlatıyordu. Mustafa Kemal, İstanbul'dan onunla görüşmeye gelen bu resmi heyetin, bağımsızlık mücadelesiyle ilgili yeterli bilgiye bile sahip olmadığını, toplantı sırasında anlamıştı. Heyetteki herkesi kendi safına davet etmiş, bu daveti sadece o sırada genç bir hukukçu olan Münir bey kabul etmişti. Yazı, bana geçenlerde bir dost toplantısında, yakın tarihi çok iyi bildiğinden emin ama Türkçe'yi yanlış vurgulamalarla konuşan bir siyasi parti eski liderinin, Atatürk'e dair kanımı donduran açıklamaları karşısında, önce ona doğruları aktarmak için çırpınışımı, ama muhatabımın dudaklarını alaycı bir biçimde kıvırarak sürekli "Sizler resmi tarih kurbanlarısınız," demesi üzerine, bu kişiyi mantığa davet etmenin gereksizliğini görerek, en azından söylediklerini duymamak için, odadan çıkışımı hatırlattı. Son Osmanlı meclisinde görevli olduğu için, o günlerin olaylarına bizzat tanık olan dedemin anılarını aktarmamı bile dinlemek istemeyen o kişiye göre, Kurtuluş Savaşı'nı Sultan başlatmış, Sultan yürütmüş, Atatürk ise onun kazanımlarının üzerine oturmuştu. Eve dönünce düşündüm, bizler nerede hata yaptık diye. Nasıl bir hata işledik ki, yurtdaşlarımızın bir kısmı, asrın en büyük dahilerinden biri olan kurtarıcısını, padişahını sırtından bıçaklamış bir hain olarak görebilmektedir. Diyelim ki o kişinin kafası karışık, kendi gibi düşünen onlarca insanı bu şizofreniye kim iteledi, Allah aşkına? Bu zırvaları kim imal edip, kafalara soktu. Belki hata biraz da, Cumhuriyeti korumak adına, gerçekleri açıkça tartışamayan bizlerdeydi. Yani, emaneti ikinci, üçüncü elden alan bizim kuşağımızda. Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı destanının sinerjisiyle kuranlar elbette onu gözleri gibi korumağa mecburdular. Osmanlı'nın çöküşünde büyük payı olan cehaletle, yobazlıkla, ilkellikle savaşmak, çok ağır bir borcu sırtlanıp ödemek ve böylece bağımsız, modern, çağdaş bir Türkiye yaratmak istiyorlardı. Hayalleri, ellerinde saban, orak ve sıtmadan başka hiçbir şeyi olmayan Anadolu insanını da bu rüyaya dahil etmekti. O insanların bir kısmı da iyi direniyordu hani, kendileri için kurulmuş olan bu muhteşem rüyaya!! Yıllar sonra bizler devreye girdiğimizde, Cumhuriyet rayına iyice oturmuştu. Cehaletle değilse bile sıtma ile savaş kazanılmıştı. Altın borcu ödenmişti. Dizginleri biraz olsun gevşetemez miydik? Bir karşı cephe oluşmasına mani olmak için, atalarımızın zaferlerine olduğu kadar hatalarına da sahip çıkamaz mıydık? 1923'te gökten zembille inmediğimize göre, hain bellediğimiz son Osmanlılar bizim öz dedelerimiz değil miydiler? Sultan Vahdettin'in vatan haini olmadığını, işgal altında bir ülkede, askerini doyuracak ekmeği bile olmayan, memurunun maaşını ödemekten aciz hükümetin, daha fazla hasarı önlemek ve belki zaman kazanmak için, bazı anlaşmaları içi kan ağlayarak da olsa imzalaması gerekebileceğini, resmi tarihimize aktaramaz mıydık? Alman işgali sırasında, Fransa'yı korumak ve savaştan en az hasarla çıkabilmek adına, I. Dünya Savaşı kahramanı Petain bile işbirlikçi olmamış mıydı?

GÖRMEZDEN GELDİK
Bizler, Cumhuriyet'in ileri kuşaklardan çocukları, tarihimizle barışamayınca, Osmanlı çökerken yaşananları tartışmaya açamayınca, cehaletten kurtaramadığımız halkın içinde, tam da karşı görüşü savunmaya teşni ve Atatürk'e hain diyebilen çılgınlar filiz vermeye başladı. Cumhuriyet düşmanlarını doğru bilgilerle gübrelemek yerine, ya görmezden geldik ya da ellerimizle suladık, büyüttük. Değilmi ki Cumhuriyeti kuranlar haklı nedenlerle bazı abartmalar yapabilmişlerdi, Cumhuriyet karşıtları da aynı mantıkla gerçekleri iyice tahrif ettiler. Onların tarihi tahrif etmesini önleyemediğimiz gibi, tarihi böylesine çarpıtabilenlerin parti başkanları olabilmesini de sineye çektik. Keşke Erdal Şafak'ın yazısını, 1920-23 yılları arasında yaşananları anlayabilmek açısından herkes okuyabilseydi. Tarihiyle yüzleşmek isteyenlere, Prof. Emre Kongar'ın Tarihimizle Yüzleşmek adlı kitabını şiddetle tavsiye ediyorum ve diyorum ki, artık Sultan Vahdettin'e uzanan yakın tarihimizi ayrıntılarıyla enine boyuna tartışmalıyız ki, yarı cahiller abuk sabuk bilgilerini 'resmi tarih karşıtı gerçek tarih' olarak sunamasınlar. Dost toplantılarında geyik niyetine olsa bile.

AYŞE KULİN

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Büyük iktidar kumarbazı Murdoch
 Batman 'Hawar,' diyor...
 Levent'te 3 milyon avroluk bir garaj
 Çocuk gülüşlü yazarın vedası...
 Greenpeace'in bayrak gemisi Rainbow Warrior'da dört gün
 Yaşam tatil dinlemiyor
 İç güzelliği nedir, ne işe yarar?
 Bir kitapla dünyam değişti!
 Sansüre inanır mısınız?
 Ya şundadır ya bunda
 Sübyancı parti
 Doğum günü 1 Ağustos...
 Sünniler'in de hayran olduğu Şii
 Tanrıların evinde zenciler var
 Duygularınızın da haritası çıkarılıyor
 'Beni memleketimden kimse ayıramaz'
 Çeşme'den İstanbul'a son dedikodular
 'Sesi kısılmış insanları yazıyorum'
 Şile sahillerinde boğulmaların nedeni 'rip akıntısı'
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Mümkünse basınla bir daha konuşmasınlar
Rafet El Roman...
MEHMET ALTAN
30 yıl önce neredeydiniz?
Bahçe-Şehir Uğur Eğitim...
TURGAY NOYAN
Karşıdaki ışıkları yelkenle...
GÜLSE BİRSEL
İç güzelliği nedir, ne işe yarar?
'Henry öykülerine...
AYŞE KULİN
Yaşam tatil dinlemiyor
Cam göbeğinden laciverde doğru...
ÖNCEL ÖZİÇER
Yaz okulunun ilk öğrencileri
Küçük kuzenler, Çeşme'de...
Fotoğrafçılarla atölye çalışmaları
Fotoğrafçılarla atölye çalışmaları
İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (İFSAK), tüm...
Vitaminler, mineraller ve sağlıklı yaşam
Geçtiğimiz haftalarda, vitamin ve minerallerin göz sağlığının...
Yemek düşmanlığının altın çağındayız
Yemek yemekten mutluluk duymak, kadınlar arasında neredeyse ayıp sayılıyor.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.