Devlet Bakanı Ali Babacan, ham petrol ithalatının, 2006 yılı Ocak-Nisan döneminde yüzde 29.8 oranında artarak, 3 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini bildirdi.
Babacan, AK Parti Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez'in yazılı soru önergesine verdiği cevapta, Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre, 27 Haziran 2006 tarihi itibarıyla İMKB'de işlem gören yabancı portföy yatırımı tutarının 38.2 milyar dolar olarak gerçekleştiğini bildirdi.
Bakan Babacan, petrol fiyatlarındaki artışın en önemli etkisinin enflasyon ve ithalat üzerinde
olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Ham petrol fiyatlarının yüksek seyretmesi nedeniyle ithalatta en büyük paya sahip olan mineral yakıtlar ve yağlar kalemi ithalatı artmaktadır. Ocak-Nisan dönemindeki yüzde 14.1'lik toplam ithalat artışının 10.7 puanı mineral yakıt ve mineral yağ kategorisinden kaynaklanmıştır.
Mineral yakıtlar ve yağların en önemli alt kalemi olan ham petrol ithalatı, 2006 yılı Ocak-Nisan döneminde yüzde 29.8 oranında artarak 3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, varil başına ortalama ham petrol fiyatı yüzde 38.2 oranında artmıştır. İthal edilen ham petrol miktarının fiyatlara olan esnekliğinin düşük olması neticesinde, fiyatlardaki artış ham petrol ithalatına doğrudan yansımaktadır.
Petrol fiyatlarındaki değişimlerin etkili olduğu diğer bir değişken de enflasyondur. Bu etki, iki yolla olmaktadır. Öncelikle, petrol ürünlerinin fiyat endeksleri içinde yer almasından dolayı doğrudan bir etki söz konusudur. Öte yandan, petrolün üretimin temel girdilerinden biri olması nedeniyle, üretim maliyetleri yoluyla da fiyatlar genel seviyesine etkide bulunmaktadır. Bununla birlikte, petrol fiyatları ancak, sürekli olarak artarsa enflasyon üzerinde kalıcı etki yaratacaktır.''
ABD Merkez Bankasının faiz artıran kararlarını, daha çok enflasyondaki eğilimlere ve talebin enflasyonist bir seviyede olup olmadığına göre verdiğini kaydeden Babacan, petrol fiyatlarındaki artışın maliyetler yoluyla çekirdek enflasyonu arttırmasının, ABD Merkez Bankasının faiz artırımı kararını etkileyebildiğine dikkati çekti. KISA VADELİ SERMAYE
Kısa vadeli faizlerin artması durumunda, özellikle gelişmekte olan ülkelere akan kısa vadeli fonların bir kısmının geri çekilme ihtimali bulunduğunu anlatan Babacan, şöyle devam etti:
''Özellikle 2002 yılından bu yana, Türkiye ekonomisi gerek uluslararası likiditedeki gelişmeler, gerekse yapısal dönüşümün sonucu olarak büyük miktarda sermayeyi çekebilmiştir. Bununla birlikte, faiz oranlarına ani tepki veren kısa vadeli sermayenin toplam sermaye girişleri içindeki payı sürekli azalmaktadır. Bu gelişmede, sermaye girişleri içinde uzun vadeli kredilerin ve doğrudan yabancı sermaye girişlerinin payının artması etkili olmuştur. Özellikle, 2006 yılında doğrudan yabancı sermaye girişlerinde 2005 yılına kıyasla büyük bir giriş beklenmektedir.''