Kupa...
Satır satır okurum spor yazarlarını. Şöyle başladı yorumlar... "Brezilya kesin şampiyon olur..."
Arjantin, Sırbistan'a 6 attı. "Ben demiştim... Arjantin final oynar." Almanya, Arjantin'i eledi. "Ben demiştim... Almanya final oynar." İtalya, Almanya'yı eledi. "Ben demiştim, İtalya final oynar diye..." Fransa, Brezilya'yı eledi. "Ben demiştim, Fransa final oynar diye..."
Yani, ıska da bir yere kadar be kardeşim...
Asıl "ben demiştim" kamyoncudan, hamburgerciden spor yazarı yaparsanız böyle olur, diye.
Çünkü her şeyi biliyorlar... Futbolu dünyanın en cazip sporu yapan nedeni bilmiyorlar. "Top yuvarlaktır..." Biliyorsak önceden şampiyonu, turnuvayı neden yapıyoruz?
Kimi de diyor ki... Brezilya elendi, tadı kaçtı. Tadı yoksa Brezilya olmayınca... Avrupa Şampiyonası'na katılmak için neden kıçımızı yırtıyoruz?
Kimisi de "bilimsel" yaklaşıyor olaya... "Brezilya yaşlı olduğu için elendi." Şöyle bir bakalım... Yenilen Brezilya'nın yaş ortalaması kaç? 28.7... Yenen Fransa'nın? 29.4...
Bazısı da "coğrafya" ya takmış kafayı... "Afrikalı futbolcularda büyük gerileme var." Fransa'nın siyahları Norveçli çünkü...
Ama en bayıldığım yorum şu oldu: "Varoşların mazlum çocukları kupayı getirirse, küstah Fransa utanacak mı?" Kim bu mazlum çocuklar? Zidane, Henry falan... Zidane'ın 100 milyon doları var. Varoşa bak... Çocuklarının isimleri, Enzo, Theo, Lucas... Yani, Müslümanlıkla alakası yok. Zaten Kuzey Afrika kökenliler de sevmez onu... Aksine nefret ederler, "kök" lerini unuttuğu için. Henry desen... Sadece Londra'daki evi, 2.5 milyon sterlin. Mazlum.
Uzatmayalım... Çok başarılı bir Dünya Kupası geçirdi Türk basını... Ve bana göre, son noktayı Vatan gazetesi koydu... Fransa-Portekiz maçının sonucunu duyurmak için kullandıkları başlık şuydu: 2-0.
|