kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Dünya Kupası
   Son Dakika
   News in English
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Yaşlanamamanın dayanılmaz ağırlığı
Ayşe Kulin SABAH'ta

Ayşe Kulin bu haftadan itibaren yazılarıyla SABAH Pazar'da. Kulin'in ilk yazısının konusu 'Yaşlanamama'.


Yaşlanamamanın dayanılmaz ağırlığı

Bülent çocuk, çok kızmış olmalı ki Gönül Yazar'a hatırı sayılır bir yaş yüklemesi yaparak "80 yaşında," diyor, çoğu kadının aşırı duyarlı olduğu bu alanda belden aşağı fena vuruyordu.

"HER işte bir hayır vardır," derler ya, bu deyişin bir de doğruluk payı olmalı ki Perihan'ı adliye koridorunda linç etmeye kalkıştıkları duruşma günüyle ilgili yazdığım yazı, bana bir köşe kazandırdı. Köşe yazarlığıma vesile olan sevgili arkadaşıma buradan kucak dolusu sevgi ve selam olsun. Bir pazar yazısına uygun düşecek hafif ve güncel bir konu bulmak için ilham gelsin diye, televizyonda magazin haberlerini zaplayıp dururken, geçen hafta Haber Makinesi'nde, Hakkı Devrim üstadımız tarafından 'çocuk' olarak tanımlanan Bülent Ersoy'un devasa görüntüsüyle karşılaşıverdim. Bülent çocuk, çok kızmış olmalı ki Gönül Yazar'a hatırı sayılır bir yaş yüklemesi yaparak "80 yaşında," diyor, çoğu kadının aşırı duyarlı olduğu bu alanda, belden aşağı fena vuruyordu. İşte o an, kafamda çakan bir şimşekle, yazımın konusu saptanmış oldu. Sevgili okurlar, ilk buluşmamızda konumuz, 'yaşlanmanın' ya da 'yaşlanamamanın dayanılmaz hafifliği'dir. (Her pazar hafif yazı beklemeyin sakın, ağır takıldığım pazarlar da olacaktır haliyle.)

ZEHİR SAÇMAYA DEVAM EDECEĞİM
Yaşlanmak zor iştir, ama bildiğiniz gibi, hali vakti yerinde insanlar için, birkaç yıldan beri bedensel yaşlanmak neredeyse mümkün olamamaktadır. Doktorlar ve estetisyenler ellerinde keskiler ve enjektörlerle yaşlanmaya yüz tutanların peşinde koşa dururken, yaşları icabı yaşlanması gerekenler de sarkan ciltleri kulak arkasına itilmiş, incelen dudakları silikonla şişirilmiş, dudak üstleri karton karakterlerin ağzı gibi donup kalmış, gözlerinde hain bir hayret ifadesi, kaşları havada, birbirlerinin benzeri botokszedeler olarak hayatın içinde gezinmekte ve fakat asla yaşlanamamaktadırlar. Gerçek genç gibi durmasalar da yaşlı gibi de gözükmemektedirler. Yaşsızdırlar. Hatta bazıları, henüz elden geçmemiş çocuklarından bile genç gözükmektedir. Bu kişiler sanki bizim dünyaya değil de insanların eskiyemediği, yaşlanamadığı bir başka gezegene aittirler. Yaşlarını göstermeyen bu yaşlı canlara, ya parasal nedenlerle veya daha beter olmaktan korktukları için gençleşememiş ya da doğallığı seçmiş yaşıtlarını incitmemek ve adaletsizliği önlemek adına, yeşil renkli kimlikler mi verilmelidir acaba? Beni bu kıskançlığımdan kurtarmak için, ya onlara özel yeşil kimlik ya da bana bıçak altına yatma korkumu giderecek bir terapi lütfen! Acilen! Hemen! Yoksa, 10 yaş büyüklerim bile benden daha genç göründükleri için, zehir saçmaya devam edeceğim ve diyeceğim ki: "Ey yaşlılar, hiçbirimizin istemediği yaşlanmak, ne yaparsak yapalım, ne yazık ki kaçınılmazdır. Yüzümüzü kurtarsak, gövdemiz, gövdemize çare bulsak iç organlarımız yaşlanacaktır. Haydi, diyelim ki devran döndü gün geldi, iç organları da yenileriyle değiştirdik, bıkkın, sıkkın ve yorgun ruhlarımızı ne yapacağız? Onları nasıl yenileyeceğiz? Yepyeni aşklar yaşayarak mı? O yepyeni aşkları hangi yaş gruplarından seçeceğiz? Gençlerden seçecek olsak, onların hızı ve enerjisi, bizi öldürebilir. Yeşil kimlikli erkek canlardan seçsek, değer mi onca zahmete, ruhumuz içi geçmiş sahte gençlerle yenilenebilir mi?" Hırsımı alamayıp başka şeyler de soracağım: Yaşlanamayanların torunları, bizlerin keyfini doyasıya sürdüğümüz büyükanne sıcaklığını yaşayabilirler mi acaba? Annelerinden hiç de farklı olmayan genç yüzlü büyükanneler hatta dedeler, torunlarına bir üst kuşak yumuşaklığı, sevecenliği sağlayabilir mi? Yoksa, torunlar da şimdiki zamanın veledleri oldukları için, yaşını gösteren dedelerden ve büyükannelerden, bucak bucak kaçmak eğiliminde midirler? Yaşlılık gerçekten bu denli itici midir? Korkutucu mudur?

YAŞLILIK FİLOZOFLAŞMAK MI?
Nedir yaşlılık? Yaşlılık eskimektir, gevşemektir, sarkmaktır, solmaktır, sık sık hastalanmaktır, huysuzlaşmaktır, bencilleşmektir, ekşimektir, azalmaktır, kişinin melekelerini, ağız tadını, libidosunu kaybetmeye başlamasıdır ya da aynada eskiyen suratını gördükçe öyle zannetmesidir, unutkan olmasıdır, sürekli bir şey (anahtar, gözlük, cüzdan, v.s) aramasıdır. Daha sonraları da bazen, kişinin kendi için çok hayırlı, etrafı için çok zor bir durum olan aklını da yitirmeye başlamasıdır. Ya da yaşlanmak, tıpkı iyi şarap, keman ve halı gibi, eskidikçe değer kazanmaktır, törpülenmektir, olgunlaşmaktır, hoşgörülü olmaktır, kalender-meşrepleşmektir, bilgeleşmektir, sevimlileşmektir, filozoflaşmaktır, dünyevi hırslardan kurtulmaktır, yaşamın ve doğanın kıymetini anlamaktır, sürekli bir şey (anahtar, gözlük, cüzdan vs) aramaktır bundan kaçış yok. Yılların yüzümüze çizdiği yol haritasından rahatsız olmamaktır. Ne de olsa, yaşanarak edinilmiş çizgilerdir onlar ve insana hak etmediği halde akıllı bir ifade bile kazandırabilirler.

HİÇLEŞMEK KOLAY DEĞİL
Ama kolay değildir ekşimeden, sirkeleşmeden yaşlanmak. Hele gençliklerinde sırf güzelliklerinden dolayı geçer akçe olmuşlar için, beğenilir olmaktan çıkıp, fark edilmez olmak, hiçleşmek hiç de kolay değildir. Hele de göz önünde olanlar, hele de sahne tozunu yutmuşlar için. Nitekim bizim konumuz da şu anda, sıradan kişiler değil, bir sahne yıldızıdır. Biz konumuza dönelim. Söz konusu kişinin yıldızının çok çok parladığı, ışık saçtığı bir dönem vardır. Çok genç, çok taze, çok güzel ve popüler olduğu o yıllar biz yaştakilerin hafızasına, silinemez biçimde kayıtlıdır. Artı, bu yıldızın bir de hafif külhanbeyi bir tavrı, kendine yakıştırdığı hafif argo bir dili, aşırıya kaçmayan belden aşağı bir espri anlayışı, hayatı ve kendini gırgıra alan bir duruşu, kısacası bir tarzı vardır. Tarzı olanlar, salt güzel olanlardan çok daha avantajlı durumdadırlar bence. Çünkü yaşlandıkça, güzellik, tazelik gider ama tarz kalır. O tarz, o karizma erkek olsun, kadın olsun kişiyi, 70'li, 80'li, 90'lı yaşlara da sapasağlam taşır. Nitekim, Bülent Ersoy'a cevap hakkı doğan 'tarz sahibi' Gönül Yazar polemiğe hiç girmedi. Yaş fobisini aşmış, hayatı gırgıra alan, sevimli davranışlarıyla, o hafta içinde Bülent Ersoy'un jüri üyesi olduğu programda bir de şarkı söyledi. Hiç şaşırmadım. O Gönül Yazar ki ben, 2005 yılında, İyi Ajanda'nın Veritas olarak saptadığı tema üzerine fikir beyan ederken, hayatın gerçeğini dile getirmek adına şu dörtlüğü düşmüşüm onun için, ajandanın bana ayrılan sayfasına:
KİMİ OKUR KİMİ YAZAR GÖNÜL YAZAR DURURKEN AYSE KULİN NE YAZAR!"

AYŞE KULİN

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Kanyon kompleksi...
 B planı olarak, üst örtü tasarlanmış
 İstanbul'da tarihi dostluk buluşması
 Ahmedinecad'ın sarayında...
 Bir arada yaşamı savunalım
 Latife Hanım'ı Avrupa gördü
 'Tekrar hayata gelsem yine ruhani biri olurum'
 En 'baba' prens
 Bilinmeyen tiyatrolar
 İz'in yeni sayısı
 'İslam zinaya karşı dört evlilik vermiş'
 Suların üzerinde uçan bir peri kızı gibi Julie
 'Evlat acısı hiç dinmiyor'
 'Rodin'in ömrüne bir aşk sığmazdı ki...'
 'Aslında ilk kez bütçe yapmak zorunda kaldım'
 Almanya'nın korkulu yarısı: Doğu
 Kendine de hapsolmamak için
 Gözlerinde açlığın imzasını taşımak
 Saraydan kız kaçırmak kolay mı?
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Sevgili Ece yalan söylüyorsun. Ne amcası?
Manken Ece...
ÖNCEL ÖZİÇER
'Fazla para adamı bozar'
Böyle dedi, kabakçı adam.
REFİK DURBAŞ
Ayasofya, masal kitaplarına sığmaz
İstanbul Büyükşehir...
MEHMET ALTAN
Ahmedinecad'ın sarayında...
Ahmedinecad'ın çalışma...
ERDAL ŞAFAK
En 'baba' prens
Avrupa'nın en eski kraliyet ailelerinden...
'Voleybol sahası şov yerimiz'
'Voleybol sahası şov yerimiz'
Voleybol dünyasının genç yıldızları olan Naz Aydemir ve Neriman...
İş çıkışı fotoğraf kursu
İş çıkışı fotoğraf kursu
Fotoğraf sanatıyla ilgilenmek isteyip de zaman bulamayanlar için...
Yaz aylarının leziz dumanı
Balkondan ormana, terastan bahçeye sosyal yakınlaşmalara da fırsat tanıyan...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.