kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Dünya Kupası
   Son Dakika
   News in English
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Kirca @ SABAH
 

Krizsizliğinizin çaresizliğinde misiniz ki?..

Aslındaki yukarıdaki başlığı okumak kadar zor olmayabilir her şey... Krizden kurtulmak ya da hiç krize girmemek o kadar da zor olmayabilir yani...
Son birkaç gündür ekonomideki gelişmelerle ilgili olarak yapılan yorumları dikkatle izlemeye çalışıyoruz. Söylenenlerin özeti şu:
Durum ciddi ama vahim değil!
Fakat... Bundan daha önemli bir şey var "telaffuz" etmekten dikkatle kaçınılan:
O da "kriz" sözcüğü... Kırılgan ekonomilerde; kriz sözcüğünü ulu orta dile getirmenin bile, başlı başına kriz yaratabileceğini bilenler, -haklı olarak-bu sözcüğü kullanmaktan kaçınıyor.
En kötümserleri bile, korkulan kriz sözcüğünü "Hayır, bu bir kriz değildir!" cümlesi içinde kullanmaya özen gösteriyor.
Evet, işin uzmanlarının söylediklerinden de anlaşılıyor ki; bir kriz değil bu...
Dünya ekonomilerindeki çalkalanmanın, Türkiye'deki siyasal tartışmalarla da körüklenerek, piyasaları olumsuz etkilemesi...
Sonuç: Durum ciddi ama vahim değil!
Ancak... Bütün bu söylenenler içinde endişeli bir söylemi ya da "uyarı" yı gözden kaçırmamak gerekiyor:
2001 krizinin sebepleri arasında gösterilen, dövizin uzun süre "baskı" altında da tutulmaya çalışılması... Şimdi de, dalgalı kura rağmen, farklı enstrümanlarla uzun süre dövizin yine baskı altında kalması...
"Bu kadar baskı altında kalırsa, patlama zaten kaçınılmazdı" diyenler de var.
İşte sihirli sözcük: Baskı.
Belki şimdi yaşananlar kriz değil; ama endişeli yorumcuların "baskı" sözcüğüne dikkati çekmeleri düşündürücü.


Bu yazının ekonomiye dair "göz kararı" gözlemleri buraya kadar. Gerisi uzmanların işi.
Ancak; bütün bu yaşananlardan "baskıkriz" ilişkisine dair çıkarılan sonuç; üzerinde durulmayı hak etmiyor mu?
Evet, yazının bundan sonrasında konu ekonomi değil artık: Konu... "Siz" siniz!
Başlıktaki anlamsız gibi görünen soruyla birlikte: "Krizsizliğinizin çaresizliğinde misiniz!"
Aslında, ekonomideki her gelişme, sizin hayatlarınızı yakından ilgilendiriyor olsa da; kendi hayatlarınızın manivelası yine kendi ellerinizde.
Bunu; renkli kişiliğiyle, her seferinde konuştuğunu dinletmesini bilen bir tıp adamı söylüyor.
Belki de herkesin bildiğini farklı bir "üslup" la söylemeyi başardığı için; Profesör Mehmet Öz, İstanbul'a bu gelişinde de dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor.
Dünyada -ve Türkiye'de de-ölüm sebepleri arasında ilk sırada yer alan "kalp kriz" inden kayıpların azaltılması için neler yapılması gerektiğini anlatıyor yine.
Beslenme alışkanlıkları filan bir yana... En büyük sebep hala "stres!" Yani kendi üzerinizde yarattığınız gerilim ve baskı... O baskıyı önlemeden "kriz" lerden kurtulmanın çaresi yok.
Baskı kriz yaratıyor. İşte yine "baskı-kriz" ilişkisi.
Ve siz, kendi üzerinizdeki baskıyı ortadan kaldırmadan "krizlere çare" üretemiyorsunuz.
Lakin, yukarıdaki başlığı okuyup geçmek kadar kolay değil her şey. Onca sorun; onca geçim sıkıntısı, onca gelecek endişesi, onca ailevi problem, onca sağlık meselesi... Ekleyin üzerine dünyanın ve memleketin hallerini...
Söylemesi kolay yani. Nasıl bulunacak krizden kurtulmanın çareleri? Ekonomide baskıyı kaldırmak kolay. Her şey iktidarın bir kararına bakar.
Ama, kim kendi hayatları üzerinde bu kadar iktidar sahibi, bu kadar muktedir ki; kuşatılmış bir dünyada yaşarken?
Bunu Doktor Öz de söyleyemiyor tam olarak. İyi niyetli kimi tavsiyelerde bulunuyor.
Lakin... Yazıyı çözümsüz bırakmak da olmaz...
O zaman, çok uzaklardan, "doğu felsefesi" nden birkaç cümle yetişir belki imdada:
"Çözüm, bu fazlasıyla karmaşık, anlaşılması güç devirde, yaşamlarımızı sadeleştirmektir! İç huzuru buradan gelecektir."
Sadeleştirmek... Sadeleşmek... Maddi, manevi... Ama özellikle; ruhlarınızın, düşüncelerinizin, duygularınızın üzerindeki fazla yüklerden kurtulmak.
İşe yarar mı? Doğu felsefesinde yarıyormuş! Denemesi bedava.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Finale doğru...   / 21-06-2006
 Pazartesi   / 19-06-2006
 Birkaç satırlık bir yazı...   / 14-06-2006
 Kupa bahane...   / 12-06-2006
 Ders!   / 09-06-2006
 Yalnızca gözlerin yaşadığı bir hayata dair...   / 07-06-2006
 Ormancı!   / 05-06-2006
 Deniz olunmalı!   / 02-06-2006
 Hayat ucuzluğu...   / 31-05-2006
 Mayıs hüzünleri...   / 26-05-2006
ALİ KIRCA
Krizsizliğinizin çaresizliğinde misiniz ki?..
Aslındaki...
YILMAZ ÖZDİL
Üçüncü adam...
Habire...
ERGUN BABAHAN
Fenerbahçe ve Hıncal Uluç
Hıncal Abi, Türk basınının en...
MEHMET BARLAS
Kriz bağımlıları istikrara tahammül...
BALÇİÇEK PAMİR
Şemdinli kararı geri döner!
Uzun zamandır Deniz Baykal'ı...
UMUR TALU
Kafa kağıdı!
Biz, bir tuhafız.
Adımız gazeteci ama,...
FATİH ALTAYLI
Kapitülasyon
Çok değil, bundan 6 ay kadar önce Hazine...
ERDAL ŞAFAK
Yıldönümü
ABD Başkanı Bush'un Avrupa'da...
'Kürtleri İsrail eğitiyor'
"İsrailli üst düzey güvenlik yetkilileri ve büyük şirketler, gizlice...
Yasak aşkı haber yapan müdürü 'kızağa çekiyor'
Bakan Sarkozy, eşinin ilişkisini kapak yapan müdürün kovulmasını...
Appiah turladı
Appiah turladı
Tarihinde ilk defa Dünya Kupası'na katılan Gana, ABD'yi yenerek...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu