kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Dünya Kupası
   Son Dakika
   News in English
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Poyrazoglu @ SABAH
 

Keyfim çok yerinde çook...

10 gün içinde iki tane ödül aldım. Keyfim çok yerinde. Her ne kadar ödül törenlerinde yaptığım konuşmalarla bazı gazeteci arkadaşların ağzının tadını kaçırdıysam da seyircilerimden, okurlarımdan oyun için de, konuşmalarım için de tebrikler yağıyor. Aslında Afife Jale ve Sadri Alışık ödül törenlerinde yaptığım konuşma şu anda oynamakta olduğum Ben Eskiden Küçüktüm adlı oyunumun bir bölümü. Yarın SABAH'ta çıkacak olan söyleşi için bu konuda sorulan sorulara, bir iki cevap verdim ben de kendi meşrebimce... Şimdi gelelim tiyatro alışkanlıklarıma... 10 günde iki kere en iyi oyuncu ödülü almışım, kimse keyfimi kaçıramaz... Her yiğidin bir yoğurt yiyişi, her aktörün de farklı bir oyun stili, farklı takıntıları, uğurları vardır. Kimi karısının resmini baş aşağı asar tiyatroda, kimi iç cebine Kuran-ı Kerim koyar; kimi oyundan önce sahnenin tabanını öper...

SAHNE HAZIRLIKLARI
Ben tiyatroya giderken bilgimi, görgümü, tecrübemi, bakışımı tabii alışkanlıklarımı da götürürüm. Bendeniz sahneye çıkarken ada çayı içerim; hem sinirlere hem sese iyi gelir. İçine Rize balı katarım. Eh, Rize balı büyük bir kavanoz alınır; ada çayının hası, yol kenarından, toz topraktan uzakta yetişendir. Bodrum civarında özellikle Yalıkavak, Gümüşlük tepelerinden toplanırsa daha lezzetli olur. Her cebime bir mendil tıkarım; bir keresinde sahnede hapşırıp, yaşadığım sıkıntıdan sonra en az iki mendil koymadan ceplerime çıkmam sahneye. Makyaj yapmam, alerjim var. Mutlaka özel hayatımda giydiğim bir şeyi ya da kullandığım bir aksesuarı oyunda kullanırım. Soyunma odasındaki aynaların en sağ köşede olanına otururum. Üçüncü zil çalınca, biraz önce gitmiş olsam da Pavlov'un köpeği misali hemen tuvalete gitmem gerekir. Kuliste konuşmaktan fazla hoşlanmam, kitap okurum daha çok. Canım sizin anlayacağınız, benim de herkes gibi minik alışkanlıklarım var. Yalnızca tiyatroda bırakmam kendimi alışkanlıkların rahat kucağına; hep pamuklu ya da yünden yapılmış giysiler, çamaşırlar kullanırım. Birbiriyle ilgisi olmayan konularda yazılmış kitapları bir arada okur, birbirlerine çok uzaktan bakan dünyaların ne kadar büyük bir benzerlikler yumağı içinde olduklarını her seferinde yeniden keşfetmenin keyfine bırakırım kendimi. Bizden uzakta duran ya da öyle olduğunu sandığımız durumların, duyguların, düşüncelerin ne kadar yakınımızda, hatta içimizde durduğunu bilirim hep. Benim yabancım olmasın isterim böyle tanışıklıklar. Alışkanlıklarımızın arasında hiçbir zaman yer almayacağını düşündüğümüz davranışların, tercihlerin içimizde cirit attığını da biliyorum; bunun yaşamın bize sunduğu, her köşesinin keşfedilmesi gereken, binbir çeşit ağacın iç içe dolandığı bir cangıl olduğunu da biliyoruz. Alışkanlıklarımızın, yaşamda yaptığımız her türlü tercihin -cinsel tercihimizden siyasal tercihimize kadar- zamanla etrafımızda sıcacık, korunaklı, su geçirmez, ses geçirmez, görüş geçirmez, ılıman, karşı görüşe dayanıklı duvarlar ördüğü hep aklımda; zamanla bu alışkanlıklar hapishanesinin huzur veren konforunda müebbet cezamızı doldurur ve göçer gideriz bir bilinmeze.

KELEBEK OLUNUR BAZEN
Benim ve bütün meslektaşlarım için tiyatroda oynamak vazgeçilmez bir keyif, bir meydan okuma ve bir alışkanlıktır. Farklı nedenlerle de sanatlarını sürdürenler olduğunun da bilincindeyim. Ama ben zaman zaman, kendimi dışarıdan izlemenin, gözlemlemenin kapısını aralayarak, sanki başka birini izliyormuşçasına kendime bakarım. En azından kendimden haberdar olabilmek için yaparım bunu. Alışkanlıkların kozasında, kuş tüyü yataklarda hiç bitmesin diye düşündüğümüz sevgileri, sevgilileri bırakır, kozayı deler, bir kelebek oluruz bazen.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Helal olsun sizlere   / 10-06-2006
 Sihirli kalem   / 03-06-2006
 Ben de Hıncalist oldum!   / 27-05-2006
 Mahşerin dört atlısı...   / 20-05-2006
 Keyfim çok yerinde çook...   / 13-05-2006
 Hıdrellez geldi hoş geldi   / 06-05-2006
 Turizmde kedi patlaması   / 22-04-2006
 40 yaş hediyesi   / 15-04-2006
 Söz bir, dönmek iki!!!   / 08-04-2006
 Rengarenk yün çileleri   / 25-03-2006
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
SUNAY AKIN
Şili kimin ceketinin parçasıydı?
İnsanlarının düz yer...
FİLİZ AKIN
Pembe notlar
Roland Garros Tenis Turnuvası'nı sempatik...
ÜLKÜ TAMER
Neden okumuyoruz?
Hep örnek verilir Batı'dan; "Herkes...
Yüz milyon yıllık tarih kitabı: Şarap
Son yıllarda bağların bulunduğu toprakla ilgili bir altın çağ yaşanıyor. Şarap...
Sabahtan akşama kadar süren keyif
Fenerbahçe'deki True Blue, deniz manzaralı bir restoranda, lezzetli bir yemek...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.