kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Otelde kalmak zor geldi
Otelde kalmak zor geldi
Zingaro Tiyatrosu hakkında birkaç ayrıntı

Atlarla oynayan adamlar

Fransız kökenli tiyatro ekibi Zingaro, Battuta isimli son gösterisinin dünya prömiyerini İstanbul'da yaptı. 15 Mayıs'a kadar izlenebilecek olan şovda başrolleri oyuncular ve atlar paylaşıyor.


Otelde kalmak zor geldi

Son bir hafta içinde İstanbul'da, İstinye'den Maslak'a giden yol üzerinde günün belli saatlerinde yürüyen ilginç tipler görüyorsanız şaşırmayın... Onlar İstinye'ye çadır kuran Zingaro Tiyatrosu'nun provalarından çıkmış oyuncular. Yıllardır karavanda yaşayan ekip, İstanbul'daki prömiyer için otelde kalmak zorunda olunca biraz sıkılmış ama durumu idare ediyorlar. Karavanlarını özleyen marjinal tiyatrocular, dünyanın konuştuğu Battuta isimli gösterinin prömiyeri için İstanbul'da. Zingaro, İtalyanca ve İspanyolca'da Çingene anlamına geliyor. Onlar kendi tiyatrolarına Çingene tiyatrosu dediğine göre benim yaşam tarzlarını Çingenelere benzetmemde bir sakınca olacağını sanmıyorum. Evet Fransız tiyatro ekibi tam anlamıyla Çingene gibi yaşıyor. 20 yıldır karavanlarda kalıyorlar, şovları için karavanlarıyla hayat tarzlarını da yanlarına alıp bir şehirden diğerine gidiyorlar. Japonya, New York ve ardından İstanbul'da otelde kalmak zorunda olunca, bu durumu ister istemez yadırgıyorlar. Ama hepsi hayatlarından son derece memnun. "Karavan eşittir özgürlük" demek onlar için. Bu nedenle bizim yaşamlarımıza acıyarak bakıyorlar. Zingaro Tiyatrosu aslında bir oyun değil, kendi yaşamlarının kapısını seyirciye açan bir şov. 15 Mayıs'a kadar atlar ve insanların nasıl bir bütün olduğunu, tehlikenin nasıl şova dönüştüğünü izlemek istiyorsanız İstinye'deki S Binicilik Merkezi'- nde sergilenecek oyun için bilet almanız gerekiyor. Zingaro Tiyatrosu'nun kurucusu Bartabas, biraz kaprisli. "Röportajı yaparım ama provalar sırasında fotoğraf çektirmem," diyerek başlıyor söze. Ama o ince Fransız kaprisinin altında ikna edilebilir bir centilmen olduğunu anladığımda konuyu uzatmıyorum, sorulara geçiyorum. Sürekli bizi takip eden ve kendimizi Biri Bizi Gözetliyor evinde hissetmemize yol açan bir kamera peşimizden ayrılmıyor. Sonra anlıyorum ne olduğunu...

BELGESEL HAZIRLIĞI
- Sürekli bizi takip eden ve kameraya çeken bu kişi kim?
- Bir yıldan beri Zingaro'nun tüm şovlarında yer alarak kameraya çekiyor. Arka planı çekiyor, şovu çekiyor. Provaları bile çekiyor. Bir belgesel hazırlanacak bu görüntülerle.

- Nasıl başladı bu serüven? Atları, müziği ve tiyatroyu neden bir araya getirme ihtiyacı hissettiniz?
- (Gülüyor) Bir psikanaliz mi yapmak istiyorsunuz? Atlara çok büyük bir tutkum vardı. Aslında atlarla müziği birleştirmemin tek gerekçesi, atların dili olmaması. Atlar, duygularını kelimelerle ifade edemiyorlar; onları anlatacak tek şey müzik.

- Bu şovun yıldızı atlar mı, insanlar mı?
- İkisi de bu şovun yıldızı. Aktörlerin iş arkadaşları, partnerleri atlar. Roller eşit yani biri başrolde demek yanlış olur. Ama atlar olmasaydı, bu şov olmazdı.

RİSKLİ BİR ŞOV
- Bu şovda en heyecanlı bölüm hangisi?
- Bu izleyenlerin karar vereceği bir şey. Tüm şovlarımda özgürlük var ve özgürlük de asla tehlikesiz bir şey değildir. Tehlikeli değilse bile riskli bir şov olduğunu söyleyebilirim. Atlarla çalışıyoruz. Konsantrasyonunun bozulması, ürkmesi, üstündeki kişi için risk oluşturabilir. Bu, bir buçuk saat süren ve sürekli artan bir gerilim üzerine kurulu bir oyun. Tabii ki tehlike olacak.

- Prömiyer için neden İstanbul'u seçtiniz?
- Neden olmasın? Festival organizasyonu tarafından davet edildiğimde bu fikir çok hoşuma gitti. İstanbul beni büyüleyen bir şehir, hep İstanbul'a gelmek istemiştim. Bunun yanı sıra klasik ve oryantal müzikleri çok severim. Bu müziklerden Roman müziğini seçtim şovum için. Bu da Türk müziğine çok yakın olan bir tarz. Yaylı çalgılar, nefesli trombonlar var. Bunlar Türk müziğini çağrıştırıyor bana. Yani şovumun sesi aslında Türkiye'den yükseliyordu ve prömiyer için daha uygun bir yer olamazdı.

- Şovlarınıza neden özellikle yedi harfli isimler veriyorsunuz, yedi takıntısı nereden geliyor?
- Aslında çok komik ama ben ilk başlarda planlamadım. Tesadüfen birkaç kez yedi harfli şov isimleri seçmişim. Sonra bu dikkat çekince, bilerek yedi harfli isimler vermeye başladım şovlarıma. Zaman zaman zorluk çekiyorum, hem şovu anlatacak hem yedi harfli olacak. Bu beni bayağı zorluyor.

SINIRLARI AŞMAK
- Battuta'da, özgürlüğü anlattığını söylüyorsunuz. Atın üstünde olmak mı özgürlük yoksa tehlikeyi göze almak mı?
- Özgürlük, herkese göre değişen bir kavram. Bana göre, özellikle vurguluyorum tehlikesiz özgürlük olmaz. Günümüzde insanlar, hayatlarında hep bir şeylerin garantisini istiyorlar ve öyle yaşıyorlar. Daha güvenli yaşamak istiyorlar. Özgürlük söz konusu olunca o garanti ve güven çemberinden çıkıp, kişinin sınırlarını aşması gerekir. Birtakım tehlikeleri göze alırlar. Örneğin Çingenelerin hayatı çok özgürdür. Zaten Zingaro da Çingene anlamına geliyor. Çingeneler gibi yaşayarak, özgürleştiğimi hissediyorum.

- Sürdüğünüz yaşam gerçek gibi değil, kendinizi zaman zaman bir masaldaymış gibi hissediyor musunuz?
- Biz tüm şov ekibi olarak dış dünyaya açılmış bir bütünüz. Bir Zingaro köyü var Fransa'da, orada karavanlarda yaşıyoruz. Bir yerden bir yere göç ediyor ve şovumuzu sergiliyoruz. Bir provada tüm kapılar kapanır, gerçek bir gösteride ise tüm kapılar açılır. Yaşam tarzımızı dış dünyaya gösteririz. Yani izlediğiniz bir tiyatro oyunu değil, bizim yaşamımızın ta kendisi. Siz şov izlediğinizi sanıyorsunuz ama biz böyle yaşıyoruz. Karavanda yaşamamızın en önemli sebebi, birbirimizle sürekli iletişim halinde olabilmemiz.

- O zaman burada otelde kalmak sizi rahatsız etmiştir...
- Evet, hiç alışık olmadığımız bir şey ama senede bir iki kez oluyor. Japonya ve New York'a gittiğimizde de mecburen otelde kaldık. Ama diğer tüm şovlarımıza evimizle yani karavanlarımızla gideriz. Burada da ekipteki arkadaşlarından bazıları otele yürüyerek gidiyor. Karavanlarımızı özledik aslına bakarsanız.

ATLARA ÖZEL ÖDÜL YOK
- Özel hayatlar nasıl gidiyor Zingaro'da?
- Zingaro elemanı fazla olan bir tiyatro grubu. Özel hayatlarımıza gelince, bence sizin yaşadığınız klişe bir yaşam. Karavan, özgürlük demek. Bizim için önemli olan sıradan değil, başkalarından farklı yaşamak. Bu tarzı kabul eden herkese kapımız açık.

- Şovun ardından atları ödüllendiriyor musunuz?
- Yooo, onlar da bizim gibi yemek yiyor... Ama onlar çok özel atlar. Fotoğraf çekiminde bu kadar hassas davranmamın nedeni, her şeyden çok çabuk etkilenmeleri. Yabancı biri, patlayan bir flaş onları ürkütebiliyor. Sonunda röportaj bitip konu fotoğraf çekimine gelince, "Şov alanına giremezsiniz, provalarda çekemezsiniz, flaş patlatamazsınız" diyen Bartabas, tüm bunlara ikna olmuş bir şekilde fotoğraf editörümüz Enis Umuler'e Zingaro Tiyatrosu'nun kapılarını sonuna kadar açıyor.

Sonat Bahar

DİĞER HOBİ HABERLERİ
 Berlin'de nefes kesen gösteri
 Korean Air Türkiye'de
 THY 73 yaşında
 Limanlarda iris taramalı geçiş
 TSK taarruz helikopterini arıyor
 Afgan rapçi barış peşinde koşuyor
 'Sosyete, dekolteyi sanatçılardan çok seviyor'
 Boğaz'a nazır kahvaltı keyfi
 Atlantik Okyanusu'nda Türk'ün denizle imtihanı
 Cenevre'nin gözdesi BBJ
 Jebel Ali dünyanın en büyük havalimanı olacak
 Arkasair konforu havaya çıkarıyor
 Aileden biri gibi
 Yıldızların tiyatrosu
 Festival bitti, ya Hülya?
 Kuklalar sahneye çıkıyor
 Tarihi Rum evinde brunch
 Salondan Seyşeller'e
 İş jetleri Cenevre'de görücüye çıkıyor
    Pazar Sabah Yazarlar
    Güncel
  » Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
TURGAY NOYAN
Parası olmayan denize çıkmasın kardeşim...
GÜNTAY ŞİMŞEK
Ucuza uçmak riske girmez…
Piyasalardaki...
'Şampiyonlukta parasızlığın ve Allah'ın etkisi oldu'
Onlar şampiyon Galatasaray'ın üç kaptanı ve takımı şampiyonluğa...
'Sion tarikatı, Bizans'ta da mevcuttur!'
Da Vinci Şifresi, şimdi de sinemalarda. Peki, Dan Brown'un fenomen...
Zaferler önce kendi evlatlarını yer!..
Evet, ama sevgiyle, dayanışmayla ve kendine özgü mizansenleriyle takımını...
Şampiyon...
Benim babam Galatasaray Lisesi'nden, benim dedem Galatasaray Lisesi'nden, benim...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.