kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Rejim, din ve Dinçer

Yargıtay 4'üncü Hukuk Dairesi'nin bir bozma kararı Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'i yeniden gündeme getirdi. Daha doğrusu, 1995'te yaptığı konuşmasını...
Dinçer bugün de o arkasında durduğunu söylediği, böylece güncelliğini koruduğunu dolaylı olarak kabul ettiği görüşlerinde rejim açısından üç önemli iddia öne sürüyor:
"1- Globalleşmenin olduğu her yerde mahalli kültürlerin gelişmeye başladığını görüyoruz. Bizim ülkemiz söz konusu olduğunda mahalli kültür İslam'dır. Globalleşme ne kadar artarsa, İslamlaşma da o kadar artacak. Öyleyse Türkiye'nin bu durumu fark ederek gerekli düzenlemeleri yapması gerekir.
2- Cumhuriyet ilkesinin zayıfladığını ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Halk için ve halk adına yönetim diye tarif edilen Cumhuriyet kavramının artık bizim için bir mana ifade etmediğini söylememiz de mümkündür.
3- Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıçta ortaya koyduğu laiklik, cumhuriyetçilik ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha ademi merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu olduğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum."

Sadece
kültür mü?
Bu iddiaları soğukkanlılıkla irdelediğimizde, Dinçer'in hem kendisiyle çelişkiye düştüğünü, hem de dünyadaki gelişmelere çağdışı yaklaşım getirdiğini kolayca görebiliriz.
Kendisiyle çelişiyor, çünkü bir yandan İslam'ı "Yerel kültür" diye tanımlayıp toplumsal yaşamın birçok alanından biriyle sınırlıyor, bir yandan da yine aynı konuşmasında "İslam'ın bir hayat tarzı ve yaşamın tüm alanlarını kapsayan sistem olduğunu" savunarak şöyle diyor: "İslam bir bütündür ve karşılıklı bağımlılık ve etkileşim içindeki öğelerden oluşur. Üst kavram olan İslam'ın bir alt öğesiyle zikredilmesi, yani siyasal İslam, kültürel İslam, sosyal İslam şeklindeki ayrımları, onun kapsamını daraltır ve bütünlüğünden koparır. Her alt öğeyi diğerine karşı bağımsızlaştırır ve nihayet birden çok İslam varmış gibi bir sonuca götürür." Dinçer'in bu çelişkisinin iki açıklaması olabilir: Ya günümüzde İslam'ın hayatın tüm alanlarını kapsayacak sistem olarak getirilemeyeceğini kabul edip "Kültür" işleviyle yetinmeye razı oluyor. Ya da kültürel İslam'ı daha sonra sosyal İslam ve siyasal İslam alt öğeleriyle tamamlayıp, rejimi tümüyle değiştirmenin, dönüştürmenin fırsatı görüyor.
Sizce hangisi? Bize göre ikincisi.

Modernite
sorunu
Zaten yine aynı konuşmasında da bunun ipuçlarını veriyor: "Modern devletin İslam'a yönelik olarak bizlere dayatmaları olmuştur. İfade edilen şey, İslam'ın kültürel bir hareket olduğunun vurgulanması ve ondan ibaret kalmasıdır. Modern devleti İslam'a tercüme ederek kurmaya kalkışmak veya bürokratik mekanizmada yer alacak memurları dindar insanlar arasından seçmek devletin yapısını İslam'ın öngördüğü sisteme kavuşturur mu? Modern devletin İslam'a tercüme edilerek kullanılması bizim açımızdan önemli mahzurlar doğuracaktır. " Dinçer'in görüşlerinin Anayasa'ya aykırılığının yanı sırane denli çağdışı olduğunu anlamak için de Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'nun dün Milliyet gazetesinde yayınlanan demecini okumak yeterli: "İslam'ı üç ayağa oturtuyoruz. Birincisi Kur'an ve sünnettir. İkincisi Cumhuriyet'in temel ilkeleri, laikliktir. Üçüncüsü çağdaş dünyanın birikimi, donanımıdır." Bardakoğlu ve Dinçer... İkisi de AK Parti iktidarının üst düzey bürokratı.
Ah unutmadan; Dinçer "Ben cumhuriyetçiyim" diyor. Biz de inandık...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Tehlikeli sinyaller   / 04-05-2006
 Karışık işler   / 03-05-2006
 Dragon, ayı ve bizim Asena   / 02-05-2006
 Büyük oyun   / 01-05-2006
 Güven bunalımı   / 30-04-2006
 Gorbaçov ve Ecevit   / 29-04-2006
 Kim haklı?   / 28-04-2006
 Masayı temizlemek   / 27-04-2006
 Radyasyonlu kuşaklar   / 26-04-2006
 Hoş geldin bebek   / 25-04-2006
ALİ KIRCA
125'inci yılında "Atatürk Köprüsü"
Bu yıl, -belki henüz...
YILMAZ ÖZDİL
Bebelere mayın
Okşayarak uyandırıyorsun...
ERGUN BABAHAN
Demokrasinin sorunu: Halk
Bizi rahatsız eden kişileri ya...
MEHMET BARLAS
Muhalefet sorunu
Dışarıdan Türk siyasetini anlamaya...
BALÇİÇEK PAMİR
Sokakta durmak yasak
Suskun bir milletiz.
Kimse...
UMUR TALU
Çocuk kimden?
Çocukların yoluna bomba konmuş, dediğinde...
FATİH ALTAYLI
Güç gösterisine gerek yok
PKK, bildik PKK.
Yıllardır...
ERDAL ŞAFAK
Rejim, din ve Dinçer
Yargıtay 4'üncü Hukuk...
Kâbus geri dönüyor
Terörist Öcalan'ı ülkesinde "ağırlayan" eski Başbakan Massimo D'Alema...
Tsunami uyarısı "elektrik tellerine" takıldı
Pasifik'teki 8.1'lik deprem sonrası erken uyarı merkezi, bölge...
Biz başardık Hasan!
Biz başardık Hasan!
Tümer'i arayan Hasan Şaş, "Tebrik ederim" dedi. Milli futbolcu da...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu