kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
  » Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Arınç'tan Köşk sinyalleri
Şener: Cumhurbaşkanlığı hedefim yok

Arınç'tan Köşk sinyalleri

TBMM Başkanı Bülent Arınç, kendisine Cumhurbaşkanlığı teklifi olması, partisinin ve Genel Başkan'ın hayır dememesi halinde, bunun, düşünebileceği bir şey olduğunu belirterek, ''Genel Başkanım 'aday olmayacaksın' derse, olmam. Bu siyasi terbiyem gereğidir'' dedi.

Arınç, ''Teke Tek'' programında Fatih Altaylı'nın, 23 Nisan'da yaptığı konuşma ve ardından yaşanan tartışmalara ilişkin sorularını
yanıtladı.

Konuşmasında 15 ana başlığa değindiğini ancak bunlardan sadece laiklik, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, türban ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ön plana çıkarıldığını belirten Arınç,konuşmasına yönelik çok sayıda faks, mail, mektup ve telefon geldiğini söyledi.

Laiklik tanımının 1937'den beri Anayasada yer aldığına işaret eden Arınç, laiklik konusunun Türkiye ve Avrupa'da da tartışıldığını, laikliğin batı orijinli olduğunu ifade etti.

Bülent Arınç, Anayasa'nın 24. maddesinin başlığının ''laikliğin tarifi'' değil, din ve vicdan hürriyeti olduğunu anımsatarak, Anayasanın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu vurguladı.

Arınç, laikliğin kelime olarak yer aldığını ancak tarif edilmediğini belirterek, ''O zaman ikinci maddenin gerekçesine bakmak lazım. Orada, 'hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik, her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dini inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi kılınmaması anlamına gelir' deniliyor. Laikliğin tanımı denilince ben bunu
anlıyorum'' diye konuştu.

Anayasanın hiçbir yerinde, ''laiklik şu anlama gelir'' şeklinde bir madde bulunmadığını kaydeden Arınç, laikliğin, devletin, Cumhuriyetin bir vasfı olduğunu, insanların laiklik vasfının olmadığını vurguladı.

''AKSİ OLURSA...''

Mecliste, ''Dini kural böyledir, onu herkes için geçerli bir yasa haline getirelim'' diyen bir kişinin çıkamayacağını, böyle bir teklifin hiçbir zaman kanunlaşamayacağını belirten Arınç, ''Aksi olursa, bu Meclisin kapısına kilit vurmamız lazım'' dedi.

TBMM Başkanı Arınç, 1988'de Anavatan Partisi'nin, ''dini inanç nedeniyle baş örtmenin serbest'' olduğuna yönelik düzenlemesini, SHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne götürdüğünü anımsatarak, mahkemenin, ''dini inanç sebebiyle bir konuda yasama karar veremez, kanun çıkaramaz'' diyerek, düzenlemeyi iptal ettiğini söyledi.

Arınç, iptal gerekçesinin ''yerden göğe kadar'' haklı olduğunu dile getirdi.''Türkiye'ye has bir laiklik uygulamasının Fransa gibi katı bir
laiklik uygulamasına benzememesi lazım'' diyen Arınç, toplumun değerlerine, kabullerine, vatandaşların inanç ve beklentilerine
bakılması, örf, adet ve geleneklerinin dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

Arınç'ın, ''Devletin tekelinde din ve ibadet anlayışı olmaz, hiçbir laik düşünce bunu kabul etmez'' sözleri üzerine Altaylı ''Türkiye'de böyle bir anlayış mı var?'' diye sordu. Arınç, bu soruya ''Bana göre var'' diye karşılık verdi.

Toplumda kamplaşma, çekişme olmaması için ağzına ''türban'' kelimesini almadığını ifade eden Arınç, şöyle konuştu:

''Laiklik dendiğinde başörtüsü anlaşılırsa, kamu görevlisinin çocuğu acaba üniversiteye gitmek için hangi dershaneye gitti diye bakılırsa, bu kamu görevlisi acaba evinde hangi televizyon kanalını daha çok izliyor denilirse, bu laiklik adına yapılırsa, laikliğin karşıtı olarak irtica tehlike olarak bunların içerisine alınırsa sıkıntıdır, yanlıştır. Bu yanlışlıklar toplumsal barışı zedeler, devleti ile halkı arasında büyük mesafeler açar, huzursuzluk çıkar. Laikliğe evet dediğimize göre, bu laikliğin uygulamalarının nasıl olması gerektiğinin tartışılarak iyi bir noktaya gelmemizi istiyorum.''

''ÇOCUKLARI AŞAĞILAMA DEMEK''

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, ''Türbanla okula gitmek isteyen Suudi Arabistan'a gitsin'' sözlerinin anımsatılması üzerine Arınç, Demirel'in çok konuştuğu zaman bile çok az şey söyleyebilen biri olduğunu kaydetti.

Arınç, ''Sayın Demirel, bilmiyorsa kayıp, aynı zamanda ayıp... Türkiye'de başörtüsünden dolayı okumayanlar Arabistan'a değil, Avusturya'ya gidiyorlar. Böyle demek, o çocukları aşağılamak demek'' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Harp Akademesindeki konuşmasına yönelik açıklamalarının anımsatılması üzerine Arınç,
buradaki laiklik tanımlamasını doğru bulmadığını, bunun, ''katı, militan'' bir laiklik tanımlaması olduğunu söyledi.

Bir soru üzerine Arınç, gerçek laiklik tanımında, devletin bir organının dini hizmetlerin yürütmesini sağlamasının doğru olmadığını
bildirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığının konumunun tartışmalı olduğunu ifade eden Arınç, gerçek bir laik ülkede, Diyanet İşleri Başkanlığının
olamayacağını, olmaması gerektiğini söyledi.

Arınç, ''Türkiye, Diyanet İşleri Başkanlığının mevcudiyetini tartışmalıdır. Gerekirse bu kurumu kaldırmalıdır. İmamların maaşının verilmesinden, camilerin bakımına kadar, geçmişte olduğu gibi vakıflar eliyle sürdürülmelidir. Bir taraftan AB, bir taraftan gerçek laiklik ölçütleri, bir taraftan devletin tekelinde bir din tartışmaları, belki bunu özerk bir noktaya getirmekle, laiklik çok daha iyi Türkiye'de uygulanabilir, dini hizmetlerin yapılması bakımından...'' dedi.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

TBMM Başkanı Bülent Arınç, cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik sorular üzerine, cumhurbaşkanını seçmenin, parlamentonun görevi
olduğuna işaret ederek, ''2007 Nisanına seçim yapılacak ve bu parlamento o tarihe kadar devam edecekse, seçilecektir. Bu Meclisin
son gününe kadar meşruiyeti, alacağı kararlar tartışmasızdır. Savaş kararı bile alır, yetkisini sonuna kadar kullanır, cumhurbaşkanını da
seçer'' dedi.

Seçimlerin 5 yıl değil, hep 4 yılda bir yapıldığına yönelik söylemlere işaret eden Arınç, milletvekillerinin 5 yıl için seçildiğini vurguladı. Arınç, ''Maç başladıktan sonra kurallar değişir mi?'' diye sordu.

Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin bir kısmının korunup, bir kısmının Başbakan'a verilebileceğini belirten Arınç, Anayasanın 4 sayfasının
Cumhurbaşkanı'nın yetkileriyle dolu olduğunu, ancak sorumluluğunu bulunmadığını söyledi. Arınç, cumhurbaşkanını halkın seçmesinden yana
olduğunu, bu görüşü savunanların da biraz sesini yükseltmesi gerektiğini belirtti. Arınç, bunun Anayasa değişikliğine bağlı olduğunu vurgulayarak, ciddi Anayasa değişikliklerini zaman geçirmeden yapılması gerektiğini kaydetti.

Kendisine yönelik ''Cumhurbaşkanlığına oynuyor'' değerlendirmelerine de yanıtlayan Arınç, ''AK Parti'den bir cumhurbaşkanı adayı çıkacaksa,
bu Meclisin oyunu alacak en az 20 cumhurbaşkanı adayı ulabilirsiniz''dedi.

Genel Başkanı'nın ''evet'' dediğine, kendisinin ''hayır'' demeyeceğini, bunun siyaset anlayışı gereği olduğunu anlatan Arınç,
''ne merdiven taşıdığını, ne de hesaplar yaptığını'' söyledi.

Arınç, böyle bir teklif olması, gerçekleşme imkanının bulunması, partisinin
ve Genel Başkan'ın ''hayır'' dememesi halinde, düşüneceği bir şey olduğunu belirterek,''Cumhurbaşkanlığı seçimi geldiği gün Genel
Başkan'ım 'aday olmayacaksın' derse, olmam. Bu siyasi terbiyem gereğidir. Meclisin içinden 50 tane cumhurbaşkanı adayı çıkar'' diye
konuştu.

Arınç, bir başka soru üzerine, DTP'nin legal bir parti olarak faaliyette bulunduğunu, bu nedenle dikkate almak zorunda olduklarını,
hukukun bunu gerektirdiğini vurguladı.

''ONUR DUYUYORUM''

Bir soruya karşılık da Arınç, iyi yetişmiş kişilerin, kendilerin ve eşlerinin dindar olabileceğini, bir kişinin mevki ve makam karşılığında ne soyunup, ne giyinebileceğini belirtti.

Arınç, ''Eşleri başörtülü olanların ataması yapılacak, diğerlerinin yapılmayacak düşüncesi varsa, fevkalade yanlış, kötü ve ayrımcılıktır'' dedi.

''23 Nisan resepsiyonunun sönük geçtiği, komutaların kısa süre kaldığına'' yönelik haberlere işaret eden Arınç, 4 yıl içinde ne Cumhurbaşkanı ne de CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın resepsiyona katıldığını anımsattı. Arınç, komutanların 4 yıldan bu yana eşleriyle resepsiyona geldiğini anımsatarak, ''Büyük onur duyuyorum, kuruma saygı gösterdikleri için, saygı göstermemelerini beklemek abes'' dedi.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, resepsiyona 1400 kişinin katıldığını, Sezer ve Baykal'ın gelmemesi nedeniyle resepsiyonun sönük geçtiğini
söylemenin, bu 1400 kişiye saygısızlık olacağını sözlerine ekledi.

(AA)

1 2 3 4 5
 
DİĞER SİYASET HABERLERİ
 Fethullah Gülen'e beraat kararı
 "Başbakan sayfa yırtmadı"
 Erdoğan ile Ahmedinejad görüştü
 Baykal: Başbakanlık Müsteşarı niçin orada?
 Beytüşşebap Belediyesi'nden tepki
 Büyükanıt 'makası'
 Erdoğan Ahmedinecat'la Bakü'de buluşuyor
 Yargıtay'dan Dinçer için ağır yorum
 Rektör atamasına yüksek yargı freni
 Öğrencinin mitingde işi ne?
MUHARREM SARIKAYA
'Kaygan virajda mayına basmak'
AK Parti'de, son bir...
YAVUZ DONAT
"Baba halinden memnun"
Perşembe sabah saat 09.30. Güniz...
'Atina'da neden bir cami açmıyorsunuz?'
Yunanistan Başbakanı ile futbol muhabbetiyle başlayan sıcak bir...
Kuzenlere vahşi infaz
Balıkesir'de 43 gün önce kaybolan 10 yaşındaki iki kuzen öldürülmüş...
AB'den Kürtlere çağrı: Cesur ol, PKK'yı kına!
AB'den Kürtlere çağrı: Cesur ol, PKK'yı kına!
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Lagendijk, PKK'ya...
Şovmen Matsakis
Şovmen Matsakis
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısının ikinci gününde...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu