| |
Muhalefet sorunu
Dışarıdan Türk siyasetini anlamaya çalışan bir gözlemci, herhalde sonunda şu teşhisi koyardı: - Türkiye'de seçimle gelen iktidar kendini muhalefette, sürekli seçim kaybeden ana muhalefet de kendini iktidarda sanıyor. Neticede iktidar muktedir olamıyor. Ama muhalefet de, kendisini gerçekten iktidar yapabilecek olan halka güvenmiyor. Bu tablo, iktidardaki AK Parti'nin önümüzdeki ilk seçimde yine oyların çoğunu toplamasına ve yine iktidar olmaya çalışmasına dayanabilir. Ama ana muhalefet CHP'nin ise önümüzdeki ilk seçimde gerçekten iktidar olması ihtimali pek yok gibi. Bu nedenle Türk siyasetinin ileri gelen ve zaman zaman ileri giden gözlemcileri, "Muhalefet sorunu" na da çözüm üretmeye çalışmaktalar. Önceki günkü Cumhuriyet'te İlhan Selçuk, çözümü "Demirel'in liderliği" nde aramayı denemişti. İlhan Selçuk ,"Dincinin karşısına bir dindar dikilsin" diyerek Demirel'in muhalefet lideri olmasını önerirken, seçimlerde Erdoğan'ın karşısına Demirel'in geçmesinin daha iyi olacağını ileri sürüyordu. "Türbanlılar Arabistan'a gitsin" diyerek kendini ortaya atan Demirel, "Dincilerin karşısında dengeli ve sağduyulu ortak mantık"ı ve "Düşmanlık duygularından çok uzakta, sıcak ve kucaklayıcı bir söylem"i temsil ediyordu. Sonuçta da "Halkı din istismarcılarının iktidarından kurtarmak" ve "Laik Cumhuriyet'i güvence altına almak " için "İki elli, iki ayaklı, canlı, ağırlıklı, somut bir tanığa gerek var" dı...
LİDER SEZER DE OLABİLİR "Muhalefet sorunu "na çözüm arayışlarına dün de Yeni Şafak'tan Mehmet Ocaktan katıldı. İlhan Selçuk'a göre "İki elli, iki ayaklı, canlı" Demirel "Dincilerin karşısında sağduyuyu temsil ediyo r"du. Mehmet Ocaktan'a göre ise, sorunun özünde "Sağ" duyu arayışı değil, "Türk solu" nun " Potansiyel lider" arayışı vardı. Ocaktan bu noktada solun lider adayının Cumhurbaşkanı Sezer de olabileceğini, şu gerekçelere bağlamıştı: - Sezer'in Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmada, 'ibadetlerin sınırlandırılabileceği'ni söylemesi, toplumun büyük çoğunluğu tarafından tepkiyle karşılandı. Hiç kuşkusuz, bazı çevreler de bu konuşmadan çok mutlu oldular. Bu mutluluğu paylaşanlardan biri de 9. Cumhurbaşkanı Demirel. Dağınık laik kesimde birleştirici yeni isim arayışı da sürmekte... Niçin Sezer de düşünülmesin? Şu anda CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Mustafa Sarıgül'le uğraşırken, bir de bu iki yeni ismin karşısına çıkarılmasından herhalde mutluluk duymamaktadır. Ancak asıl merak edilmesi gereken şey, İlhan Selçuk tarafından sola sağduyulu lider adayı gösterilen Süleyman Demirel'in şu anda neler hissettiğidir.
ANNEM BENİ NE SANIYOR? Hep, Beylerbeyi Sarayı'nda ev hapsindeyken ölen devrik padişah 2'nci Abdülhamid'in (1842-1918) cenaze töreninde yaşananları hatırlarım. Onu deviren İttihat Terakki'cilerin tam kadro bulunduğu cenaze namazı ertesinde imam "Merhumu nasıl bilirdiniz" diye sorunca, İttihatçı bakanların da içinde bulunduğu cemaat "İyi bilirdik" diye bir ağızdan cevap verir. Bunun üzerine Talat Paşa, "Madem iyi bilirdik, o zaman neden devirdik" diye mırıldanır. Bir cümlesi ile kendisini bugünlere taşıyan muhafazakâr kesimlerden kopan Süleyman Demirel, 21'inci yüzyılda solun lider adayı gösterilmesine herhalde "Kaderin cilvesi" diyerek bakıyordur. Deniz Baykal'ın ve hatta Ali Topuz'un bile başı örtülüler için "Arabistan'a gitsinler" demediği bu dönemde, belki kendi kendine "Kim çıkardı beni bu Basın Kulübü programına" diyerek söyleniyordur. Ve herhalde biliyordur ki, "Arabistan'a gitsinler" söylemi ile merkez sağda ne DYP'yi, ne de Anavatan'ı birleştirici bir rol oynayabilir. Bir dönemde Fransız reklamcı Jacques Seguela'nın "Anneme Reklamcı Olduğumu Söylemeyin. O Beni Bir Barda Piyanist Sanıyor" kitabını hepimiz okumuştuk. Sayın Demirel de böyle bir kitap yazarsa başlığı herhalde "Anneme laikçi solun lideri olduğumu söylemeyin. O beni merkezsağda sanıyor" şeklinde olur.
|