kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Prof. Dr. Aydin Ayaydin @ SABAH
 

Durmuş Yılmaz'a mesaj

Son 5 yıl içinde dünya ekonomisinde ve finans sisteminde benzeri görülmemiş kesintisiz bir likidite bolluğu yaşanmakta. Artan likidite ve iyileşen yatırım ortamına paralel olarak gelişmekte olan ülkelere sermaye girişi artmış ve bu ülkelerin borçluluk seviyesi azalarak, döviz rezervleri yükselmiştir; ancak son dönemde dünya ekonomisine yön veren üç önemli merkez; ABD, Avrupa ve Japonya büyüme oranlarının artışına bağlı olarak fiyatların baskı altında kalması nedeniyle ard arda faiz artırım veya ultra gevşek para politikalarını terk etme kararı almaktadırlar. Bu politika değişikliğinin gelişmekte olan ülkeler üzerinde nasıl bir etki göstereceği ise piyasa uzmanlarının cevap aradığı çok önemli bir soru niteliği taşımaktadır.

Faizle
oynanmalı mı?
Faiz artırım sürecinde, ABD Merkez Bankası (FED) yüzde 1 seviyesine kadar indirdiği faiz oranlarını yüzde 4.75'e, Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise yüzde 2 olan faiz seviyesini yüzde 2.50'ye yükseltmiş, Japon Merkez Bankası (BoJ) ise piyasalara fazla olarak verdiği likiditeyi yıl sonuna kadar çekeceğini açıklamıştır. Dünya ekonomisinin motoru konumundaki bu üç ekonomide paranın pahalılaşması anlamına gelen faiz artırımları gelişmekte olan ülkelere sermaye akışının azalmasına veya sermayenin ters yönde akmasına neden olabilecektir. Bu durumdan her gelişmekte olan ülkenin aynı oranda etkilenmesini beklememek gerekir. Enerji ve hammade ihracatçısı konumundaki gelişmekte olan ülkeler artan emtia ve enerji fiyatları nedeniyle son dönemde cari işlemler dengesini lehlerine çevirmeyi başarmışlar ve iyi bir büyüme oranını yakalamışlardır. Diğer taraftan AB üyeliği sürecindeki ülkeler ise ( Türkiye dahil ) artan oranda cari işlemler açığı vermeye devam etmektedir. Bu açıdan bakıldığında global likidite daralmaya başladığında bu süreçten en olumsuz etkilenecek ülkelerin başında Türkiye gelmektedir.

Türkiye'nin
durumu
Türkiye'nin global ekonomi içindeki yerini bu şekilde tespit ettikten sonra uygulanacak ekonomi politikalarını doğru olarak tespit etmek, muhtemel bir likidite daralması konjoktürünün minimum hasarla atlatılmasına yardımcı olacaktır. Türkiye'nin artan cari işlemler açığı her ne kadar finansman açısından bugün için bir sorun yaratmasa da, makroekonomik denge açısından en zayıf noktamızdır .
Bu nedenle Merkez Bankası tarafından uygulanan YTL'nin değerini muhafaza etmeye yönelik "döviz alımlarının " artarak devam etmesi doğru olacaktır. Diğer taraftan artan petrol fiyatlarının ekonomimiz üzerine getirdiği ilave yükleri hafifletmek amacıyla faiz indirimleri planlanandan daha hızlı yapılabilir (Merkez Bankası anketine katılanların gecelik faiz tahmini yüzde 11.71). Bu politikanın fiyat istikrarı için olumsuz bir adım olduğunu savunanlar olacaktır, ancak artan petrol fiyatları nedeniyle kişi ve kurumların harcanabilir gelirleri içinde petrol harcamalarının artması, diğer harcamaların payının azalmasına neden olarak petrol dışı mal ve hizmetlere olan talebi azaltacaktır. Petrol fiyatlarının artmasından dolayı ithal edilecek enflasyon Merkez Bankası'nın (MB) kontrolünde değildir. Bu duruma faizleri artırarak veya indirmeyerek müdahale etmeye çalışmak ekonomik aktörlerin zarar görmesine ve çok ciddi durgunluğa neden olabilir.
MB başkanlığına atanan Sayın Durmuş Yılmaz'ın "deneyimli " ve tekniği iyi bilen bir Merkez Bankalı olarak mevcut durumu en iyi şekilde değerlendirerek en doğru kararları alacağını düşünüyorum. Piyasaların önünü görmekte zorlandığı, siyasal risklerin artığı bir dönemde MB' nin başında tecrübeli bir kaptanın olması büyük şans, ancak bu tek başına yeterli değil. Başkan Durmuş Yılmaz'ın aynı zamanda temsil ve bazen de siyasi risk alarak eksik olan bu yönünü geliştirmesi sonucu alacağı kararlar daha isabetli olacaktır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Karamehmet'in Akpınar'ı kaybetmeye niyeti yok   / 25-04-2006
 Robert Mundell: Hükümetler erken zafer ilan etmesin   / 22-04-2006
 Marmara Üniversitesi'nde Rektör seçimi   / 21-04-2006
 Hükümet sancılı doğum seviyor   / 20-04-2006
 Amaç doğru uygulama yanlış   / 18-04-2006
 Abdüllatif Şener: Aşkı ben mi yarattım?   / 15-04-2006
 Şekerbank, bilgi odasını açıyor   / 14-04-2006
 Societe Generale, ya Şeker'i tadacak ya Deniz'de yüzecek   / 13-04-2006
 İşte size seçim alametleri   / 12-04-2006
 Gökova Körfezi   / 11-04-2006
MELİHA OKUR
Bireysel emeklilik fonları altına el attı
Hazıra dağ...
Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN
Durmuş Yılmaz'a mesaj
Son 5 yıl içinde...
ABDURRAHMAN YILDIRIM
Dünyada belirsizlik bitmedi daha yeni mi başlıyor?
Daha...
Marka tutkunu Papa
Marka meraklısı Papa 16. Benedictus'a dünyaca ünlü firmalardan...
Anadolu'nun gür sesi sustu
Davudi sesi ve özgün saz çalışıyla ekol yaratan Ali Ekber Çiçek öldü.
Bakan'dan koylara turşu benzetmesi
Bakan'dan koylara turşu benzetmesi
Koy katliamıyla ağır eleştirilerin hedefi olan Bakan Atilla Koç:...
Bağdat'tan çifte nota
Bağdat'tan çifte nota
Türkiye'nin, PKK'ya karşı Güneydoğu'ya asker sevkıyatını artırması...
IMKB
E: 44.746 D:% -1,34
DOLAR
S: 1,328 D:% 0,151
EURO
S: 1,650 D:% 0,365
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu