kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Sunay Akin @ SABAH
 

53 yıl önceydi

Birinci Dünya Savaşı sonrasında, yeni bir oyuncak görürüz çocukların ellerinde. Bu oyuncak, ilk kez Birinci Dünya Savaşı'nda gemilerin korkulu rüyası olmaya başlayan denizaltıdır. 1930'da, Sutdiffe Pressing Şirketi tarafından üretilen "Unda-wunda" adlı oyuncak denizaltı, kısa sürede gözdesi olur erkek çocukların. Geç de olsa, Jules Verne'in "Denizleraltında 20 Bin Fersah" adlı romanı anımsanarak oyuncağın adı "Nautilus" olarak değiştirilir. Türkiye'de ise ilk oyuncak denizaltı "Jet Model" tarafından yapılır. Çocukların el becerilerini geliştirmek amacıyla üretilen modellerden biri olan oyuncağa "Dumlupınar" adı verilir. İstanbul'da, Söğütlüçeşme tren istasyonuna bakan bir sokakta bulunan 5 numaralı apartmanın kapı zillerine baktığımızda, 5 no'lu dairenin zilinde "Hüseyin İnkaya" adını okuruz. İşaret parmağımla bu zilin butonuna dokunduğumda, 4 Nisan 1953 günü, Çanakkale Boğazı'nın Nara Burnu önlerinde, çarpışmamak için manevralalar yapan Dumlupınar'daki düdük sesleri gelir kulağıma!.. Çünkü, Hüseyin İnkaya, "Naboland" adlı İsveç bandıralı geminin ezip geçtiği Dumlupınar'dan kurtulmayı başaran beş denizcimizden biridir. 10 Ekim 1944'te, "Blower" adlı denizaltı, Amerika donanmasına hizmet etmesi için denize indirilir. Adını bir balıktan alan denizaltı, hiç bir gemi batıramaz İkinci Dünya Şavaşı'nda. Blower'ı, 19 Aralık 1950 günü, Dolmabahçe önünde demirleyen Yavuz zırhlısı top atışlarıyla karşılar. Yalnız değildir Blower; "Bumper" adlı denizaltıyla birlikte gelmişlerdir İstanbul'a. Amerika Birleşik Devletleri'nin Marshall yardımı kapsamında Türkiye'ye verdiği denizaltılardan Bumper'e "Çanakkale", Blower'a "Dumlupınar" adı konulur. Ne gariptir ki Dumlupınar, Türk donanmasına birlikte katıldığı Bumper'a ad olan yerde, Çanakkale'de, denizcilik tarihinin en trajedik sonlarından birini yaşayacaktır! Tören esnasında, Dumlupınar'ın gövdesinde esas duruşta duran denizcilerden biri de Hüseyin İnkaya'dır. İnkaya, denizaltıyı Amerika'dan getiren mürettebat arasındadır. Genç astsubay, Amerikan'dan dönerken bir de oyuncak getirir oğluna. Dumlupınar'ın Atlas Okyanusu'nu aşarken taşıdığı bu oyuncak, pille çalışan bir kamyondur!

3 NİSAN GECESİ
Kimi evlerdeki sabırsız çocukların, arka sayfadaki fıkrayı okumak için duvar takviminin yaprağını erken kopardığı 1953 yılının 3 Nisan gecesi, Çanakkale Boğazı'na Ege Denizi'nden giriş yapan Dumlupınar'daki denizciler de, bir an önce kavuşmak istemektedirler evlerine. Takvimin 4 Nisan yaprağına yazılı, "Doğacak olan çocuklara" konmak üzere önerilen kız ve erkek adları, denizaltıdaki kimi denizcilerin rüyalarına giren çocukların da adlarıdır. O gece, Dumlupınar'daki denizcilerden görevi olmayanlar uykuya dalmak üzeredir... Dalış sırasında kapakları kapanır denizaltının, uykudan önce de insanın gözkapakları!.. Her ikisi de içinde yüzmektedir bir sessizliğin... Hem dünyada, hem de apayrı bir diyardalardır; denize dalan denizaltı da, uykuya dalan insan da! Naboland'ın çiğnediği Dumlupınar, 81 denizcimizle birlikte yaşama kapar gözlerini. Çarpışma esnasında köprüüstünde oldukları için denize düşen beş denizcimizi 10 no'lu gümrük motoru kurtarır. Kazayı haber alıp, olay yerine hareket eden motorun çarkçıbaşısı Selim Yoludüz'dür ki, bu adı iyi belleyin! Çünkü, Hüseyin İnkaya'nın adının yazılı olduğu kapı zilinin hemen üstündeki zilde, Selim Yoludüz'ün adı okunur!.. Dumlupınar'ın batışından yıllar sonra Hüseyin İnkaya ve Selim Yoludüz, birbirinden habersiz olarak aynı apartmandan daire satın alırlar. Apartmanın giriş kapısındaki zillerde, kaza gecesinde olduğu gibi Hüseyin İnkaya'nın adı altta, Selim Yoludüz'ün adıysa üstünde yer almaktadır!.. Dumlupınar'da kurtarılmayı bekleyen 22 insandan biri olan astsubay Selami Özben, denizaltının satıha bıraktığı battı şamandırasındaki telefon sayesinde, yukarıdan aldığı bilgileri arkadaşlarına aktarır. Selami astsubay, kekeme olarak bilinirken, yaşamının son anlarında düzgün ve pürüzsüz bir dille konuşur. Ulvi Erhazar, bir kaza anında kapağı açarak, çıkış yapmayı deneyeceğini söyler arkadaşlarına. Dumlupınar'dan bir insan ulaşır su üstüne... Bu cansız beden, sözünde duran, ciğerleri patlama pahasına denizaltıdan çıkış yapan Ulvi Erhazar'ındır. Hüseyin İnkaya denize düştüğünde, aydan, güneşten kerteriz almaya yarayan Dumlupınar'a ait saat de boynundadır. Deniz Müzesi'ndeki battı şamandırasının dışında, denizaltıdan geriye kalan tek parça olan Greenwich ayarlı bu saat, Hüseyin İnkaya'nın evindedir.Aslını ararsanız, bir de dürbün kurtulmuştu Dumlupınar'dan!.. Hüseyin İnkaya, Çanakkale'nin soğuk sularında yaşam kavgası verirken, Hasan Yumuk'la karşılaşır, dalgalar arasında... Üsteğmen Yumuk, İnkaya'ya boynundaki dürbünü göstererek, moral vermek amacıyla esprili bir dille şunları söyler: "Şef, bu dürbün demirbaş... Sen şahitsin, ağırlık veriyor... Atıyorum!" Jet Model'in ürettiği oyuncak Dumlupınar'ın kutusunda şunlar okunur: "Lastik motor ile hareketli... Tamamen plastik... Süsleme çıkartmaları... Komple malzeme, kolay inşaat... Boy 59 cm, en 16 cm..." En hüzünle olan da, oyuncak modelin kutusundaki "Dumlupınar" yazısının hemen altında okunan şu sözlerdir:
Yüzer
Dalar
Çıkar!..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Hayal ve ay ışığı   / 15-04-2006
 53 yıl önceydi   / 08-04-2006
 Amigo padişah!   / 01-04-2006
 Bir dilim kahkahadır karpuz   / 25-03-2006
 Akgün Akova fotoğraf çekmese ne olur?   / 18-03-2006
 Ne Londra konferansı   / 11-03-2006
 Merdiven 40'a dayanır!..   / 04-03-2006
 Denizaltıcıları anmak!..   / 25-02-2006
 Cin Ali ile Berber Fil   / 18-02-2006
 Nedir değişen?   / 11-02-2006
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
FİLİZ AKIN
Yunuslar ve Lale Devri
Suyun içinden bir şey hopladı.
SUNAY AKIN
Tay tay!..
İstanbul Oyuncak Müzesi'nin üçüncü katında,...
ÜLKÜ TAMER
Biz meğer operaya gitmişiz
Madem "şampiyonluğun düğümünü...
ALİ POYRAZOĞLU
Turizmde kedi patlaması
Çaktınız mı? Geçen haftaki...
AYŞE BRAV
Her şey çocuğun gözü önünde yaşanmamalı
Hakikaten anne...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Yedikleri çocuğun gelişimini etkiler
Beslenme yaşam için...
Sanki bir Tarantino filmi
Sanki bir Tarantino filmi
Tipik Amerikan bir senaryoya İskoçyalı yönetmenin getirdiği yorum...
Ruhları da bedenler kadar yaklaştıran dans
Ruhları da bedenler kadar yaklaştıran dans
Ne tuhaf, ne çekici, sanki büyüleyici bir film... Olabilecek en...
'Şimdiki müşteri tahsilli'
Refik Meyhanesi'nin sahibi Refik Aslan, 68 yıldır bu işin içinde.
'Utanmıyorum, hiç de özür dilemedim'
Geçtiğimiz günlerde alkolden baygın düşmüş halde görüntülenen Teoman,...
'Ben de annemi o vaziyette görsem, ölürüm yani...'
- Siz kendi boşluğunuzu seviyor musunuz?
- Onu doldurmaya...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.