kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 

Bilgisiz, iletişimsiz, katılımsız demokrasi modeli...

Türkiye'de toplumsal yaşam, dramatik bir paradoksun içinden bir türlü çıkamıyor. Bunun sorumlu taraflarından biri siyasetçiler ve bürokrasi ise, diğer tarafı da medya ve üniversiteler olabilir.
Sözünü ettiğimiz paradoksun özünde şu tablo var.
Toplumun geleceğini şekillendirecek konulara ilişkin bilgilendirmeler, tartışmalar ve karar oluşturma faaliyeti "Dar sokak" ta yapılıyor. Buna karşı incir çekirdeğini doldurmayacak, bugünden yarına iz bırakmayacak, bireylerin ve toplumun gelişmesine hiç katkısı olmayacak konular, "İletişimin otoyolları" nı işgal ediyor.

NÜKLEER
SANTRAL
Örnek verirsek.
Bugünlerde tüm ülkenin geleceğine dönük iki karar alınma aşamasında. Biri nükleer santral yapımı, diğeri de sosyal güvenlik reformu.
Bu iki konuda seçmen kitlesinin demokratik katılım açısından etkili olacak düzeyde bilgi sahibi olduğunu kim söyleyebilir?
Buna karşı televizyon dizilerindeki yıldızların özel yaşamları veya hangi güzel kadının hangi varlıklı erkekle beraber olduğu benzeri konularda, toplum fertleri doktora düzeyinde bilgi ve düşünce sahibidir.
Gerçekten önemli olan ve toplumun geleceğini şekillendirecek konular, Ankara'nın dar sokaklarında veya kamu dairelerinin karanlık koridorlarında ele alınıp tartışılmakta. Bu tür konularda "Statüko", "Dış konjonktür", "Siyasi dengeler" ve benzeri olgular karar oluşumunda ağırlıklarını koymaktalar. Seçimden seçime sandığa giden seçmenler ve sivil toplum örgütleri genellikle devre dışı. Onlar bizim demokrasimizin ve sözde bilgi ve iletişim toplumumuzun figüranları.

BİLGİ
VE TOPLUM
Genel olarak medya ve mevcut bütün bilgileri tartışıp yeni bilgileri üretmeleri beklenen üniversiteler ise, simgeler, semboller, şifreler, klişeler, şablonlar üzerinden önemli konuları ele alıyorlar. Aynı anda iki önemli konu birden ele alınamıyor. Bir olgunun içindeki birbirine zıt ama bir arada bulunmaları gereken öğelerden birinin mutlaka devre dışı bırakılması gerektiği düşünülüyor. Mesela nükleer santralın enerji politikamız açısından kaçınılmazlığı ile "Çevre güvenliği" nin birlikte var olabileceği düşünülmüyor bile. Ya "Nükleerci" ya da "Çevreci" olmak daha kolay geliyor. Sosyal Güvenlik Reformu'ndaki aktüarya hesabı kimseyi ilgilendirmiyor.
Batı'nın seçkin gazetelerini her gün okuyan veya BBC benzeri yayın kuruluşlarının radyo ve televizyon kanallarını sürekli izleyen Türkler, bu tablonun daha fazla farkındalar.
Geniş halk kitlelerini eğlendiren, oyalayan ve günün gerçeklerinden bir süreliğine uzaklaştıran magazin haber ve programları, onlarda da var. Onlar da Brad Pitt-Angelina Jolie beraberliğini ilgiyle izliyor mesela. Ama aynı anda İran'da ne olacağı, İtalya'da Prodi başbakan olduğunda nelerin değişeceği, Ortadoğu'daki ABD politikasının neden "Vahabi fobisi" nden "Şii fobisi" ne kaydığı, "Çin mucizesi" nin içeriğindeki kriz kaynaklarının geleceği ve benzeri sayısız önemli konu hakkında da, derinine bilgi sahibi olabiliyorlar.
Varlık sebepleri dondurulmuş pozisyonları silkeleyip değiştirmek olması gereken üniversitelerimiz (Veya YÖK) ise, başlı başına bir "Pozisyonlar kalesi" bizde. Örneğin "Türban pozisyonu" nedeniyle, eğitim reformu yapmak adeta imkansız. Üniversiteler Batı'da Kilise ideolojisine karşı baş kaldırıp Rönesans'ın kapısını açtılar. Peki bu çağda üniversite herhangi bir "Resmi ideoloji" nin sözcüsü olabilir mi? Bizde olabilir. O kadar ki, demokrasi ile laiklik bu ideolojinin karşıt öğeleri gibi de sunulabilir bizde.

KRİZ
FOBİSİ
Gerçek bilginin dar sokakta, magazinin ve ideolojik klişelerin otoyolda gitmeleri, kesinlikle sağlıklı bir tabloyu yansıtmıyor. Aydınlanmış seçmen kitlelerinin katılımının olmadığı bir demokraside, geleceği görmek çok zordur. Belki bu nedenle ekonominin en sağlıklı olduğu dönemlerde bile, bu sağlıktan en fazla yararlananlar da, sürekli "Kriz fobisi" içinde yaşıyorlar. Çünkü kimse Ankara'nın dar sokaklarında ve karanlık koridorlarda kimin hangi dürtüyle hangi düğmeye basıp, ne olay çıkartacağını kestiremiyor.
Sonuçta "Yabancılar" bizi bizden daha iyi görüyor.
Genel Yayın Yönetmenimiz Fatih Altaylı'yla konuşan UBS Almanya Genel Müdürü Jochen Sauerborn'un "Siyasi bir krizle karşılaşmazsanız ekonomik kriz olasılığı görmüyoruz. Ufak tefek çalkantılar olabilir ama büyük bir sorun görünmüyor" şeklindeki sözleri de, bunun kanıtı değil mi?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kürt realitesine demokratikleşme neden yetmedi?   / 13-04-2006
 Erdal İnönü ve siyaset   / 12-04-2006
 Sakıp Sabancı öncü girişimcilerin simge ismiydi   / 11-04-2006
 Spagetti demokrasi ve acılı kebap demokrasisi...   / 10-04-2006
 Karanlığa kızacağına bir mum yaksana   / 09-04-2006
 "Stratejik ittifak" kavramı artık işe yaramıyor...   / 08-04-2006
 Kafamızdaki izdihamdan ötürü göz gözü görmüyor   / 07-04-2006
 Bunlar neden bizim gibi değiller ki?   / 06-04-2006
 Krizin nedeni iktidarın korkaklığı mı?..   / 05-04-2006
 N'olacak bu Fransa'nın hali?..   / 04-04-2006
ALİ KIRCA
Mağdur olmanın dayanılmaz çekiciliği!
Bu ülkede haklı...
YILMAZ ÖZDİL
Yurtsever
Bakın dikkat edin...
Son günlerde bir panik...
ERGUN BABAHAN
Fenerbahçe ve şampiyonluk
Bu yıl lig gerçekten keyifli...
MEHMET BARLAS
Bilgisiz, iletişimsiz, katılımsız demokrasi...
BALÇİÇEK PAMİR
Sende çok para var
Adamla kadın 10 yıllık evli. Adam...
UMUR TALU
Acının satır arası
Bu işi yaparken, aklınızı,...
FATİH ALTAYLI
Başbuğ Erdoğan mı?
Aslına bakarsanız, AK Parti Hükümeti,...
ERDAL ŞAFAK
İnsan ve dinozor
Monaco Prensi 2'nci...
Filistin barışına katkı!
50 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin adamı olan Bill...
11 Eylül pilotu: Uçakta bomba var
Terörist: Oturun, çenenizi kapayın. Ağlayan yolcu: Ölmek...
Savaş planlıydı
Savaş planlıydı
Önce Ulusoy sonra da Demirören konuştu ve gizli yürütülen savaş su...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu