kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Şehit çocuğu

Üç gün sonra unutmayın, unutmayalım, olur mu? Öldürülmüş babasını bayrak sallayarak uğurlayan genç, ağlamakla dik durmak arasında kalıvermiş küçük kardeşi, kocasına vakar ve gururla son bakışını sunan bir eş, bir başka cenazede kardeşi için haykıran abla, bir başkasında gözyaşlarını sanki evde bırakmış da tevekkülle hepimize bakan anne ile baba.
Bir gün, iki, üç gün geçer de, hala unutmamışsak, kalbimizde hala bu ölümlere ve bu acılara, bu çocuklara, eşlere, kardeşlere bir yer kalmışsa, kendimizi de aşarak düşünebilir, hissedebiliriz belki.
O zaman, en sert tavırların, en şiddetli beyanların, en nefret dolu başlıkların, en ikiyüzlü taziyelerin arasında kaybolan bir bakış çabası gelişebilir belki.
Bu kadar çok şehidi, bu kadar çok ölüyü, bu kadar çok kaybı nasıl verdik ve bu kadar çok ölümü, katili, pusuyu, mayını, bombayı, bombacıyı, tetikçiyi nasıl çıkardık diye düşünebiliriz.


Kimileri diyor ki...
"Düşünecek bir şey yok".
As bayrağı, bas mermiyi, kus öfkeyi. Zihnimizi, vicdanımızı, eylemimizi tamamen "terörize" etmişse, kendi eylem biçiminin öteki yüzü olarak karşısında devlet görevlisi yahut vatandaş, "sadece şiddet, sadece nefret" diyen bizleri konuşlandırmışsa, "terörist" yapacağını yapmıştır! Doğru tanımlıyorsak, adını doğru koyuyorsak, "terör" her ölümden yeni ölümler doğurmayı, her gözyaşını çok daha büyük dalgalara, sellere dönüştürmeyi, her doğal öfkeyi kitle kitle karşı şiddete sürüklemeyi, herkesi rastgele hedef yaparak kendi tarafında da kendisinden çok daha büyük sayıda insanı hedef haline getirtmeyi, bir bakıma herkesin zihnini, hayatını, ötekine bakışını "terörcü" kılmayı amaçlar.
"Bunu böyle amaçlıyoruz" diye yazıp imzalamasına gerek yok, fiilen böyledir.


Bir çocuk kahpe bir mayının aldığı babasının arkasından bayrak sallıyorsa, hepimiz daha da fazlasını yapabilmek isteriz.
O an, duyguların coşmasından, öfkenin kabarmasından, lanetlerin şiddetinden daha mümkün bir şey yoktur ki.
Daha doğal bir şey yoktur.
"Doğal" olmayan... sırasıyla gideyim, "normal" olmayan, "olağan" olmayan, "sıradan" olmayan ise şudur belki: Bu çocukları, bu eşleri, bu kardeşleri asla akıldan, asla gönülden çıkarmadan, asla doğal öfkelerin içinde yücelttikten sonra hızla tüketip unutmadan...
Aklımızı hızla "terör kapanı" ndan kurtarmaktır.
"Terör kapanı", kendi silahlı eylemlerinin şiddetli tutkusu içinde politik, insani herhangi bir hedefi olmayan, kendi ölümünü kutsallaştırmak ve her pusuda bayraklaşan ölümleri çoğaltmaktan başka bir mesajı kalmayanın kurduğu...
Ve "terörle mücadele" edenler içinde, "teröristlerin anlayacakları dil" den başkasını düşünmeyenlerin, istemeyenlerin de tahkim ettiği bir çıkmazdır.
"Teröristin anlayacağı dil", terörist olmayanların kolay anlayacağı bir dil değildir.
Sadece o dilden konuşulduğunda, bir toplum, bir halk, bir ulus, giderek daha çok ferdiyle birlikte, o dili öğrenmeye, o dilden başkasını akıl etmemeye, o dile mahkum olmaya ve o dille mahkum etmeye alışır.
"Teröristin anlayacağı dil", terörün hakim kılmak istediği dildir.
O dili Türkçe yahut Kürtçe konuşmanız fark etmez!
Vatanı çok sevmek, vatanı ve sevgiyi insanlarıyla birlikte tanımlamak, tanımak, düşünmek, hissetmek de olamaz mı?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bilgesiz bilmişlik   / 11-04-2006
 Eski bir hesap   / 10-04-2006
 Biliyorsunuz!   / 09-04-2006
 Yapma baba!   / 06-04-2006
 İçi, dışı, altı, üstü   / 05-04-2006
 Bir bakalım!   / 04-04-2006
 Tarihi teselli   / 03-04-2006
 Çoluk, çocuk...   / 02-04-2006
 Kompozisyon   / 31-03-2006
 30 bin ölü!   / 30-03-2006
ALİ KIRCA
Kırk üç buçuk!
Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye; sosyal...
YILMAZ ÖZDİL
65...
Başbakan dün dedi ki:
"Devrim üzerine...
ERGUN BABAHAN
Hangi Erdoğan gerçek yoksa hiçbiri mi?
Eğri oturup doğru...
MEHMET BARLAS
Erdal İnönü ve siyaset
Erdal İnönü'nün kan kanseri...
BALÇİÇEK PAMİR
Mağdur mu?
Ne demişti İstanbul Emniyet Müdürü?...
UMUR TALU
Şehit çocuğu
Üç gün sonra unutmayın, unutmayalım, olur...
FATİH ALTAYLI
Firdevs Hanım'ın gözyaşları gibi
Önceki gün yazı işleri...
ERDAL ŞAFAK
İnönü polemiği
Erdal İnönü canıyla...
Son gülen Prodi oldu
İtalya'daki genel seçim, mahkemede son bulan 2004 ABD Başkanlık...
ABD'li göçmenler: Bu yüzyılın zencileriyiz
Göçmenlik yasası karşıtı Latin Amerikalı göçmenler 1960'tan bu yana...
Santrfor Erdoğan
Santrfor Erdoğan
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk milli formasını giymiş eski bir...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu