|
|
|
|
|
Buzdaki ateş
|
|
Jeanne Moreau'dan sonra bir başka efsane Fransız kadın oyuncuyu ağırlıyoruz. Catherine Deneuve, 25'inci Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin 'Onur Ödülü'nü almak üzere 14 Nisan'daki kapanış törenine katılacak. Genelde bir oyuncuyu 'ikon' olarak tanımlamaktan kaçınmak gerekirse de; dünyanın en güzel kadınlarından birisi olarak; yüzünün, 1985 yılında Fransız ulusunun simgesi olan 'Marianne' olarak seçilmesinden dolayı, tam da bu tanıma uyuyor. 1964'te, büyük çıkış yaptığı ünlü müzikal 'Cherbourg Şemsiyeleri' adlı filmden hemen sonra Roman Polanski aldı onu kadrosuna. Ustanın 'paranoya klasiği' sayılan ünlü 'Tiksinti'sindeki unutulmaz performansından sonra gelen 40 yıllık sinema kariyeri parlak başarılarla dolu. En önemli yönetmenlerin ve aktörlerin paylaşamadığı oyuncu, Bunuel'in 'Gündüz Güzeli', Truffaut'nun 'Son Metro'su gibi sinema tarihinde kilometre taşı olmuş yapımlarda rol aldı. 40 yaş üzeri kadın oyuncularını bir kenara atıveren Hollywood'un aksine, gerçek sinema geleneğini günümüze taşıyan Avrupa'da yaşamaktan memnun olduğunu her fırsatta söylüyor zaten. Elegan çekiciliği ve mesafeli duruşuyla 'buzdaki ateş' imajının yakıştırılması boşuna değil. Lars Von Trier (Karanlıkta Dans) veya François Ozon (8 Kadın) gibi günümüzün önde gelen sinemacılarıyla çalışıyor oluşu da, ne kadar esnek bir oyunculuk anlayışına sahip olduğunu kanıtlıyor. Deneuve, kendini çalıştığı yönetmenlere teslim etmeyi başarabilmiş bir star.
|
|
|
|
|
|
|
|
|