Kadınlar hapishanesi İran
İran'da, Hatemi döneminde verilen 23 recm mahkumiyetinin16'sı kadınlara yönelik. 2002'de dört kadın, Şahnaz, Sima, Firdevs ve Eşref recmedilmeyi bekliyorlardı. Akıbetleri bilinmiyor.
16 Ocak 1979'da Şah Muhammed Rıza, İran'ı terk etti. Humeyni, 1 Şubat'ta Paris'ten Tahran'a geldi. 30-31 Mart'ta referandum yapıldı ve katılanların % 98'inin "evet" oyuyla İran'da İslami rejim kuruldu. Bunun arkasından bir on yıllık "toplumu İslamileştirme dönemi" geldi. Bu harekete, öncelikle kadınların statüsünün şeriata tabi kılınmasıyla başlandı. Kadınlar tüm yüksek görevlerden uzaklaştırıldı. Hicap veya çador (İran usulü kara çarşaflı tesettür) zorunlu oldu. Devletin resmi internet sitesi Salaam İran, 2005 yılında şöyle demektedir: "Hicap, kadını her tür tecavüz girişimine ve şiddete karşı korur." Kadınlar, bu kararların alınmasından sonra 100 bin kişilik protesto gösterisi yaptılar, çok sert bir şekilde dağıtıldılar. Bu tedbirlerle kadınlar için evlilik yaşı 9'a indirildi. Kamusal alanın tümünde, örneğin toplu taşımada, hastanede veya sinemada cinsler ayrıldı. Sadece eğitimli ve modern kadınlar değil, mollaları iktidara getirenlerin arasında yer alan İslamcı kadınlar da kamusal alandan uzaklaştırıldılar.
Rejime karşı direniş Kadınlar, bu ilk şokun ardından rejime karşı direnişe geçmeye başladılar. Mücadele eden kadınları üç grupta toplamak mümkündür. Bazari denilen esnaf-tüccarlar ile din adamları sınıfına mensup muhafazakar İslamcı kadınlar, kamusal alanda cinsiyet ayrımcılığından ayrımcılığından yana olmakla birlikte, kadınlara çalışma hakkı verilmesini istiyorlar, ama şartları var, "kadınlar çalışabilir, ama yalnızca diğer kadınlar için." İkinci grubu meydana getiren modernleşmeci İslamcılar, kadını kamusal alana çıkarmak istiyorlar. Laik modernleşmeciler ise laiklik istiyorlar, şeriatın yasamanın temeli olmasını reddediyorlar. Bu üç grup da, 1997'de Hatemi'nin cumhurbaşkanı seçilmesine büyük umut bağlamıştı, ama o zamandan bu yana kadınlar hiçbir hak elde edemedikleri gibi, birçok gerileme de yaşadılar. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Mary Robinson, BM Kadınlara Karşı Şiddet Özel Raportörü Radhika Kumarsvami, Avrupa Parlamentosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Anna Karamanu tarafından yazılan ortak mektuba göre, Muhammad Hatemi'nin cumhurbaşkanı olduğu 1997'den 2001'e 15 kadın recme (taşlanarak öldürülmeye) mahkum oldu, 12'si infaz edildi, diğer üçü hapiste recmedilecekleri günü bekleyerek çürüyor. BM Özel Raportörü Prof. Maurice Copithorne, Genel Kurul'da okunan raporunda, İran'ı "Kadınlar genel hapishanesi" olarak nitelendirdi. Dr. Hamid Kuşa ise, şeriatın uygulanmasının ekonomik kötü gidişle birleşmesinin kadınları uyuşturucuya ve intihara yönelttiğini söylüyor. Yakınlarda yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre, bu ülkede 4 kadından biri depresyonda, üç kadından biri tecavüze uğramış. BM İnsan Hakları Komisyonu Kadına Karşı Şiddet Özel Raportörü, ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Yakın Ertürk, Tahran'da düzenlediği basın toplantısında "İran yasaları aile içi şiddet kurbanı kadınlara koruma sağlamıyor" dedi. Ve boşanmanın kadın için hiç de kolay olmadığını söyledi. Boşanmak isteyen kadın, kocasının iktidarsız, uyuşturucu bağımlısı, aileyi geçindiremeyecek durumda olduğunu veya çok uzun süredir ev dışında yaşadığını kanıtlayacak durumda olmalı. Oysa erkek bu işi bir sözle hallediyor. Gene Yakın Ertürk'ün bildirdiğine göre "varolan kurallar gereği eğer tecavüz kanıtlanamazsa, kadın meşru olmayan ilişkiye girmekle suçlanır ve cezalandırılır. Eğer bu kadın kendine tecavüz edeni meşru müdafaa halinde öldürmüşse, idama mahkum edilebilir."
İnsanı şaşırtan tablo Hükümet yanlısı Ressalat Gazetesi'nin 6 Temmuz 2002'de bildirdiği üzere, "reformcu" cumhurbaşkanı Hatemi'nin kadın işleri danışmanı Zehra Şodjari, "Recm, İslamiyette ailenin saygınlığını korumak için vardır" dedi. Hatemi döneminde verilen 23 recm mahkumiyetinin 16'sı kadınlara yönelik. 2002'de dört kadın (Şahnaz, Sima, Firdevs ve Eşref) recmedilmeyi bekliyorlardı. Akıbetleri bilinmiyor. İran Ulusal Direniş Meclisi Kadınlar Konseyi bülteninde belirtildiği üzere, hükümet yanlısı Seda ye-Edalat gazetesi, 30 Haziran 2002'de Kum kentinde 13 kadının kırbaçlandığnı, her birine 180 kırbaç vurulduğunu bildirdi. (Bir insanın dayanamayacağı kadar çok... Gözlemciler bu kadınların ölmüş olmaları gerektiğini bildiriyorlar.) İran'da Köktendinciliğe Karşı Kadın Forumu, aynı dönemde Tahran civarında kadınlara kitlesel recm uygulandığını ve 4 kadının asıldığını bildirdi. "Women against execution in Iran" (İran'da idama karşı kadınlar) örgütünün raporuna göre, 1981-2000 arasında 2 binden fazla kadın idam edildi. Örgütün yayınladığı listede Bin 428 kadının adı var, bunların arasında 187 tane reşit olmayan kız bulunuyor. Bu kızların 10 kadarı da 13 yaşından küçük. CNRS uzmanlarından İran asıllı Azade Kian Thiebaut'ya göre, "kadınlara çoğunlukla daha ağır cezalar veriliyor, çünkü hakimler kadınların yasalara karşı gelmelerinin Müslüman kadının iffetini kararttığını düşünüyorlar" diyor. Nitekim bir koca herhangi bir kadınla birkaç dakikadan 99 yıla kadar süreli "geçici evlilik" yapabilirken (böylece zina yasal oluyor), kadın zina yaparsa en iyisinden kırbaçlanır, ama bir vinçte de asılarak idam edilebilir. İnsanı boğan bu tabloya, haftaya İran'daki sistemli cinsel ayrımcılığı gündeme getirerek devam edeceğim.
Mehmet Ali Kılıçbay
|