| |
|
|
İzmir özledim seni.. Daha şimdiden...
Uçağın tekerlekleri yerden kesilirken, İzmir'i fena halde özlediğimi hissettim.. Harika iki gün geçirdikten sonra ayrılık nasıl dokunmaz ki.. Yazında tahammül edemediğim, klimalı odalar ve salonlarda hapis hayatı yaşadığım İzmir, baharlarda yaşamın ta kendisidir benim için.. Bir başka severim.. Ama bu defa, başkanın da ötesinde mutluydum.. Her şey olağanüstü güzeldi çünkü, masal gibi.. Önce iki okuldaki Yaşamdan Dakikalar.. Haşmet nasılsa bize katıldı sonunda.. Sunay da programını ayarlayabildi.. Tevfik Fikret Lisesi ve Ege Üniversitesi'nde tüm kadro gençlerin karşısına çıkabildik.. Nasıl güzeldi?.. Ama nasıl güzeldi, anlatılmaz.. Ve de ne duygusal anlar yaşadık.. Birinde.. Hele birinde.. Tevfik Fikret'teki unutulmaz saatler bitmiş, sıra gençlerle fotoğraf çektirme, kitaplarını imzalamaya gelmişti.. Biri gidiyor, biri geliyor.. Çığlık çığlığa bir coşku yaşıyoruz.. Dünya tatlısı bir kız .. "Ben Damla" dedi.. "Hani iki yıl evvel Konak Pier'de açılışına gelmiştiniz, Sevil Mağazasının.. Orda biri karşılamıştı sizi.. Hatırladınız mı?.." Hatırlamaz olur muyum?.. Dünya tatlısı bir kadındı.. Cıvıl cıvıl.. Nasıl karşılamış, nasıl ağırlamış ve bu arada mağazasını nasıl tanıtmıştı bana.. Dönüşte yazmıştım hatta.. "İşte bu" demiştim.. "İşte bu.." "O benim annemdi" dedi.. "Harika Damla" dedim.. "Selam söyle olur.." "mu" demeye vakit kalmadı.. Önümdeki kitabın üzerine bir damla düştü.. Başımı kaldırdım.. Damla'nın gözyaşları, seller gibi akıyor.. Hıçkırıklar arasında konuştu.. "Annem, geçen sene o dükkânın önünde, trafik kazasında öldü.." Dondum kaldım kalem elimde.. Resmen dondum.. Ne bir hareket yapabiliyor, ne bir ses çıkarabiliyordum.. Siz olsanız ne yapardınız, yapabilirdiniz ki.. Sarıldım Damla'ya.. Bazen insanlar hiç konuşmadan da çok şeyler anlatabiliyorlar birbirlerine ya.. Öyle bir şey.. Tevfik Fikret Lisesi harika bir okul.. Öğrencileri de öyle.. Öğretim ekibi de.. Masa topunda pek iyi değiller sadece.. Sunay'la Yaşamdan Dakikalar takımı olduk. Tevfik Fikret Hocalarını 1-0 yendik. Sunay harika bir kurtarış yaptı, dönen topa ben bir çaktım. 1-0.. Maçı anında bitirdik tabii "Bu kadar" diye.. Konferans salonu tıklım tıklım.. Gençler cin gibi sordular, biz neşeyle yanıtladık. Saatler saniyeler gibi geçti.. Ayrılık vakti geldi.. Çünkü öğleden sonra bir sohbet daha var, Ege Üniversitesi'nde.. Araya bir de yemek sığdıracağız.. Ver elini Dönerciler Sokağı.. Altın Kapı tabii.. Başka ne olabilir ki.. Aaa.. Bizim Altın Kapı işi büyütmüş. Sokağın yarısı Altın Kapı olmuş.. Et dükkânı aynen.. Yanında Altın Kapı Balık.. Karşıda Altın Kapı Osmanlı Tencere Yemekleri mutfağı.. Yanında Altın Kapı Mantı Pizza.. Biz tencere yemeklerine daldık tabii. Müthiş bir tabak yaptırdım, "Az şundan, biraz bundan" diyerek, en çok da kuzu elbasan tavaya dalarak.. Üstüne de karışık bizim tatlılarımız.. Yeme de yanında yat.. Bir lezzet tufanı içindeyiz.. Aklım Altın Kapı'da kalarak, üniversitenin yolunu tuttuk ki.. O da yarına kaldı, artık..
|