Sarkaç
İsrail'in referandum benzeri seçimlerinden işgal altındaki topraklardan bir şekilde çekilme yanlısı olan partiler çoğunlukta çıktı. İsrail'in en az sevilen siyasetçilerinden sayılan Ehud Olmert'in liderliğindeki Kadima partisi Batı Şeria'dan tek taraflı çekilme vaadiyle en çok sandalyeye sahip oldu. Yeni faşist sayılabilecek Rus göçmenlerin radikal Evimiz İsrail partisi sertlik yanlılarının yeni adresi olarak belirdi. Dünyanın en antipatik siyasetçilerinden sayılabilecek Benyamin Netanyahu'nun önderliğindeki Likud partisi iktidara geldiği 1977 seçimlerinden önceki marjinal konumuna hızlı geçiş yaptı. Asıl sürpriz ise Emekliler partisinin İsrailli gençlerin de oylarını alarak koalisyon ortaklığı elde edecek bir sayıyı bulmasıydı. Bu seçimlerin sonuçları genelde daha çok barışa yönelik adımları kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağı açısından irdelenecek. Fakat seçimlerin sosyal ve ekonomik mesajlarına da dikkat etmek gerekir. Zira uzun vadede bu gerçekler dolaylı yoldan siyasetin çok farklı mecralara girmesini de sağlayabilir. İşgali bitirme yanlısı ve seçimlerden ikinci parti olarak çıkan İşçi Partisi, kurulacak koalisyona güçlü bir elle girecek. Bu partinin kan kaybının durması, devleti kuran Avrupalı Yahudiler'in verdiği desteği azaltmalarına rağmen gerçekleştiği için de önemli. İsrail siyasetindeki alt akıntılardan birisini oluşturan Avrupalı-Arap Yahudi ayrımı bugüne dek Arap ülkelerinden gelen İsrailliler'in genelde sınıfsal çıkarlarına ters düşen sağ partilere destek vermesine yol açmıştı.
İç savaş ihtimali ve çekilme Kendisi de Fas kökenli olan, tipik İşçi Partisi seçkinlerine göre yontulmamış sayılan sendika lideri Amir Peretz, Arap kökenlilerin oylarını çekmeyi başardı. Bunu yalnızca kendi etnik aidiyeti sayesinde değil, daha sol bir program vadiyle gerçekleştirdi. Peretz'in söylemiyle Emekliler partisinin yaşlıların sorunlarını ön plana çıkaran, daha iyi sosyal hizmetler, bakım ve yaşlılara özen gösterilmesini isteyen platformu birleştiğinde mesaj açık. İsrail toplumu da pek çok başka toplum gibi hayatların piyasanın dalgalanmalarına korumasız terkedildiği bir ekonomi anlayışından şikayetçi. Dahası kaynakların yerleşimcilere ve savunmaya aktarılmasının da sonuçlarından mutsuz. Şaron'un başlattığı, Olmert'in devam ettireceği Filistinliler'den tek taraflı ayrılma politikasına verilen desteğin ardında biraz da bu dinamikler var. Aslında kısa vadede, en azından iki yıl içinde diplomatik çarkların dönmesi ve herkesin içine sinecek bir çözüme ulaşılması ihtimali sıfır gibi. İsrailliler önümüzdeki dönemde Filistin'de bir müzakere ortakları olmadığına kendilerini inandırarak hareket edecek. Kendi içlerine dönerek kafalarındaki planı uygulamaya çalışacak. Bu planın yani işgal altındaki toprakların bir kısmından çekilerek tek taraflı olarak İsrail'in sınırlarını belirlemek içeride gerginlik yaratacak. Yerleşimcilerin Batı Şeria'dan çıkarılmaya direnmeleri, yer yer şiddet yaşanması olasılığı yüksek. Bundan da önemlisi Filistinliler'in kendi sınırlarını da belirleyecek bu p lana katkıda bulunmalarının engellenmesi. İsrail'in kuruluşundan beri pek çok kez yaptığı gibi Filistinliler yokmuşçasına davranması. Bunun uzun vadede sürdürülmesi ve Filsitinliler'e oldubitti şeklinde dayatılması mümkün değil. Filistin'de hükümeti kuran Hamas şimdilik kendisine zaman kazandıracak bu tavra karşı bir şey yapmaz. Filistin, Gazze ve Batı Şeria olarak iki ayrı siyasi birime bölünmediği ya da bir Filistin iç savaşı başlamadığı taktirde kendi siyasi tasarımını uygulamaya başlar. İsrail kendisiyle sınırları belirleme konusunda doğrudan ilişki kurmadığı taktirde, İsrail'i tanımaz ancak bir müddet şiddete de baş vurmaz. Kutsal topraklarda İsrail'in içine kapanması ile üçüncü intifada arasında bir sarkaç hareket etmeye başladı.
|