kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Hincal Uluc @ SABAH
Tel:
0212 3544813
Fax:
0212 3544891
 
Yazık!.. Oscar'ı Capote almalıydı!..
İkinci Mayadrom rezaleti!..
Derin Gırtlağın İçinde..
BİZİM DUVAR
Sponsor!..
SEVDİĞİM LAFLAR
TEBESSÜM

Yazık!.. Oscar'ı Capote almalıydı!..

Oscar'ı Crash aldığı zaman sevinmiştim. Ödülü hak ettiğini düşünüyordum, ama o zaman Capote'yi henüz görmemiştim.. Şimdi Capote'ye haksızlık ediliği fikrindeyim.
Bennet Miller diye adını ilk kez duyduğum bir yönetmen (ki zaten ilk filmiymiş) harika bir film çıkarmış ortaya..
Ben bu kadar yavaş gittiği halde gerilimi bu kadar yukarda tutan bir film daha izlediğimi hatırlamıyorum. Yanlış anlamayın. Bu gerilim filmi falan değil. Gerilen sizin beyninizin içi.. Düşünceleriniz, meraklarınız, sinirleriniz..
Ve de Philip Seymour Hoffman diye bir adam.. Bugüne dek ufak tefek rollerde izleyip pek de hatırlamadığımız tombul oyuncu..
Truman Capote'yi oynamak için tam 20 kilo vermiş.. Ve de değmiş.. Hoffman sinemanın en unutulmaz performanslarından birini sergiliyor.. Film bir gazetecilik dersi ile başlıyor..
New York nire?.. Kansas'ın, Kansas'ta bile bilinmeyen minnacık bir köyü nire..
Bir yanda İstanbul, öte yanda, diyelim Van'ın adı duyulmadık bir köyü..
New Yorker dergisi yazarı Capote, bir sabah gazetede, bu ücra köyde işlenen bir cinayet haberini okuyor ve olayın peşine düşmeye karar veriyor..
Bir cinayet yazısı nasıl planlanır, nasıl yazılır, adım adım izlerken, bir yandan da düşünüyorsunuz..
"Biz gazeteciliğin neresindeyiz?.."
Capote içine girdikçe olayın basit bir cinayetin çok ötesinde olduğunu seziyor.. Öyle çok şey görüyor, öğreniyor, öyle sayfalar dolusu not alıyor ki, elindekilerin bir dergi yazısına sığmayacağını görüyor ve bu defa, yaşanmış bir romana çevirme kararı veriyor..
İn Cold Blood, (Soğukkanlılıkla) Tiffany'de Kahvaltı yazarının en ünlü romanı oluyor. Kısa zamanda akıl almaz satış rakamlarına ulaşıp, yazarına milyonlarca dolar kazandırıyor. Amerikan edebiyat tarihinde, böylesi bir hızın örneği yok..
Film sadece romanın yazılmasını değil, Capote'nin yaşamını da anlatıyor.
Capote'nin ikilemler, çıkmazlar içinde bir hayatı var.. Dışlanmış bir çocukluk.. Ezilmiş.. İtilmiş.. Eşcinsel eğilimli.. Yalnız.. Ama New York'un en yüksek sosyetesinin gülü.. Çılgın partiler, geceler, kulüplerde herkes etrafında.. Yalnız adam, ilgi merkezi..
Kansaslı katillerin mahkemede kötü savunulduğunu düşünüyor.. Onlara en iyi avukatları buluyor.. Nerdeyse ipten kurtaracak hale getiriyor.. Ama çıkmazda.. Asılsınlar mı, kurtulsunlar mı istiyor, bilemiyor.. Çıkmaz bunalım getiriyor..
Bir yandan Capote'yi izlerken, öte yandan Bennett Miller ustaca bir anlatımla, paralel polisiye öyküye kilitliyor sizi.. Cinayet gecesi o ücra köyün çiftlik evinde neler oldu? Her şey adım adım, ama çok yavaş atılmış adımlarla ilerken, siz nefesinizi tutup perdeye bakıyorsunuz, normalde sıkıntıdan patlamanız, hatta ufak ufak kestirmeniz mümkünken..
Hoffman dışındaki oyuncular da çok iyi.. Yakın arkadaşı Nelle Harper Lee (Bülbülü Öldürmek yazarı kadın, Hani Gregory Peck'e Oscar getirmişti filmi) rolünde Catherine Keener müthiş.. Pinokyo'nun vicdanı gibi, Capote'nin yanı başında.. Filmin açılış sahnesinde "Sen bir zavallısın" deyişi var. Capote'nin hava basmak için hamala para verip kendisini öven sözler söyletmesi üzerine..
Finalde de "Gerçek şu ki, sen onların kurtulmasını istemedin" deyişi..
Kasaba şerifinde de Chris Cooper nasıl ileri fırlıyor olduğu sahnelerde..
Capote, müthiş bir film.. Tadına vararak seyretmeniz gerek.. Havanızı bulduğunuzu hissettiğiniz bir günde gidin derim..
Ama gidin.. Kaçırılacak film değil!..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Brokeback Dağı.. Dağ gibi hayal kırıklığı..   / 28-03-2006
 Sıradan sandığımız şeylerdedir, mutluluk!..   / 26-03-2006
 Biraz "sanatsal" dedikodu!..   / 25-03-2006
 Galatasaraylı olmaktan utanmak..   / 24-03-2006
 Türk futbolcular, ayağa kalkın!..   / 23-03-2006
 40 yıl sonra yeniden deşilen özel hayat!..   / 22-03-2006
 Tiyatronun altın yılında mıyız ne?..   / 21-03-2006
 Kahvaltı etmenin dayanılmaz romantizmi..   / 19-03-2006
 Gazetede imzası var.. Hem de fotoğraflı..   / 18-03-2006
 Bu Meclis Cumhurbaşkanı'nı seçerse..   / 17-03-2006
MEHMET BARLAS
Dünya da geçiş döneminin kararsızlığını...
EMRE AKÖZ
Dayak atan öğretmenler
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilim...
SAİT GÜRSOY
Gençlik, şiddet ve biz
Son günlerde okullarımızda artış...
SAVAŞ AY
Bürokrasinin cambaz telinde sallanıyormuş meğer!
Meğer...
HINCAL ULUÇ
Yazık!.. Oscar'ı Capote almalıydı!..
Oscar'ı Crash...
Hindiye ihtar
Hindiye ihtar
2002 Dünya Kupası'ndaki Çin zaferi ve G.Saray-Karabük maçı sonraları...
Malatya sürprizi
Malatya sürprizi
Diyarbakır'da dün çıkan olaylar sonrası federasyon yarınki seyircisiz...
Peygambere söz ettirmeyiz
Erdoğan, besmele çekerek başladığı konuşmasında Arap ülkelerini...
'Made by Tayyip' krizi
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Merkez Bankası Başkanlığı ataması ile...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu