kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Çağdaş uygarlık ile ezbercilik birlikte olmaz...
Otoyolda herkes ters giderken...
ŞAKA - Daha kötü

Çağdaş uygarlık ile ezbercilik birlikte olmaz...

Turgut Özal'ın hazırladığı "24 Ocak kararları" (1980) açıklandığı zaman, çoğu kişi bunun Türk ekonomisinin 1930'dan beri içinde bulunduğu korumacı-devletçi modelin sonunu getireceğini kavramamıştı.
Dönemin ünlü bir Marksist ekonomisti ile Milliyet için yaptığım söyleşide, bu ekonomist Özal'ı ve programı övdü. 24 Ocak kararları ile Türkiye'nin evrensel ekonominin gerçeklerini nihayet kabul ettiğini söyledi. Bu söyleşinin yayınlandığı gün, Beyoğlu'ndaki bir entel barda buluştuk. Biz sohbet ederken ünlü ressamlarımızdan biri geldi, yanımıza oturdu ve ekonomisti o günkü söyleşisinden ötürü övdü.
- Solcu olmana rağmen kendi çevrenin tepkilerini hesaba almadan düşüncelerini açıklamışsın. Seni medeni cesaretinden ötürü de kutlarım, dedi.
Biraz sonra bara solcu aydınlardan bir grup girdi. Bizi görünce onlar da yanımıza geldiler ve ekonomiste söyleşide söylediklerinden ötürü yüklenmeye başladılar.
- Ne biçim Marksistsin sen... Bu Özal devletçilikten kopartıyor ülkeyi. Ekonomide merkezin kontrolünü devre dışı bırakıp, faizleri de kurları da piyasanın arz ve talebine bağlıyor...
Böyle şeyler söyleyip, ekonomisti sola ihanetle suçlamaya başladılar.
Biraz önce o ekonomiste gerçekçiliğinden ve medeni cesaretinden ötürü övgüler yağdıran ressam bu suçlamaları sessizce dinliyordu. Sonra o da konuştu ve ekonomiste dönüp, "Kardeşim çok ayıp ettin. Bir solcu nasıl 24 Ocak Kararları'nı över? Sen bize ihanet ettin" dedi.
Bu ressam kendi cemaatinin dışına düşmeyi göze alamamıştı.
Daha önce 1971'in 12 Mart askeri müdahalesine dayanan günlerde sol adına mangalda kül bırakmayan ve kurulu düzeni radikal yazılarla eleştiren bir gazetenin yazar-yöneticisi ile, müdahale sonrasında buluşmuştuk. Nadir Nadi'nin susturulduğu, İlhan Selçuk'un hapse atıldığı, Cumhuriyet'in yönetimini değiştirdiği dönemdi. Ben de işten çıkartılmıştım.
12 Mart öncesi sola oynayan o meslektaş bana öğütler veriyor ve "Bu solcularla ülkenin başı sadece belaya girer" falan diyordu. O da resmi söylemle ve gazetenin sermayesi ile ters düşmeyi göze alamamıştı neticede.
Bu iki anımı siz sayın okurlarıma yansıtmaktaki amacım şu.
"Şark" denilen siyasi coğrafyada, insanların en ürktükleri şey "Tek başına" kalmaktır. Şarkta bireyler, dini ya da siyasi cemaatlerin içinde bulundukları zaman kendilerini güvende hissederler. Veya devletle çoğunluk aynı söylemde buluştuğu zaman, bu çizginin dışına düşmekten kaçınırlar.
Oysa gelişmenin anahtarı, özgür, özerk, bağımsız, bağlantısız düşüncenin varlığıdır. Ezberler, klişeler, sloganlar, devletin veya çoğunluğun ya da içinde bulunulan dar çevrenin bir ağızdan ve yüksek sesle söylemesi ile, "Gerçekler"in yerine geçmez.
Ama tek başına kalmayı göze almak da kolay değildir. En azından, "Yanlış anlaşılmak" tehlikesi vardır bu durumda. Örneğin bu günlerde siz sivilliği veya demokrasiyi savunuyorsanız, birileri mutlaka çıkıp "Vay efendim, iktidara yalakalık ediyorsun" derler.
Bunun tersini de görmedik mi 28 Şubat sürecinde? O dönemde sivilliği ve demokrasiyi savunanlara "Vay efendim, sen muhalefete yalakalık ediyorsun" denilmez miydi?
Ben Türk toplumunun döneme ve içinde bulunulan cemaate göre ısıtılıp ısıtılıp sofraya sürülen temcit pilavı yemekten artık bıkkınlık getirdiğini düşünenlerdenim. Avrupa Birliği'ne tam uyum ile "Şarklılık" olgusunun da kırılacağını ümit ediyorum. Kendini Batılı sanan ama "Şarklılık"ın bütün gereklerini yerine getiren her çeşit ezbercinin, AB sürecinde temeli özgür ve özerk düşünce olan "Çağdaş Uygarlık" ile kaynaşacaklarını sanıyorum.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Dön baba dönelim, hacılara gidelim...   / 24-03-2006
 Medya arkeolojisi ihmal edilecek uğraş değildir   / 23-03-2006
 Böyle gelmiş böyle mi gider?   / 22-03-2006
 Bilinçli seçmen için siyaset bir kavga alanı değildir   / 21-03-2006
 Mesut Yılmaz Anavatan'a dönse bıraktığını bulur muydu?   / 20-03-2006
 Bu memleket bir gün bizim de elimize geçecektir   / 19-03-2006
 Geyikler üzerinde siyaset turizmi   / 18-03-2006
 Sadece askeri kültürümüz mü modernleşecek?   / 17-03-2006
 Unakıtan'a endekslenmiş muhalefet nereye varır?   / 16-03-2006
 Bizi birbirimizden ayıran o kadar çok ortak yanımız var ki...   / 15-03-2006
REHA MUHTAR
Randevu defterinden çıkan kadınlar...
Randevu...
MAHMUT ÖVÜR
Eroin baronundan 1 milyon dolarlık rüşvet...
SAVAŞ AY
Yıldız'ın donunu bırak Süleymaniye'ye bak!..
Yapımcı...
HINCAL ULUÇ
Biraz "sanatsal" dedikodu!..
Efendim İstanbul Devlet...
MEHMET BARLAS
Çağdaş uygarlık ile ezbercilik birlikte olmaz...
Turgut...
Oy aman Toraman
Oy aman Toraman
UEFA şansını kovalayan Beşiktaş, İbrahim Toraman'ın kendi kalesine...
Beni bilen oy verir
Beni bilen oy verir
4 yıllık G.Saray Başkanlığı'nı 2 yıl daha sürdürmek isteyen Canaydın,...
Baykal: Saldırının kurmay planlaması Başbakanlık'tan
CHP lideri Deniz Baykal, AK Parti'nin "masonik parti'' haline...
Menemen Ayaklanması
CHP'den ihracı istenen Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin, dün CHP...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu