kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Sunay Akin @ SABAH
 

Nedir değişen?

Trabzon'un yolları yokuştur, dönemeçlidir. Yokuş aşağı yürürken hızlanırsınız ister istemez; omuzlarınız, kollarınız sallanır. Yokuş yukarı çıkarken ise iki büklüm olursunuz, ağırlaşırsınız. Kentin halk dansı olan horon bu yürüyüşten doğmuştur; ama, Trabzon yollarında dağlara değil, denize doğru atılan adımların sesidir horon. Karadeniz'in dalgalarına sırt çevrilmez, tam aksi, ona doğru koşulur. Horonun yüzü denize dönüktür; kıvraklığını belirleyen dans pisti doğasıdır, iklimidir. Trabzonlunun düz yere özlemi vardır. Bu yüzden evlerin çatıları yoktu, teraslıydılar. Denizden bakıldığında birer basmak gibi uzanırdı evler, Boztepe'ye doğru terasların limana bakanı, limanı göreni değerliydi. Tüm sokak sakinleri yaz akşamlarında o terasta toplanır, limandaki gemilerin ışıklarını yakmasını beklerdi... Teraslı evler yıkıldı birer birer... Deniz kirletildi, kumsal yok edildi... Yol yapıyoruz diye denizi çaldılar Trabzonlu'dan. Karşı devrimler çağında, medeniyetler çatışmasını planlayanların kırmızı çizgi politikaları yoz milliyetçiliği, gericiliği kamçıladı. Horon sürdü ama horon oynayanlar değişti günden güne... "Kurtlar vadisi"nden çıkma bir sürü delikanlı işsiz, güçsüz gezinmeye başladı kentin sokaklarında. Aralarında, sınır kapısının açılmasından sonra artan kadın ticaretinden dolayı bozulan ailelerin çocukları da vardı. Göç veren Trabzon'da meydan onlarındı; çünkü, kitap kurtları vadisi çocukları okumak için çoktan terk etmişti kenti!.. Trabzonlu çocuklar yüzmeyi "Ganita" denilen masalsı, küçük bir koyda öğrenirlerdi. Santa Maria Kilisesi kentin meydanından Ganita'ya inen yol üzerindedir. Akşamüstleri saçları deniz kokan çocuklar geçerdi kilisenin önünden... Bir gün 16 yaşında bir çocuk girdi kilisenin kapısından içeri ve iki el ateş ederek sırtından vurdu rahip Andrea Santaro'yu. Çocuğun, devamsızlıktan okuldan atıldığı ve radikal İslamcıların buluşma yeri olan bir internet kafenin müdavimi, daha doğrusu müridi olduğu ortaya çıktı. AKP Trabzon kadın kolları yönetim kurulu üyesi olan annesi cinayet sonrasında kollarını yavrusundan esirgemedi; tanınmaması için saçlarını kestirdi O.A.nın!.. Çaresiz anne yüreği, günahın insan saçıyla bir ilgisi olamayacağını düşünemezdi elbette!!!

OYUNCAK SİLAH
O.A. nın tabancası gazetelere manşet oldu. Bu tabanca dünyanın en profesyonel tabancasıymış. Oysa, Trabzon'da satılan oyuncak silahlar arasında daha korkunçları var. Okuyalım bakalım, bu konuda neler yazmış Esma Eser: "Mesleğim oyuncakçılık. Bence oyuncak silah satan gerçek oyuncakçı değildir. İnsan para için bazı değerlerini göz ardı etmemeli. Oyuncakçılık sorumluluk ister, erdem ister. Oyuncakçının çocuklara karşı sorumluluğu vardır. Sadece ticaret anlamında bakmamalı. Bu konuda anne ve baba kadar oyuncakçı da kendini sorumlu hissetmeli."Esma Eser'in "Işıl" adlı oyuncakçı dükkanı ne yazık ki Trabzon'da değil... Uzaklarda, Afyon'un Başmakçı ilçesinde. Eşini bir trafik kazasında kaybeden Eser, iki çocuğunu oyuncakçı dükkanından elde ettiği gelirle okutmaya çalışıyor. Oyuncak silah satsa, geliri artacak; ama, kapıdan içeri sokmuyor tabancaları, tüfekleri.... "Mavi" adlı bir edebiyat dergisi çıkarıyor Esma eser. Dergi güç durumda, kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Bunun nedeni de kuş gribi!.. Kuş gribinden dolayı kasabanın ekonomisini oluşturan yumurta üreticileri yok olmanın eşiğine gelmiş. Hal böyle olunca da "Mavi" adlı dergi kararmaya yüz tutmuş. (İrtibat için: mavidergi@hotmail.com) O kuşlar ki, şarkılarımıza, türkülerimize kondular; sevgilimize, memleketimize olan özlemimizi onlarla anlattık. Peki ya tavuklar? Etleriyle, yumurtalarıyla beslediler bizleri, hastalandığımızda çorba oldular soframıza. Sonunda bir kere işleri düştü bizlere. Bu sefer hastalanma sırası onlardaydı. Biz ne yaptık? Naziler gibi katlettik hepsini. Hiç düşündünüz mü, bir tas tavuk suyu çorbasına hangi yüzle bakacağız? Kuş gribinin kurbanları hep çocuklar! Trabzon'da rahibi öldüren O.A.nın haberi, çocuk gribinden ölen çocuk haberleriyle iç içe geçti gazete sayfalarında. II. Dünya Savaşı'nda gaz odalarında öldürülenleri toplamak için içeri girenler, cesetlerin bir köşede yığın halinde olduğunu gördüler. Zehirli hava yükseldiği için temiz havayı solumak isteyen zavallılar birbirini çiğnemişler. Yığının en üstünde gençler varmış; sonra orta yaşlılar ve ihtiyarlar... En altta kalanlar ise çocuklarmış!.. Ne korkunç bir görüntü değil mi?.. Tinerciler çocuk, kap kaççılar çocuk, kuş gribinden ölenler çocuk... Yurtlarda dayak yiyenler çocuk... O. A. Bir çocuk... Peki öyleyse, toplama kamplarından günümüze nedir değişen?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Ne Londra konferansı   / 11-03-2006
 Merdiven 40'a dayanır!..   / 04-03-2006
 Denizaltıcıları anmak!..   / 25-02-2006
 Cin Ali ile Berber Fil   / 18-02-2006
 Nedir değişen?   / 11-02-2006
 Barış'ı çok özlüyorum!..   / 04-02-2006
 Kar yağıyor   / 28-01-2006
 Yaşamı ayağa kaldırmak, yeniden!...   / 21-01-2006
 Elleri kanlı bir kahraman   / 14-01-2006
 Sahi, neyin adıdır İclal?   / 07-01-2006
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
  » Gurme
Amerikalılar giremedi Esra Beyaz Saray'da
Amerikalılar giremedi Esra Beyaz Saray'da
Aralarında ABD'nin 42. Başkanı Bill Clinton'ın da bulunduğu birçok...
Gençler seslerini Avrupa'da duyuracak
Gençler seslerini Avrupa'da duyuracak
Üniversiteli gençler belli aralıklarla magazinden siyasete her konuda...
Lavanta çayı için rahat uyuyun
Yaklaşık iki kişiden biri uykusuzluk çekiyor. Bitkisel yollarla bu...
Uyanma saati her gün aynı olmalı
Leo J. Burke şöyle demiş: "Bebek gibi uyuduklarını söyleyenlerin hiç...
Petrol üzerine dönen oyunların öyküsü
Syriana, güzel ve cesur bir film. Petrolün savaşlara sebep olduğuna inananların...
Toplumda kaybolmuş saf ruhlar
Korkuyorum Anne bir komedi filmi ama bildiğimiz bol şamatalı türlerden değil.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.