kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ayrıldığım insanlarla arkadaş olmam
Caddebostan Kültür Merkezi nerede?
Gerekli gereksiz bazı notlar
Ayrıldığım insanlarla arkadaş olmam

Fahişe olmak daha kolay

Zuhal Olcay, ilişkiler, seks ve intikam üzerine bir oyun olan 'Nathalie'de hayat kadınını canlandırıyor. Sanatçıyla Haluk Bilginer'le biten evliliğinden son rolüne, her şeyi konuştuk.

*Ayrılık bir fırtına gibi. Geçince zarara bakıyorsun. Bu deneyim içimdeki gücü fark etmemi sağladı. Etinden et kopmuyor.

*İntikam için kimsenin hayatıyla oynayamam. Ama bu oyun canı yanan bir kadının neler yapabileceğini gösteriyor.

*Gerçek hayatta kadın müzisyen yerine fahişe karakterini seçerdim. Fahişe olmak çok daha kolay...

*Haluk Bilginer'den ayrılık sürecinde her laftan kendimi korumaya, kaçmaya çalıştım. Her soruya cevap vermedim.

*Ayrıldığım insanlarla arkadaş olmamayı yeğliyorum. Benim çok arkadaşım var.



Ayrıldığım insanlarla arkadaş olmam

Son tiyatro oyunuyla konuşulan Zuhal Olcay'la çok özel... "Ayrılık bir fırtınaya benziyor. Fırtına dinince zarara bakıyorsun. Kendi gerçeğini kabul edip önce kendini sevmeye çalışarak atlatıyorsun. İçimdeki gücü fark etmemi sağladı ama bunu da abartamam. Etinden et kopmuyor".

Benim başıma geldi. Terk edildim, aldatıldım, benim olan için defalarca kavga etmek zorunda kaldım. Ama yerime kurulan düzenden uzak durmayı tercih ettim. Çünkü dönüp onların olduğu tarafa bakmak, etimden kerpetenle parça koparılıyormuş etkisi yaratıyordu. Önce kör oldum sandım. Etrafımda olup biten hiçbir şeyi görmüyordum. Ama ardından görme yetim etkisinden çok daha net geri geldi. Bu kez görmem gerekenden fazlasını görebiliyordum. İnsanlara baktığımda içlerini görebiliyordum. Ve bir de bol bol ağlıyordum. Sanırım ağlamak göze iyi geliyor. Sonra bütün bunlar geçti. Ama olay yeri hala karmakarışık. Kalbimin etrafı "Polis- olay mahalli girilmez" bantları ile çevrili. Hasar tespit çalışmaları devam ediyor. Geçen hafta Zuhal Olcay'ın Tilbe Saran ile birlikte oynadığı Nathalie isimli oyuna gittiğimde tüm defterler yeniden açıldı. Soru açık ve netti: Eski sevgilimden intikam almak için bir fahişeye para verip onu baştan çıkarır ve sonra da fahişe ile eski sevgilinin yaşadığı her şeyi cinselliği kastediyorum- dinler miydim? Bu sorunun cevabı da açık ve netti: "Hala seviyorsam yapabilirdim ama sevmiyorsam kılımı bile kıpırdatmazdım. (Yazınca fark ettim. Cevabım çok hastalıklı geldi. İnsan sevince garip bir aymazlıkla kendinde her şeyi yapabilme hakkı görüyor.) Ama oyun içinde bu sorunun cevabı sürekli gidip geliyor. Önce, Nancy isimli fahişeyi kiralayan Sonia'nın tarafında yer alıyor insan. Sonia her şeyi doğru yapmış gibi görünen, mağdur, terk edilen kadındır ve bu formül biz kadınların gönlünü hemen kazanırken erkekler için çok sıkıcıdır. Oysa kadın seyirci, oyun içinde insan bir yandan da hayatında ilk kez sevilen Nancy için de endişeye kapılır. Ki erkekler için Nancy çok eğlenceli bir fantezi ve heyecan kaynağı olarak görülebilir. (Bu son söylediğim konusunda çok ısrarcı değilim, belki hala oralarda bir yerlerde bizimle aynı fikirde erkekler de vardır...) Oyun, sürpriz finali ile sona ererken zaten doğuştan karışık olan kafam daha da karışmıştı. Gidip Zuhal Olcay'ın konu ile ilgili fikirlerini almak istedim. 17 yıllık bir ilişkiden ağır yaralarla çıkmıştı. İşin magazin yönü beni ilgilendirmiyor ama Aşkın Nur Yengi'nin "Ben bu ilişki için 4 yıl bekledim lafı" beni bile delirtmişti. İnsan neyi ne kadar yoğun yaşarsa yaşasın, kimsenin canını bu kadar yakmaya hakkı yok... Sonuçta onun da canı çok yanmıştı ve bu oyun acaba onda nasıl duyguları tetikliyordu? İşte yanıtları...

İNTİKAM İÇİN OYNAYAMAM

* Oyunda kimse Nathalie'yi (Nancy'nin Sonia'nın kocası için kullandığı takma ad) sorgulamıyor. O bir fahişe ve hayatında ilk kez bir adamı seviyor. Hayatta asla ulaşamayacağı bir hayata sanal da olsa ulaşıp bunun da diğerleri gibi bir "iş" olduğunu kendine telkin etmeye çalışıyor. Ve ciddi acı çekiyor. Ama nedense herkes bu oyunu aldatılan kadının çevresinde yorumluyor. Ben oyunu düşününce gözlerim daha çok Nathalie'nin durumuna doluyor.

* Ben bunu kimse için yapmazdım dedim. Ama gerçekten de bu çok psikopatça bir yaklaşım. İntikam için insanların hayatlarıyla oynayamam. Ama bu oyun bir kadının, canı yanan bir kadının intikam dürtülerinin nerelere kadar gidebileceğinin görüntüsü.

* Biz, Sonia'nın başına gelenleri daha anlayabilecek frekanstayız. Bu hikayeye baktığım zaman, eğer gerçek hayatta bu iki rolden birisini seçmem gerekseydi sanırım Nathalie'yi yani fahişe karakterini seçerdim. Nathalie'nin de canı yanıyor ama Sonia'nın yaşadıklarına tahammül etmek de her kadının harcı değil. Bu ilişkide fahişe olmak daha kolay. Yine de çok büyük laflar söylemek istemiyorum. Kimse dışarıdan böyle bir fotoğrafa bakarak büyük laflar etmemeli. Bunu ancak yaşayan insanlar bilir.

TANRIYI GÜLDÜRMEK

* Dışarıdan bakıyorsun bir kadın çok zengin, güzel, her şeye sahip... Ama onun gerçekten ne hissettiğini ne yaşadığını bilemezsin. Travmalarını acılarını dışarıdan bir fotoğrafa bakarak bilemezsin.

* Ben "Hiçbir erkek bu paraya değmez" dediğimde sanki planlanmış gibi oldu. Bir yerlere mesaj gönderiyorum gibi oldu. Ama gerçekten de safça söylenmiş bir laftı.

* Haluk Bilginer'den ayrılık sürecinde gelen her laftan kendimi korumaya, kaçmaya çalıştım. Her olaya cevap verip veya açıklama yapıp olayların içini doldurabilirdim. Ama insanların basını kullanarak, içlerindeki çalkantılar ile ilgili açıklamalar, göndermeler yapması açıkçası bana çok acıklı geliyor. Bu benim kendimi içinde görmek istemeyeceğim bir resim. Çok aşağılayıcı geliyor bana. Ama ben güçlüydüm ve ayrılığımın ardından böyle bir tablo çizdim. Bunu başaramayan insanları da yargılayamam.

* Ayrıldığım insanlarla arkadaş olmamayı yeğliyorum. Benim çok arkadaşım var, dolayısıyla bu tarz arkadaşlıklara ihtiyacım yok.

* Tanrıyı güldürmek istiyorsan planlarından bahset. Hayatta plan yapamıyoruz. Birçok şeyin anlamı yok. Birçok şey geyik muhabbeti aslında. Bu yüzden senin sayfanın adını çok seviyorum...

BAŞKA ZAMAN KONUŞALIM

* Ayrılık bir fırtına, fırtına geçiyor üzerinden ve fırtınanın dinmesini bekliyorsun. Fırtına geçince zarara bakıyorsun. Kendi gerçeğini kabul edip, önce kendini sevmeye çalışarak atlatıyorsun. Bu deneyim içimdeki gücü fark etmemi sağladı. Bunu da abartamam. Etinden et kopmuyor. Eğer benimle röportaj yapmıyor olsaydın çok farklı konuşurdum. Ama kendimi kontrol etmek zorundayım. Umarım bir akşam bir yerlerde yemek yer, uzun uzun konuşuruz Rahşancım.

RAHŞAN GÜLŞAN

DİĞER GURME HABERLERİ
 Türk mutfağının kendine özgü bir kokusu olmalı
 14 erkekle savaşıp baklavacı oldu
 Zeynep'in şarkı defterinden yapraklar
 Tam gaz caz dinleyin
 Fırçam dolu renklerle
 Sütlüce kadını zarafet kursunda
 Yayıncılık dünyasına 40'ımdan sonra girdim
 Bembeyaz dişlerle gülüşünüz ışıldasın
 Makyaj aslında bir sanattır
 Saç dökülmesine kesin çözüm
 Bu mucizevi serum botoksu aratmıyor
 Eski hayatıma gülüyorum keşiş gibi yaşıyormuşum
 Karşınızda Sibel Star
 James Blunt dünyayı ele geçiriyor
 Satır arasında kalanlar
 Su uyur ama bizim çocuk asla uyumaz
 Nerede Ne Var?
 Köpek giren eve melek girer mi?
 Kaşıntıya patatesle tedavi
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
  » Gurme
Amerikalılar giremedi Esra Beyaz Saray'da
Amerikalılar giremedi Esra Beyaz Saray'da
Aralarında ABD'nin 42. Başkanı Bill Clinton'ın da bulunduğu birçok...
Gençler seslerini Avrupa'da duyuracak
Gençler seslerini Avrupa'da duyuracak
Üniversiteli gençler belli aralıklarla magazinden siyasete her konuda...
Lavanta çayı için rahat uyuyun
Yaklaşık iki kişiden biri uykusuzluk çekiyor. Bitkisel yollarla bu...
Uyanma saati her gün aynı olmalı
Leo J. Burke şöyle demiş: "Bebek gibi uyuduklarını söyleyenlerin hiç...
Petrol üzerine dönen oyunların öyküsü
Syriana, güzel ve cesur bir film. Petrolün savaşlara sebep olduğuna inananların...
Toplumda kaybolmuş saf ruhlar
Korkuyorum Anne bir komedi filmi ama bildiğimiz bol şamatalı türlerden değil.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.