Doktor...
Doğuştan bir çekiciliği var mesleğin. Çocuğa sor. "Büyüyünce doktor olacağım" der.
En gözde "damat adayı" dır aynı zamanda... Hemen herkes, kızını bir doktorla evlendirmek ister. Hatta bu yüzden, "beni ne doktorlar istedi" diye atasözü bile vardır kadınlarımız arasında...
Şarkıdır. Afrodizyaktır. "Doktor civanım, seni istiyor canım..."
Küçük ilanların büyük vaatleridir onlar. "Doktordan satılık otomobil..." Kullanılmışsa bile, doktorun kullanmış olması "kalite" göstergesidir.
"Doktora kiralık" da öyle... Evini vereceksen, doktora ver. Temizdir en azından, bilirsin.
Meslek seçerken, kız verirken, koca alırken, otomobil alırken, ev kiralarken... Doktor iyi. Ama para isterse? Doktor kötü.
Şimdi bu ikiyüzlülüğe bir yenisi eklendi. "Para istemeyen doktor" da kötü oldu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde "bedava hasta bakan" öğretim üyeleri, devlet tarafından mahkemeye verildi.
Suçlama ne? "Bedava hasta bakarak, döner sermayeyi zarara uğratmak..." Döner sermayeden para alan kim? Para almayan doktorlar. E o zaman bu döner sermaye zararının kime zararı var ki?
Suçlanan doktorların, depremzedelere, garibanlara, kapı önüne bırakılmış bebelere bedava baktığını biliyorum. Ama farzedelim ki, öyle değil. Ve farzedelim ki bu doktorlar, eşe dosta bedava baktı. Herhangi bir Türk vatandaşının bedava sağlık hizmeti almasının kime, ne zararı var?
Ya da şöyle soralım: Arkadaşı doktor diye hastaneye yatan var mı aranızda? Veya "bedava" diye kemoterapi yaptıran?
Bazen düşünüyorum da... İyi ki doktor olmamışız arkadaş. Zor meslek vallahi.
|