İşte zurnanın zırt dediği yer
"Kalkıp da Van'daki yargılama sürecine Anayasa'yı çiğnemek suretiyle oradan müdahale ederseniz, bu yanlış olur. Ben bunları söylemek istemem ama söylemek zorunda bırakıyorlar. Anayasa'nın 138'inci maddesi çok açık, net bunu söylüyor. Adalet Bakanım bunu kaç kez söyledi. 'Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.' Bunu Anayasamız söylüyor. Bu bir suçtur ve bu suç işlenmiştir. Ana muhalefet partisi de aynı suçu işledi. Başka kuruluşlar da işledi. Bunun hakkında da devreye girilmesi lazım." Bu sözler Başbakan Tayyip Erdoğan'a ait. Erdoğan, bu sözleri Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın açtığı davaya yönelik tartışmalar üzerine söyledi. Her şey tıpatıp aynıydı. Savcılık aynıydı. Mahkeme aynıydı. Suçlanan kişiye yönelik bir ihbar mektubu aynıydı. Sadece, suçlanan şahıs farklıydı. O gün suçlanan kişi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'dı. Erdoğan, TÜSİAD'ın, CHP'nin ve medyanın davaya yönelik eleştirilerine karşı ateş püskürüyor, savcıları göreve çağırıyordu. Çünkü Başbakan'a göre, o gün ortada yargıyı etkilemeye teşebbüs suçu vardı! Aradan çok fazla zaman geçmedi. Bu sözlerin söylendiği tarih 22 Aralık 2005'ti. Yine aynı savcılık, yine aynı mahkemede bir dava açtı. Yine büyük tepki oldu. CHP'den medyaya kadar herkes bu olayı gündeme getirdi. Ancak, bu kez Başbakan kimseyi suçlamadı. Ne mi yaptı? Adalet Bakanlığı kanalıyla Savcı Ferhat Sarıkıya hakkında inceleme başlattırdı. İşte Türkiye'de demokrasinin geldiği noktanın en güzel özeti. Dört komutan bir araya geliyor, ardından Genelkurmay Başkanı, Başbakanı, Cumhurbaşkanı'nı ziyaret ediyor, bir iddianameyle ilgili tavır ortaya koyuyor, bir anda tablo değişiveriyor. Zurnanın zırt dediği yer burası. Herkesin yasalar önünde eşit olduğu ama kimilerinin daha eşit olduğunu daha iyi anlatacak bir başka örnek bulmak mümkün mü? Hukuk mu değişti, kurallar mı değişti, yoksa Başbakan'ın hukuk anlayışı mı değişti? Aşkın'a sahip çıkılmasına büyük tepki veren bir başbakandan bir komutana sahip çıkılmasını sessizce izleyen bir başbakana giden bir ibret yolu. AB kriterleri, eşitlik, adalet nutukları... Hepsinin özeti 22 Aralık 2005'ten 8 Mart 2006 arasındaki bu paranteze sığdırılabilir aslında. Aşkın davasıyla ilgili olarak rektörleri kabul etmeyeceğini açıklayan bir Genelkurmay Başkanı ile savcıları göreve çağıran bir başbakanın baş başa görüşmesi sonucu tüm kurallar rafa kalktı, kaldırıldı. Unutmadan, iddianameyle ilgili müthiş bir gelişme daha vardı dün gazetelerde. İddianameyi hazırlayan Savcı Ferhat Sarıkaya'nın eşi türbanlı değilmiş, başı açıkmış. Geldiğimiz son nokta işte bu...
|