Yeniden yapılanan kazanıyor, yapılanmayan kaybediyor
Bankacılık sektörü 2001 krizinden en ağır darbeyi yiyen sektördü. Bu nedenle yeniden yapılanma ve yeni düzen en çok bu sektörde gerçekleştirildi. Gerçi, bunda finansal sektör olması nedeniyle regülasyona en çok ihtiyaç duyan sektör olmasının da payı var. Bu yüzden kriz sonrası ekonominin yeniden yapılandırılmasında en çok mesafe bu sektörde alındı. Yapılan düzenlemeler sektör için çok sıkıcı bir hal aldı. Hatta patronları tarafından kendi bankasına sermaye koymanın rantabilitesi de bir ara ortadan kalktı. Bu nedenle bankacılıkta "sat kurtul" eğilimi yaygınlaştı. Bu yapılanmayla uluslararası likidite bolluğu ve AB ile müzakerelerin başlatılması çakıştı. Hem portföy hem de doğrudan yatırım şeklinde yabancı sermayenin Türkiye'yi keşfi bankacılık sektöründen başladı. Pazarın beşte biri yabancı sermayeli hale geldi. Bankacılık kriz sonrasının yıldızı en çok parlayan sektörü oldu.
Değişimin örneği Bu durum borsa endeksleriyle de tescillendi. İMKB'nin Banka Endeksi krizin derinleştiği günlerden biri olan 29 Mart 2001'de 1.03 cent ile en düşük düzeyine indi. Aynı tarihte Sanayi Endeksi 0.54 cent ile Banka Endeksi'nin yüzde 52'si düzeyindeydi. 28 Şubat 2006 itibariyle Banka Endeksi 7.85 cent'e, Sanayi Endeksi 2.69'e çıktı. Sanayi'nin Banka Endeksi'ne oranı yüzde 34'e geriledi. Bankalar sanayiye göre çok daha hızlı prim yaptı. Sabah Gazetesi'nin Akbank ile düzenlediği toplantıdan edindiğim izlenim de bankacılığın geçirdiği değişimi en iyi yansıtan örneklerden birinin bu banka olduğuydu.
Yeniden yapılanma Çünkü, bu banka kriz öncesinde devlet iç borçlanma senetlerine en çok yatırım yapan bankaydı. Hatta grup şirketleri dışında pek kredisi olmadığından batık kredi oranı sıfıra çok yakındı. Topladığı mevduatı ve yurtdışı borçlanmalardan sağladığı kaynağı, yüksek getirisinden dolayı Hazine bonosu ve devlet tahviline yatırıyordu. Bu nedenle de Türkiye'nin en yüksek kârını sağlayan bankasıydı.
* Şimdi de en yüksek karı sağlıyor. Ama bu kez kredilerden. Aktiflerine göre en düşük krediyi veren banka olmaktan çıkıp bugün sistemde en fazla kredi kullandıran banka oldu. Toplam kredilerin yüzde 14.4'ünü Akbank kullandırıyor.
* Bankayı böyle bir değişime zorlayan tablo da yine bitişikteki grafikte yer alıyor. Çünkü kamu kesiminin borçlanması denetim altına alındı; reel faizler de düşüyor. Banka da, tahvil ve bonodan kazandığı parayı bugün kredi pazarlamaya, yeni döneme ayak uydurmaya harcayabiliyor.
* Bu konuda en agresif büyüme politikasını izleyen Akbank, son olarak Cep Kredisi uygulamasını başlattı. Burada cep telefonuyla tüketici kredileri için ön başvuru yapılıyor. Banka da 20 dakikada kısa mesajla müşteriye ön onayı ulaştırıyor. Bu yolla tüketici kredilerinin yüzde 20'si kullanılmaya başlanmış. Yapılan başvuruların da yüzde 55'i onaylanmış.
* Akbank Genel Müdürü Zafer Kurtul, en yüksek bono portföyünden en yüksek kredi protföyüne geçişin nedenini açıklarken "Reel faizler çok yüksek olduğu zaman krediler çok riskli. Şimdi reel faizlerin düşmesiyle riskler de yönetilebilir hale geldi" dedi.
Yapılanmanın sonucu Bankacılık sektörü ve Akbank örneği, yeni döneme ayak uydurmanın ve yeniden yapılanmanın ne gibi sonuçlar doğurduğuna iyi bir örnek. Benzer yapılanma reel sektörde yapılamadığı için, bugün bazı sektörlerde ciddi sıkıntılar var.
Sonuç "Değişim bir kumardır, ama hiçbir şey yapmamak da öyle" Arthur Dougall
|