kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mahmut Ovur @ SABAH
 

Ağca, Polat ve kopyaları

Hep söylenir ya, reklamın iyisi kötüsü olmaz diye. Kurtlar Vadisi Irak filminin durumu da tam bu. Övülse de yerilse de filmin reklamı oluyor. Bu sürecin yapımcılara para olarak dönmesi ilk bakışta başarı sayılabilir ama işin öteki boyutları gerçekten vahim. Filmin veya dizinin kahramanı nihayetinde bir 'tetikçi.'
O 'tetikçi' stratejisini ülkede yükselen 'ulusalcı dalga' üzerine kurunca kelli felli siyasetçileri bile etkiliyor.
Onlar da bu 'sanal kahraman'ın yarattığı zemin üzerinde siyasi nutuk atıyorlar.
Oysa Türkiye, 'sanal' olanı bir yana son yirmi yılda gerçek 'Ruhsatlı Mafya Babaları' nın yarattığı tehdit, şantaj ve korku üzerine kurulu sistemin bedelini ağır ödedi.
Bu sürecin yaratılmasına medya da ciddi katkı sundu.
Medya her mafyatik olaydan sonra 'Ünlü baba konuştu' veya 'Kim bunlar?' gibi 'güya' küçümseyen manşetler attı.
Oysa her manşetin onların hanesine bir artı yazdığını ne yazık ki kimse görmek istemedi.
80'li yılların ortasından itibaren 'yeraltı dünyası' üzerine haber yapan biri olarak, bu yaklaşımın nasıl bir 'ranta' dönüştüğünü bizzat yaşayarak gördüm.
Yaptığımız her haber adı geçen 'Ruhsatlı Mafya Baba' larının 'haraç' rayicini ikiye, hatta üçe katlıyordu.
Durum, öyle bir noktaya gelmişti ki, Bursa Cezaevi'nde yatan bir 'Mafya Babası' bir oteli kurşunlattıktan sonra olayın basında yer almaması üzerine beni cep telefonuyla aramış ve şöyle demişti: "Mahmut kardeş bizim çocukların otel icraatını duydun mu? Bu çok önemli. Kimsenin yazmaması ilginç değil mi? Devleti soyanlara karşı bir hareket yapıyoruz ama yazılması engelleniyor. Biraz ilgilensen sevinirim." Amaç çok açık. Onlar eylem yapacak, biz yazacağız. Böyle de oldu. Toplumda korku yaygınlaştı. Zaten arkalarında ciddi bir devlet gücü vardı. Basın da bu gücü pompaladıkça ortaya devleti bile tehdit edebilecek 'çeteler' çıktı.
Bu acı gerçek toplumun, devlete de, adalete de, polise de güvenini sarstı.
Ve bir avuç 'çeteci' ye neredeyse teslim olduk. Kimimizin 'kimyası değişti' kimimiz 'beni vuranı tanımıyorum' demek zorunda kaldı.

Tetikçilerin
sanal versiyonu
Şimdi onların büyük çoğunluğu cezaevinde. Henüz tam hesap sorulmasa da bir biçimde etkisiz hale getirildiler. Ama bu kez de onların 'sanal'
versiyonu Polat Alemdar'la başımız dertte.. .
Hayatımızı esir almış durumda. Giyimiyle, tavrıyla milyonlarca genç çocuk ona öykünüyor.
Peki o 'sanal kahraman' ne yapıyor? Bir yandan güya mafya babalarına meydan okuyor, öte yandan onların kullandığı her yolu mubah sayan bir yöntemle vuruyor, öldürüyor, bombalıyor... Bu arada ne kanun dinliyor, ne de hukuk kaygısı taşıyor.
Son olarak da Irak olayına el atarak 'ulusal gururu' okşayan bir rolle karşımıza çıktı. Şimdi herkes onu tartışıyor.
Peki ya sonuç? Önceki gün deneyimli bir siyasetçi ile konuşuyorduk. Filmi seyrettiğini söyledi. Ardından da kendisine göre bir seyirci tahlili yaptı: "Filmi seyrederken dikkatimi çekti. Gelenlerin çoğu eli yüzü düzgün insanlardı. 16 ile 45 yaş arası bir topluluk vardı. Özellikle Amerikalılar'ın sivil halka yaptıkları çok çarpıcıydı." Bu ilginç yaklaşımı dikkate alarak birkaç sinemaya gittim. Benim gördüklerim farklıydı. Gündüz kuşağında sinemalara gelenlerin çoğunluğu 15-17 yaş arası gençlerdi. Gruplar halinde gelen gençlerin çoğu atkılıydı ve ellerinde tespih vardı.
Yaşça küçük olan bir genç ötekine şöyle diyordu: "Abi paltonu omzuna atsana. Tam Polat Alemdar gibi olursun." Çocukların yeni kahramanı o. Yani 'tetikçi . ' Vuruyor, kırıyor, bombalıyor ve onlarca insan öldürüyor. Çevreme baktığımda yüzlerce Polat Alemdar kopyası vardı.
Paltolu, atkılı ve tespihli... Dün, kendilerine 'halk kahramanı' diyen
'çete' liderleriyle bugünün 'sanal kahramanı' arasında ne fark var?
Şiddet meşru görüldükçe, daha çok Ağca'lar, 16 yaşındaki Trabzonlular çıkacak. Kimi Papa'yı vuracak, kimi de Papaz'ı.
Ama asıl kendimizi ve geleceğimizi vurduğumuzun ne yazık ki farkında değiliz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Orda bir İSTON var!   / 07-02-2006
 Asıl belediye başkanları mal varlığını açıklamalı   / 05-02-2006
 AK Parti'de 'demokrasi talebi'   / 04-02-2006
 İhmalin bedelini vatandaş ödüyor!   / 03-02-2006
 Gözaltındaki 5 saat...   / 02-02-2006
 Her yıl 7 milyon insan açlıktan ölüyor!   / 01-02-2006
 Unakıtan'ın kuruldaki 'özel görevlisi' kim?   / 31-01-2006
 AK Parti İstanbul kongrelerine ilginin sırrı ne?   / 29-01-2006
 'Artık koordinatör belediye olacağız'   / 28-01-2006
 Roche'da son tango   / 27-01-2006
REHA MUHTAR
İlhami Paşa'nın evleri...
Olan oldu...
Askeri...
MEHMET BARLAS
Aşureye kaşık sallarken Hz. Nuh'u da...
EMRE AKÖZ
Göstere göstere komplo!
Komplo teorilerine pek yüz...
MAHMUT ÖVÜR
Ağca, Polat ve kopyaları
Hep söylenir ya, reklamın iyisi...
SAVAŞ AY
Trabzon'da Aktif Cafe'de pasif direniş!..
Kilise...
HINCAL ULUÇ
Soğukkanlı olma zamanı!..
Şimdi şu iki tabloya bakalım..
Kurtuluş reçetesi
Kurtuluş reçetesi
İsviçre maçı için FIFA'nın verdiği cezalar Türkiye'yi ayağa kaldırdı.
Tekmeyi vuran ortaya çıksın
Tekmeyi vuran ortaya çıksın
Cezanın ağır olmasında Grichting'e atılan tekmeyi kimin attığının...
Yakma, öldürme, dava aç
Hükümet karikatür kriziyle başlayan gerginliği azaltmak ve kan...
Gül: Görünen o ki işler kontrolden çıktı
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, karikatür...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu