|
Malvarlığı ar darlığı
Kimi not, hafızadan kuyuya düşüverdi; azıcık hatırlansın diye.
MEDYA: Dün hemen hemen tüm gazetelerde tüm köşeleri okudum. Bugünkü başbakanın malvarlığı üstüne epey "hassas" yönetici ve kalemlerin kimileri, 1994'te, o günkü başbakanın "gizli malvarlığı" nı sansürleyen isimlerdir.
Birisi üşenmez, o günün büyük gazetelerine bakarsa; Kimi gazete yöneticilerinin, muhabirlerinin gönderdiği bir "gayrimenkul" ün haberini dahi gizlediklerini; Kimilerinin, "yüzde 100 gazetecilik" inat ve ısrarındaki meslektaşlarının ortaya çıkardığı "Başbakanın serveti" ni dahi görmezden gelmek, meşrulaştırmak, önemsizleştirmek için bin bir takla attıklarını görür.
Bu isimler, bugün de "medyanın en üst düzeyleri" nde bulunuyor.
Ne hazindir ki, bugün gönül bağıyla veya bir nedenle Başbakan'a arka çıkmaya çalışanların kimileri ise, hem o günlerin, hem 28 Şubat sonrası iktidarların "yolsuzlukları" üstüne çok kalem oynatanlardır.
Hoşlanmadığı sivil iktidar üstüne olanca dürüstlük ve sıkı gazetecilikle giderken, askeri kokulu kimi bulaşık işlerde, "Lockheed, F-16, İsrail'e tank ihalesi" gibi meselelerde gıkı çıkmayanlar da sütunlardan göz kırpmaya devam eder.
Bazen bir iktidarı, bazen bir bakanı, bazen dostu işadamını, bazen yasa siparişi verilen koalisyonu, bazen bankaya arka çıkan politika cambazını, bazen ünlü reklamcıyı kollamak adına "sansür" yaptığı halde sık sık "editoryal bağımsızlık, yayına müdahale etmeme, özgür gazetecilik" üstüne nutuk atanlar da öyle.
İKTİDAR: Bu iktidar, çürümüş koalisyonun enkazı üstünde yükseldi.
Çürümüş "demokratik sol" un ve iki çürük, biri milliyetçi, biri liberal "sağ" kolunun yıkıntıları, memleketin bitaplığı üstünde.
Sadece onlar değil; iktidarda bulunmayan Çiller DYP'si de tasfiyeye uğradı; AKP'nin içinden çıktığı "Hoca'nın partisi" de.
28 Şubat müdahalesinin hem mağdurları, hem mağrurları, halk nezdinde aynı anda tasfiye edilmişti: "Mağdur Erbakan ile Çiller" ve mağrurlar, Demirel, Yılmaz, Ecevit, Bahçeli ile partileri ve de "Büyük Medya" ve "Askerin isteği, istemediği" ve iş dünyasının "merkez histerisi"; Susurlukçular, fasa fisocular, hortumcular şunlar bunlar.
Hepsi birden, hiç olmazsa o seçim günü alaşağı edildi.
Elbette bir neden yoksullaştıran ekonomik kriz idiyse, ikincisi de tiksindiren yolsuzluklardı.
Şimdi bunların tartışılmasını "siyaset dışı, kısır çekişme" filan sayınca, önce kendi desteğine, seçmenine, halkına ihanet eder AKP.
"Açıklama" o yüzden şarttı ve her AKP'li bakan, milletvekili, "haramdan korkan" herkese bir açıklama borçlu; iktidar, içindeki "cüzdan" a direnen "vicdan" ın iptal ettirdiği Galata'yı kimin, neden ve nasıl bir aceleyle "sattığını", Kuşadası'nda ne olup bittiğini, "Kemal Abi'nin Tüpraş gecesi" ni de izaha mecbur.
CHP: Ana muhalefet ve lideri, belki "Atatürk'ün mirası İş Bankası hisseleri" nden partiye hiç para almamakla övünebilir.
Başbakan'ın dağınık saldırısını o şekilde savuşturabilir.
Lakin, büyük bankadaki dört yönetim kurulu üyeliğini "siyasi nüfuz" olarak hiç kullanmadığını iddia edebilir mi? Tam seçimler öncesinde banka yönetiminde operasyon yapan Baykal, o günlerde sağ kolu ve banka yönetiminde de bulunan Tanla vasıtasıyla, bankanın bir medya grubuyla ilişkisini istismarla, o grubun gazetesinde ısmarlama manşet atıldığını bilmez mi? Nasıl bilmez!
Ne yapalım ki, bu zamanda, ha muhalefet, ha iktidar, ha şu ha bu... Arın azı karar, çoğu zarar.. Kârsız kalmaktansa, arsız olmak var.
|
