kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Türk televizyonları da "Sorun" mu olmaya başladı?
ŞAKA - Gazsız, kokusuz...
Angelina Jolie ve Tayyip Erdoğan aynı çatı altında...

Türk televizyonları da "Sorun" mu olmaya başladı?

İki gün önce Akşam'da Serdar Turgut'un televizyon programlarını yerden yere vuran ve yazılı basını kendince yücelten bir yazısı yayınlandı. Satır başları ile şöyle diyordu:
* Ben Türk televizyon kanallarını seyretmeyi çok uzun yıllar önce bıraktım... Bu ekranda görünen insanlar tamamen farklı bir lisan konuşuyor olmalılar. Ben onların dediği tek bir cümleyi bile anlayamıyorum... Bu insanları göre göre bizim insanımızın beğenme çıtası sürekli aşağıya çekilmektedir.
* İzlenen yöntem şöyle: Tamamen irrasyonel bir kurgu yapacaksınız ve rol yapmayı katiyen bilmeyen üstelik de Türkçe konuşma kusurlu insanlara rol vereceksiniz. Bu dizi anında Türkiye'nin en popüler dizisi olur. Gerçek yaşamdakiler de dizilerden gördüklerini taklit ettiklerinden; diziler ile gerçek yaşamı tamamen birbirine karıştırmış olduğundan, gerçek yaşamla ilgili malumat vermesi beklenen haber saatleri de arkası yarın skeçlerine ve ortalama Türk dizisine dönüşmüş durumda.
* Gazeteleri ne kadar uğraşsanız da bu dizileri sevenlere hitap edecek kadar kötüleştiremezsiniz işte bu nedenle gazete satışları pek artmıyor bu ülkede. Berbata alışmış insanlar televizyonla yatıp onunla kalkıyorlar ve arada okumak gibi kendilerine lüzumsuz gelen banal işlerle meşgul değiller.
Serdar Turgut'un yazısından esinlenen Engin Ardıç da, konuyu şöyle devam ettirdi Akşam'da:
* Serdar, dünkü yazısında, Türk televizyon kanallarını seyretmeyi çok uzun yıllar önce bıraktığını, berbat dizileri, iğrenç haberleri izlemediğini yazıyordu... Ruh sağlığı son derece bozuk bir toplumda, eğitim ve kültür düzeyi de berbat, zeka düzeyi de. Bu sefillik giderilmeye çalışılacağı yerde büsbütün üretiliyor. En fazla 'Avrupa Birliği'ne böyle mi gireceğiz?' şeklinde timsah gözyaşları dökülüyor. Lumpenproletarya, Türkiye'yi adım adım teslim alıyor.
* En hışır seyirciye seslenen diziler, en kafasız müşteriye yönelik haber bültenleri...
İyi kötü başlatmıştık, elbette yanlışlarımız ve eksiklerimiz de vardı, gelişecekti, öylece kaldı. Kalmadı da, geri gitti. Bazı yönetmenler 'odunu bile oynatırım' diye övünürler... Bunu yaptılar, odunları çıkarıp gerçekten oynattılar ve televizyon filmciliği de öldü. Gelişecekti, yerlere düştü.
Bu iki yazarın yukarıdaki ifadelerle yerden yere vurdukları olgu, milyonlarca izleyicinin, yüz milyonlarca dolarlık reklam pastasının, on binlerce çalışanın ve önemli sermayelerin devrede olduğu büyük bir sektörü ifade ediyor. TRT'yi de katarsanız, kamu kaynaklarından bu sektöre aktarılan 300 milyon dolarlık bir sübvansiyon da devrede.
"Popüler Kültür nedir" konulu tartışmaları, "İletişim Çağı'nda medyanın rolü" üzerinde ahkam kesmeyi şimdilik bir yana bırakalım.
Ancak bir de gerçek var. Yüz binlerce okura hitap eden iki yazar böyle kırıcı ifadelerle geniş kitleleri ilgilendiren televizyon yayıncılığını eleştirmeyi göze aldıklarına göre, ortada tabii ki daha ılımlı ve daha az öfkeli biçimde ele alınması gerekli bir " Sorun " bulunmakta.
Serdar Turgut'un " Gazeteleri, ne kadar uğraşsanız da bu dizileri sevenlere hitap edecek kadar kötüleştiremezsiniz " iddiası da tartışılmalı bu arada. Televizyoncular izlenmek için kendilerini parçalarken, gazeteler de tiraj artırmak için " Popüler Kültür "ün gereklerine veya "Lumpenproleterya"nın beklentilerine uygun olan her şeyi yapmıyorlar mı? "Ağırlıklı" gazetelerin "Büyük boy tabloid" olma çabası yok mu sanki devrede? Kesin olan gerçek şu... Türkiye'de bu konular, Turgut ve Ardıç'ın ifadeleri kadar sert içerikli olmasa da çeşitli kesimlerde çok sık tartışılıyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Geleceği kesin biçimde bilmek bazen can sıkıyor...   / 24-01-2006
 Az sayıdaki "Birleştiren adam"lardan biri vefat etti...   / 23-01-2006
 Basının geleceği internet ve "vatandaş gazeteciliği"   / 22-01-2006
 Köktenciliğe karşı "Türk modeli" dimdik ayaktadır...   / 21-01-2006
 Erbakan'ın cezaevine girmesi adalete güveni artırır mı?   / 20-01-2006
 Düğmeye basacak parmak kimin parmağı olabilir?   / 19-01-2006
 Çifte standartlar ışığında yargının bağımsızlığı...   / 18-01-2006
 İnançların dünyası da, dünyevi gerçeklere bağımlıdır   / 17-01-2006
 Bu gök kubbe altında söylenmedik söz kaldı mı?   / 16-01-2006
 Dünya görüşümüz onlarınkinden çok farklı mı?   / 15-01-2006
MEHMET BARLAS
Türk televizyonları da "Sorun" mu olmaya başladı?
İki...
SAVAŞ AY
Bir cenaze töreninin anatomisi
Rastlantılar ne gaddar.
MAHMUT ÖVÜR
'Günahımızın kefaretini ödemek için buradayız'
Aydın...
EMRE AKÖZ
Akılsız yöneticiler
Pazartesi akşamı saat 18.00'de...
HINCAL ULUÇ
Cemil Çiçek tüküremedi.. Yuttu!..
"Kanun diye kanun diye...
Tigana gidici
Tigana gidici
Beşiktaş'ın hocası Tigana, yönetimin 2010 yılına kadar sözleşme...
Necati yolcu
Necati yolcu
Taraftardan yumruk yediği için, "Zor bir karar ama Galatasaray'dan...
Erbakan'a af gibi yasa
Erdoğan, Erbakan'ın cezasını evinde çekmesini sağlayacak formüle vize...
Erdoğan'dan Gökçek ve Unakıtan'a eleştiri
Başbakan Erdoğan, federasyon seçimlerinde Ulusoy'u desteklediği için...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu