kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Keşmir karda kışta hayatta kalmaya çalışıyor
Keşmir yaralarını sarıyor

Pakistan'daki korkunç deprem bir nesli yok etti. Binlerce kişinin can verdiği Keşmir'den son izlenimler.

8 Ekim'de Pakistan'ın Keşmir bölgesinde meydana gelen depremde 80 bin kişi öldü. Şimdi ise ağır kış şartlarında sağ kalanlar yaşam mücadelesi veriyor.

Kızılay iş başında
Türk Kızılayı'nın ilk günden beri yardım eli uzattığı dağlarla çevrili Keşmir'e girdik, Pakistanlılar'ın zor kış şartlarındaki durumlarını görüntüledik, sorunlarını dinledik.



Keşmir karda kışta hayatta kalmaya çalışıyor

Pakistan'ın Keşmir bölgesinde 8 Ekim'de meydana gelen 7.6 şiddetindeki depremde 80 bin kişi hayatını kaybetti. Aylar geçse de yabancı haber kanallarına yansıyan görüntüler değişmedi; yalın ayak dolaşan çocuklar, incecik çadırlarda kalan aileler... Biz de bölgeye yardım eli uzatan Kızılay'ın çalışmalarını yerinde izledik ve depremzedelerin sorunlarını dinledik. İşte üç buçuk ay sonra, bir neslin yok olduğu sağ kalanların ise her türlü olumsuzluğa karşın hayata tutunduğu Keşmir.

Pakistan, Keşmir... 8 Ekim'den sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. 80 bin kişi büyük depremde hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Geçen aylara rağmen yaralar hala sarılamadı. Türkiye'den Pakistan'a yardımlar ise her geçen gün artarak devam ediyor. Kızılay'ın çalışmalarını ve depremzedelerin durumlarını yerinde izledik, sorunlarını dinledik, ülkemizden binlerce kilometre uzaklıktaki bu halkın Türkiye sevgisine şapka çıkardık....

TÜRK HAYRANLIĞI
Türkiye için Avrupa Birliği nasıl bir hedefse, Pakistanlılar'ın hedefi de Türkiye'ye benzeyebilmek! Dalgalanan Türk bayraklarıyla en az bir Türk vatandaşı kadar gurur duyuyorlar. Bu durum Keşmir'de daha da önem kazanıyor. Çünkü Hindistan ile aralarındaki "Keşmir kimin?" tartışması nedeniyle Keşmir Pakistanlıları çok daha milliyetçi. Bölgede görev yapan hiçbir ülkenin kampında bayrağı dalgalanmıyor. Ama Türk bayrağı kentin her yerinden seçilebiliyor. Zaten kentin en prestijli yeri olan Keşmir Yüksek Mahkemesi'nin bahçesi 'Türk Kızılayı'nın kampına ve sahra hastanesine tahsis edilmiş. Diğer bir tarafta dünyanın en prestijli ülkeleri kamplarından çıkmaya bile cesaret edemiyor. İtalyanlar yaşadıkları kampı makineli tüfeklerle koruyor, Amerikalılar da sadece helikopterlerle bölgeyi dolaşıyor. Ama Türklerin yardımları ile tekrar ayağa kalkan Pakistanlılar için Kızılay'ın yeri apayrı. Bunu Keşmir'in en büyük kenti Muzafferabad'da sırtıma geçirdiğim Kızılay yeleği ile bir uçtan diğerine gezerken gördüm. Pakistanlılar sebepsiz yere gelip elimi sıktı, selamlaştık. Batılı gibi görünen birinin, Kurban Bayramı'nda "Selamın Aleyküm"ü doğru düzgün söyleyerek söze başlaması onları mutlu etti. Hatta ardına bir de "Eid mubarek" (Bayramın mübarek olsun) ekleyince yüzleri güldü.

ESTETİK CERRAH BİLE VAR
Bölgede diğer ülkelerin de kurduğu sahra hastaneleri bulunuyor. Ama Türkler'in ayrı bir ünü var. 9 milyon dolarlık hastanede depremin tüm izlerinin silinmesi için estetik cerrah bile görev yapıyor. Muzaferabad'daki Kızılay ekibinin başkanı Tahsin Reyhan, "Sırf hastanelerinden ölü çıkmasını istemedikleri için ağır yaralıları kabul etmeyen hastaneler bile var. Ama Türk Kızılayı'nın hastanesinde acil müdahalenin dışında depremin iç ve dıştaki yaralarını silmek için estetik cerrah ve psiko-sosyal destek için sosyal hizmet uzmanları da görev yapıyor" diyor. Hastane kuyruğunda bekleyen Keşmirli genç kızların en dikkat çekici yönleri gözleri. Ancak sert dağ yaşamının bu güzel gözlü genç kızları erken yaşlandırdığı açıkça görülüyor. Kent, bir çanağa benziyor. Etrafı yüksek dağlarla çevrili. Dağların arasından süzülen Neelum ve Ceelum nehirlerinin birleştiği yerde Muzafferabad kurulmuş. Keşmir eyaletinin başkenti olan Muzafferabad da küçük bir ilçe. Bölgenin tamamını kaplayan Karakurum Dağları zirvelerine kadar kulübelerle dolu. Bu dağınık yerleşim, depremle yıkılan bölgede yardımların insanlara ulaşmasındaki en büyük engel. Diğer yardım örgütleri de harap olan yollardan geçememiş ve getirdikleri yardım paralarını şehir merkezinde saçıp geri dönmüşler. Bu da yardım bekleyen dağdaki Pakistanlıların hiçbir işine yaramamış. Kızılay ise dağ köylerine kadar gitmiş. Çadırları ihtiyacı olanlara dağıtmış. Bazı depremzede kadınlar yoksulluk içinde olsalar da "Bize dün yardım geldi. Yukarı köye üç gündür gitmiyor" diyerek yardımları yönlendirmiş. Ancak boşa saçılan paraların sonucunda şimdi Birleşmiş Milletler kampının önünde çocuklar "mani mani" (para para) diye el açıp dileniyor. Bagh kenti, Muzafferabad'dan 100 km. uzaklıkta ama ulaşım 5 saat sürüyor. 100 km'de deniz seviyesinden 2 bin metre daha yükseliyorsunuz. Bagh yolunda giderken sarsıntıdan neredeyse böbreklerimiz dökülüyor. Şoförümüz ileride karla kaplı dağları gösterip "India" (Hindistan) diyor. Bu arada dağın aşağı tarafından bir kişi yavaş yavaş yukarı doğru çıkıyor. Zaten koşan veya telaşlı bir Keşmirli görmek mümkün değil. Türk Kızılayı görevlilerinin de duyduklarında tüylerini diken diken eden laf ise "Tomorrow inşallah" (Yarın inşallah). Bu iki kelime Keşmirliler için yarın ile sonsuzluk arasında bir zamanı anlatıyor. Düzenli çalışmaya ve programlı lojistiğe dayalı insani yardım faaliyetleri için eğitilmiş Kızılaycılar, bu söze "yarın" dedikten bir hafta sonra gelen kamyonculardan öğrenmişler. Orada kaldığımız bir hafta da bizi en çok deli eden bu yönleri oluyor. Hayat Pakistan'da yavaş çekim yaşanıyor. Lokantada yemeğiniz, yolda aracınız için bir gecikme payı bırakırsanız sinirleriniz daha az yıpranıyor.

DAĞDA ATATÜRK SOHBETİ
Urduca "aheste aheste" yanımıza gelen Keşmirli ile Tarzanca muhabbete başlıyoruz. Elimizi göğsümüze vurup "Turki" deyince gayet düzgün bir ifadeyle "Atatürk" yanıtı geliyor. Gerçekten de "dağın başında" Türkiye'nin izlerini görünce duygulanıyoruz. Bu arada önümüzden İtalyan askeri konvoyu geçiyor. NATO yardımı çerçevesinde yolun bir kısmını yapmak için gelmişler. Üç iş aracı ve bir ambulansı korumak için önde ve arkada iki cip dolusu Pakistan askeri gidiyor. Konvoy geçtikten sonra içinde bir tek Pakistanlı şoförümüz Nedim'in olduğu minibüs ile yola devam ediyoruz. Bagh seferinin sonunda hem de gece karanlığında yine koruma almadan Muzafferabad'a geri dönüyoruz. Gösterilen sıcak ilgiye o kadar alışmışız ki bir gazeteci, "Bizim niye korumamız yok?" deyince minibüste kahkahalar kopuyor. Keşmir bölgesinin Bagh kenti kartal yuvası gibi Karakurum Dağları'nın tepesinde yer alıyor. Dağların her tarafını saran dağınık yerleşimler burada da var. Ama Muzafferabad'dan daha kötü bir yönü var, deprem ancak ciplerin çıktığı patikaları bozmuş. Kızılay, burada da "Türk zekasını" göstermiş. Teknolojinin çaresiz kaldığı dağlara katır sırtında yiyecek, ilaç ve temizlik malzemesi ulaştırılıyor. Uzun dağ yolculukları Kızılay ekibini de forma sokmuş. Başta Bagh'taki ekibin başkanı Ayhan Balı olmak üzere tüm Kızılaycılar dağlara molasız tırmanıyor. Biz ise ter kan içinde onları takip etmeye çalışıyoruz. Dağlardaki Burunga köyüne katır sırtına yükledikleri yardımların yanında kilometrelerce yürüyerek yardım götüren Kızılay, köylülerce sevinçle karşılanıyor. Köyün öğretmeni Muhammed Eltaf, "Köylüler akşamdan beri Türk Kızılayı'nın gelmesini sevinçle bekledi. Depremden beri bu köye sadece Kızılay gelip yardım yaptı" diyor.

KÜÇÜKLERİN 'NÜFUS'U YOK
Keşmir'i yıkan 7.6 şiddetindeki deprem, çocukların okulda olduğu bir saatte gerçekleşmişti. 18 yaşından küçüklerin nüfus kağıdı olmadığı için depremde ölen çocuk sayısı bilinmiyor ama herkes "Bir nesil kayboldu" diyor. Bagh'ta 120 çocuğa mezar olan Sardar Silah Muhammad Khan Ortaokulu'ndan sağ kalanlar da Kızılay'ın kurduğu çadır okulda eğitimlerine devam ediyor. Depremle yıkılan Keşmir, ayağa kalkmak için mücadele veriyor.

İbrahim BİLEKLİ

DİĞER YAŞAMA DAİR HABERLERİ
 Tophaneli sirtaki kralı belgesel oldu
 Angelina Jolie'nin dudaklarının sırrı
 Çocuklar alışveriş merkezlerine bayılıyor
 Yüksek tansiyonu pirinçle tedavi edin
 Çıbanlardan lapayla kurtulabilirsiniz
 Çocuklarına bakacak kimse bulamayınca 'bakıcı' sitesi açtılar
 Kış aylarında sinüzite dikkat
 Aceleniz varsa
 Genç kızlar da makyaj yapar
 Ekonomik durum bahane spora düşkün değiliz
 Mekanik saatler geri döndü
 Bu tatil hiç bitmesin
 Sizinki yiyor mu yoksa?
 Kötü sözlerine gülmek yanlış
 Vega serzenişte
 Dost kara günden bellidir!
 Bayram şekeri Kylie, DVD'leriyle piyasada
 Stil
 Güzel kirpikler için
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
ALİ POYRAZOĞLU
İnsanlık hali...
Yolda rastladım.. Süslenmiş püslenmiş...
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA
Bitkiler aleminin kralı kim?
Hepimiz arslanı hayvanlar...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
TV kumandası ebeveynde olmalı
15 Ocak günü "Hadi...
Bağdat cehenneminde ilan-ı aşk
Bağdat cehenneminde ilan-ı aşk
Benigni komediyi en trajik olanda aramayı, korku ve dehşetin egemen...
Zeytinyağı bu topraklara doğanın bir armağanı
Selim Kantarcı zeytinyağı dünyasının çok sayıda ticari kuruluş,...
Alışveriş bahane eğlence şahane
Mağazacılıkta son trend "Entertailing" adı verilen yeni pazarlama sistemi. Amaç...
İç çamaşırı imparatorunun ardındaki sır
Yeni yıl gecesi nefes kesen defilesiyle büyük ilgi gören Amerika'nın önde gelen...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.