kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Yaşanmış ve öldürmüş hayat hikâyeleri

12 Eylül'den bir gün önceydi.
"Bir gün" takvimlere göre aslında 7 yıl kadar evvel, lakin, olan bitenin ortak manası bakımından tam "biraz önce" idi.
11 Eylül 1973 idi.
O gün Şili'de, "ABD desteğindeki" Silahlı Kuvvetler'in tankları "seçimle gelen ilk sosyalist başkan" ın seçilmiş hükümetini devirmiş, başkanlık sarayında teslim olmayıp direnen vicdanı ile canını da almıştı.
Hava Kuvvetleri'nden General Alberto Bachelet, nasıl derler, "darbe karşıtı" idi.
Kimileri, vatanını sevdiği kadar demokrasiyi de seven bir generaldi, diyebilirdi.
Şili'nin "CIA tertibi paşa"Pinochet' nin darbesine karşıydı; tabii darbe ona da karşı.
Bizde buna "Emir-komuta" derlerdi; nedense pek mühim bulunur, adeta övünç kaynağı olurdu.
Yani, bize göre, "Alberto Paşa" emirkomutaya uymayan bir "hain" di.
Karısı için sevgili bir koca, kızı için harika bir babaydı oysa.
Muhtemelen, vatanını başka türlü seven kimileri için de iyi bir asker.
"Biz" deki "emir-komuta" kültürünün benzeri Şili'de de olmalıydı ki, askeri yönetim General Alberto Bachelet'i içeri attı.
"İçeri" de işkence vardı. Onun karısı olduğu için antropolog Angela Jeria ve kızı olduğu için 20 yaşındaki Michelle de "içeri" ye, işkenceye alınmıştı.
"Villa Grimaldi" denen toplama kampında ailecek işkence gördüler.
General baba, 1974 mart ayında hücresinde "kalp krizi" diye açıklanan bir ölüme yollandı.
Karısı ile kızı ise sürgüne.


Bize öğretilen hakikaten oydu.
Darbe anonslu radyolarda, ihtilal bildirisi ajanslarda önce "Silahlı Kuvvetler'in emirkomuta zinciri içinde" şey edip etmediğine kulak verilirdi.
27 Mayıs o açıdan sıkıntılı olmuş, 12 Mart zinciri yerli yerine koymuş sayılırdı.
12 Eylül 80'in "Emir-komuta" zinciri ise takdirle, sevinçle, "yüzde 90 destek" le karşılandı.
Pek kimse, "zincirin en başındaki" nin aslında kime "emir-komuta" ile bağlı olduğunu, Anayasa'nın o konuda ne yazdığını, darbenin anayasa ihlal ettiğini filan mesele yapmadı.
İstiklal Savaşı'nın özel koşulları ile Mustafa Kemal Atatürk' ün o çok özel konumunun başkaları tarafından da hangi hak ve cüretle "taklit" edilebildiğini de soramadı bu millet.
"Amerikan beslemesi programlar ve konseptler" ile nasıl bir "milli dava" yürütüldüğünü, "ağcaları mağcaları cezaevinden kaçırtarak" ne gibi kanlı numaralar döndürüldüğünü de pek merak edemedi.
"Milletin ordusu" içinden de "Alberto Paşa" gibi itiraz eden general çıkmamış olmalı ki, öyle bir isim yıllar sonra dahi, hiç olmazsa bugün "onurla" aklımızda yer etmedi.
"Askeri sevmek" ile "silahından korkmak" arasındaki farkı da hiç anlayamadığımız gibi.


Şili'de Pinochet 17 yıl ezdi, yok etti.
Tesellimiz, fazla gecikmeden "demokrasiye geçişimiz" di.
Olan zaten olmuştu ama hiç yoktan iyi oldu. Orada iktidarda kalabilmek için demokrasiye geçmemişti...
Burada, demokrasiye geçerek iktidar kalma becerisi gösterildi.
Lakin, bakın Şili neler yaptı? Darbeciye yasal korumalar tedricen de olsa kaldırıldı.
Devlet başkanının deyişiyle, "Şili hiçbir ülkenin yapmadığı kadar tarihini didikledi".
Geçmişin kurcalanmasından tabiatı icabı hoşlanmayan Şili ordusunda, Genelkurmay Başkanı Cheyre geçen yıl "Bir vizyonun sonu" başlıklı rapor hazırlatarak "Silahlı Kuvvetler'in işkence, cinayet ve kayıplardaki sorumlulukları" nı kabul ettiklerini duyurdu.
Sonra... "İşkence hücresinde ölen General Alberto'nun işkence görmüş kızı Michelle" o orduya Savunma Bakanı olarak geldi.
Nefret, intikam, rövanşa değil belki, ama demokrasiye ve anlayışa güç verdi.
İşte o kız şimdi Şili'nin "ilk kadın devlet başkanı" da seçildi.
"Seçilmiş sosyalist başkan" ı devirip öldürürken general babasını da yok etmiş askeri darbeden 33 yıl sonra "seçilmiş sosyalist kadın başkan" oldu.
"Yaşanmış hayat hikayeleri" biraz daha insan ve vicdan olabilmemiz, kendimize bakabilmemiz içindir!
Daha vaktimiz var nasıl olsa.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Askeri cezaevinden askeri darbeye   / 17-01-2006
 Yarım hikâye   / 11-01-2006
 Cennet de bizim cehennem de!   / 10-01-2006
 Mesele kapatılmıştı!   / 09-01-2006
 Kuşlar dile gelse...   / 08-01-2006
 Zatürree kafalar!   / 06-01-2006
 Ellerinde el parası!   / 05-01-2006
 Hadi gayri!   / 04-01-2006
 Bir günah çıkarma vesilesi olarak maganda kurşunu   / 03-01-2006
 Arayan Mevlasını da, manasını da   / 02-01-2006
UMUR TALU
Yaşanmış ve öldürmüş hayat hikâyeleri
12 Eylül'den bir...
FATİH ALTAYLI
İyi haberler de var
Sabah Coca Cola'dan Gürtay...
ERDAL ŞAFAK
Norveç'e dikkat!
PKK ile mücadele konusunda Avrupa'dan...
Yine muslukçu sancısı
AB'de 'iş göçü kısıtlaması' tartışması yine alevlendi: Yeni üyelere...
Votka bulunmazsa komünizm gelebilir
Çok sağlıksız koşullarda üretim yapan fabrikalar kapatılınca,...
Ortaçağ bitti
Ortaçağ bitti
Bıçakcı: Kim seçilirse seçilsin hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu