kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mahmut Ovur @ SABAH
 

'Kuş gribi' değil 'cahillik' öldürüyor!

Yeni korkumuzun adı, 'Kuş gribi...'
Olanları kaygıyla, korkuyla izliyoruz. Gazete manşetleri, televizyon haberleri insanı dehşete düşürüyor.
"Doğubayazıt'ta üçüncü ölüm..."
"Kuş gribi her yerde..."
"Ankara'da alarm!"
"Öldüren virüs İstanbul'da..."
Ahmet Altan şöyle yazıyordu: "Doğrusu ya, okuduklarım, izlediklerim bende Ortaçağ'da yaşanan veba salgını türünden bir hastalıkla karşılaştığımız izlenimi uyandırmıştı. Kimsenin bilmediği, hazırlanmadığı esrarengiz bir hastalık 'gökten' başımıza düşmüştü." Gerçekten böyle bir şey miydi kuş gribi? Bilim bu konuda ne söylüyor? Türkiye bu tehlikeye hazırlıksız mı yakalandı? Ve kuş gribi neyin nesiydi? Bu soruları konunun Türkiye'deki en yetkin ismi Prof. Dr. Selim Badur'la konuştuk. Profesör
Badur, İstanbul Tıp Fakültesi Viroloji Bölüm Başkanı. Bir 'virüs' uzmanı. Son üç yıldan beri de Pastör Enstitüsü ile grip konusunda çalışıyor. Ayrıca geçen eylülde Türkiye'ye gelen Dünya Sağlık Örgütü'nün 'referans laboratuar' ilan ettiği iki kurumdan birinin başında. Bu nedenle de 'kuş gribi' konusunda hem son laboratuar bilgilerine sahip, hem de söz konusu 'virüsü' iyi tanıyor.
Profesör Badur'a hepimizin anlayacağı temel soruları sorduk. O da bir bilim adamı titizliğiyle yanıtladı.
Türkiye kuş gribine hazırlıklı mıydı?
Tabii hazırlıklıydık. Dünya Sağlık Örgütü tüm ülkelere 'kuş gribi salgınına hazırlık planı yapın' dedi. Workshoplar yapıldı, raporlar hazırlandı. Ama buna karşılık altyapı yetersizliği var.
Türkiye'de son durum nedir?
Öncelikle medyanın yaklaşımı sağlıklı değil. Köşe yazarları bile işi sulandırdı. Son durum şu, virüs henüz insandan insana geçme özelliği kazanmadı . Şu an sadece kanatlılardan insana bulaşma özelliği var.
Hangi tip ilişki ile bulaşıyor ? Tamamen hasta hayvan ile çok yakın temas ve solunum yoluyla bulaşıyor. Et yemeyle, pişmiş tavuk etiyle bulaşması mümkün değil, çiğ yemedikten sonra. Bu virüs tavukların dışkısında, ağız salyalarında, solunumlarında ve gagalarıyla temizledikleri için tüylerinde var. Bu bulaşması kolay olmayan bir hastalık.
Peki, yaşamını kaybeden çocuklara nasıl bulaştı?
Çocuklarla tavuklar aynı evde yaşıyormuş. Hatta o kadar iç içelermiş ki, çocuklarından biri yastık olarak tavuğu kullanıyormuş. Anne tavuğu kestikten sonra, çocuklar kesilen tavuk kafasıyla küçük bir odada oynamışlar. Artık o odanın havasına yayılan virüsü siz düşünün...
Bu virüsün çok ölümcül olduğu söyleniyor. Doğru mu?
Bu doğru değil. Uzakdoğu'da 160 kişiye bulaştı, 58 kişi öldü. Buna karşılık virüsle temas eden kişi sayısı binlerle ifade ediliyor. Ölüm oranı çok düşük. Önemli olan korunmayı bilmek."
Paniğe gerek yok mu?
Kesinlikle yok. Dünyanın sonu geldi diye de bir şey yok. Ama elbette önlem alınmalı.
Kurban Bayramı'ndayız. Kurbanlıklardan bulaşma ihtimali var mı?
Milyarda bir ihtimal kuşun dışkısı kurbanlık koyunun ayağına bulaşacak, onu da birisi alacak, kurbanlığın ayağıyla uzun süreli yakın teması olacak... 'Kurbanlık koyundan bulaşır bulaşmaz mı' tartışması bu işi sulandırmaktır.
Entegre tesislerde sorun var mı?
Tavuk sektöründen insanları izledim televizyonda. Satışları yüzde 90 azalmış. Halk şunu bilmeli: Entegre tesislerde bir sakınca yok.
'Korunmak önemli' diyoruz, peki insanlar nasıl korunacağını biliyor mu?
Kaç gün geçti, bangır bangır bağırılıyor ama Doğu'da hâlâ hasta tavukları elleriyle tutuyor, vermek istemiyorlar. Tabii adam da ne yapsın, 2 ineği 4 tavuğu var. O insanları ikna etmek, ekonomik koşullarına da destek olmak lazım.
Profesör Selim Badur'un bilimsel olarak söyledikleri bunlar. Bu yaklaşım paniğe kapılmayı değil, korunmayı ve dikkatli olmayı öneriyor. Panik yaratarak sadece kendimizi değil, ülkenin önemli bir sektörünü de ciddi sıkıntıya soktuğumuzu artık görmeliyiz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Esnaf Kefalet Kooperatifleri ne iş yapar?   / 08-01-2006
 Milletvekilleri 'beyin göçü'nü umursamıyor!   / 07-01-2006
 CHP'nin 4 üvey evladı   / 06-01-2006
 Bülent Ersoy, Baykal'dan randevu istedi   / 05-01-2006
 Canaydın, TOKİ Başkanı ile ne konuştu?   / 04-01-2006
 Bu iddia tartışılır!   / 03-01-2006
 Sokakta 'hipnoz bozuluyor'   / 01-01-2006
 Deniz Baykal'ın 'İstanbul çıkarması'   / 31-12-2005
 'Beyin göçü'ne artık 'dur' diyecek misiniz?   / 30-12-2005
 Bu çocukların motivasyona ihtiyacı var!   / 29-12-2005
EMRE AKÖZ
Can veren cesetler
Kurban bayramları, biz insanlara...
MEHMET BARLAS
Eski bayramlarda "Bayram Gazetesi" vardı...
Arada bir...
MAHMUT ÖVÜR
'Kuş gribi' değil 'cahillik' öldürüyor!
Yeni korkumuzun...
SAİT GÜRSOY
Anlamlı bir bayram hediyesi
"Okurun Sesi"Merhaba...
SAVAŞ AY
Bayram günü polisi "anlamaya" çalışalım mı?
İşte bayram...
HINCAL ULUÇ
Her sabah dünya yeniden kurulur!..
"Her zaman...
Ve harekat başladı
Ve harekat başladı
F.Bahçe'nin asbaşkanları Uslu ve Özaydınlı, yakın çevrelerine göre...
Tigana'dan garanti
Tigana'dan garanti
Efes Cup'ı kazanarak moral bulan Beşiktaş'ın hocası Tigana, Yıldırım...
Japon Koizumi ile bayram mesaisi
Ankara, 15 yıl sonra bir Japon başbakanını ağırladı... Bayramın ilk...
Domuz kartları Meclis'i karıştırdı
Kimliği belirsiz kişiler, tüm milletvekillerine arkasında Meclis İç...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu