kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Sanal ve banal misillemeler

Bir Amerikan albayıyla beraberindeki Iraklı 5 polisin (!) Türkiye topraklarında derdest edilmelerine dair hikaye, 'kaş yapayım derken göz çıkarma' örneği mi olacak gibi görünüyor! Zira ilk anda sanki Kurtlar Vadisi'nin filmine nispet edercesine 'Süleymaniye'deki çuval olayının hakiki intikamı' gibi sunulan hikaye ABD'li albayın konuşmaya başlaması ile birlikte gurur kırmaya başladı.
Bir kere iki albayın üslubunu kıyasladığımız zaman, bu önemli rütbenin gerektirdiği dikkatli dil ve ağzı sıkılık açısından ABD'li olanın ağır bastığını görmek can sıkıyor. Ancak görünürde var olan bu rütbe denkliği her şey değil. ABD'li olan albay belli ki kaşarlanmış bir gizli servis elemanı, tecrübeli bir saha ajanı, yani nifakçıbaşı! Gerçi kendisini orada ABD'nin nizami ordu birliklerinde olağan bir görev yürüten istihbarat subayı gibi göstermek istiyor ama herhalde dünyadan habersiz konu mankenleri bile buna inanmaz. Hele yanındaki kişilerin Irak polisi olduklarını söylemesi ise tam bir kurt nifakçı palavrası! Onlar da muhtemelen vaktiyle ABD topraklarında eğitilmiş Kürt asıllı gizli servis tetikçileridir. Ayrıca, bu takımın oraya, Türkiye'nin aleyhine ve PKK'nın lehine girişimlerden başka bir amaçla gelmiş değillerdir. Bizim taraf açıklamasa da albayın ABD adına PKK ile bağlantı kuran gizli servis elemanı olduğu, şu birkaç günlük hikayenin ayrıntılarından okunabilir. Nitekim daha sonra ödüllendirilmesine ve getirildiği göreve bakılınca hakiki derin hikaye, böyle konuların meraklıları için kolayca şekillenebiliyor.
Hadisenin 'kaş yapayım derken göz çıkarmak' örneği oluşu, sadece karşı tarafın yalanlaması ile ilgili değildir. O yalanlamanın tamamen palavra olduğuna ve bizimkinin anlattığı hikayenin virgülüne kadar gerçeği yansıttığına ilişkin yüzde yüz güvence bulsak bile vaka gurur kırıcıdır. Zira büyük bir milletin ordusu herhangi bir harekatı duygusal gerekçelerle yapmaz. Halkın intikam dediği eylem ile kurmay aklın yapacağı misilleme arasında duygusal bir ortak zemin yoktur. Misilleme öç almak için yapılmaz, karşı tarafı yeniden aynı tür eylem ve operasyonlara girişmekten caydırmak için yapılır. O arada yan etki olarak personelin ve kamunun intikam hisleri de tatmin bulur! Tabii ki Süleymaniye'de yaşanan olay milletin içinde yaradır ve bir gün hesabı görülmelidir. Fakat bu intikam naraları atılarak gerçekleşmeyecektir. Misilleme şeklinde bile olmayacaktır. Milli hafızasını yitiren devletimiz onu yeniden kazandığında, muhatabı gibi bir süper güç olmayı beklemeden gereken hesabı sorabilecek, bunun bedelini ödetebilecektir! Bunun için tek şart, ABD'ye muhtaç durumdan kurtulmaktır.
Böyle bakabildiğimiz zaman, şimdiki ABD büyükelçisinin dün yayınlanan bir mülakatında adeta 'geçin bu çuval hikayelerini, biz size çok yardım yapıyoruz' demeye getirmesi daha berbat bir hakarettir. Bu elçiye sıcağı sıcağına 'Ne yardımıymış bu? Biz sizin hibe dediğiniz katkıların bile hangi bedellere mal olduğunu biliyoruz' diye çıkışacak duruma gelene kadar intikamdan ve misillemeden söz etmek gülünç olmaktır.
Aralarında müttefiklik adı altında neredeyse manda ilişkisi bulunan iki ülkeden zor durumdaki için böyle bir yükümlülük öngörmek de saçmadır.
Belki bir takım 'çılgın Türkler' tarafından fedaice eylemlerle verilecek bir çuval cevabı olabilir ama bu dahi şimdiki şartlarda gurur kurtarmaya yetmez, yetse bile kaba ve küstah hasmınız daha şiddetli bir tepkiyle daha ağır bir yara açabilir.
Ne var ki, ABD'nin bazı işlerini önce filmlerdeki kahramanları ile gördüğü gibi siz de şimdilik iyi bir filmle, ileride hesabı görülmesi gereken çuvalı milli hafızaya kazıyabilirsiniz. Açıkçası şimdilik ancak, sanal şecaat vadisinde denk bir savaş verebilirsiniz! Aksi halde, ayrıntılarını konuşamayacağınız karmaşık bir çuval kahpeliğini, sınırı geçen bir saha ajanı durdurarak dengelediğinizi düşünecek kadar ucuz bir avuntu ile yetinirsiniz.
Sanal misilleme, banal misillemeden iyidir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Siyasette nefretî makamı   / 05-01-2006
 Devletin uçkur ölçütü var mı?   / 03-01-2006
 Akıllı Petro'nun bombası   / 02-01-2006
 TSK'ya sövme özgürlüğü   / 30-12-2005
 Futbol ve adalet   / 29-12-2005
 2006'da seçim var mı?   / 27-12-2005
 Küresel minibüsçü kuralları   / 26-12-2005
 Bölücü mafya tekeli   / 23-12-2005
 Barajın düşürülmesi   / 22-12-2005
 Çuval çuval derin tercüman   / 20-12-2005
YILMAZ ÖZDİL
Herkesin eline sağlık...
Askerlik yapacağı yer belli...
ÖMER LÜTFİ METE
Sanal ve banal misillemeler
Bir Amerikan albayıyla...
UMUR TALU
Zatürree kafalar!
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi. Adı...
FATİH ALTAYLI
Dört günün hesabını kim verecek!
Doğubayazıt'taki...
ERDAL ŞAFAK
Korkmayın, alışın
Bir gerçeği iyi bilmemiz gerekiyor:...
Şaron ölümün eşiğinde
İsrail Başbakanı Ariel Şaron ölüme karşı savaşıyor... 18 Aralık'ta...
Matsakis Türkiye'ye gelecekmiş
KKTC sınırındaki nöbet kulübesinden Türk bayrağı çaldığı için...
Mecburen kaldılar
Mecburen kaldılar
İliç ve Tomas, Beşiktaş transfere yanaşmayınca Galatasaray'ın Antalya...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu