|
|
|
|
Gül: Gerekirse yasalar da değişir
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Avusturya'nın AB dönem başkanlığı sırasında müzakerelerin sıkıntılı geçeceği görüşünü paylaşmadığını bildirdi.
NTV'ye konuk olan Gül, ''AB ile müzakerelerin ne zaman başlayacağının'' sorulması üzerine, 8-9 fasılda ayrıntılı ön taramanın tamamlanmış olduğunu ve 2006 yılının ilk aylarında müzakerelerin başlamasını beklediklerini söyledi.
AB Komisyonu'nun şu sıralarda bilim ve teknoloji fasılları konusundaki raporunu hazırladığını belirten Gül, bu konuda TÜBİTAK, YÖK ve Dışişleri
Bakanlığı'nın çok iyi çalıştığını ve komisyonun çok olumlu bir rapor hazırlamasını beklediklerini kaydetti.
YENİ DÖNEMDE TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ
Avusturya'nın AB dönem başkanlığında müzakere sürecinin zor geçeceği yönünde bir kanının olduğunu belirten Gül, kendisinin öyle düşünmediğini, dönem başkanlarının objektif olduğuna ve sürecin iyi gitmesinin herkesin lehine olacağına inandığını söyledi.
Gül, ''2006 yılında Kıbrıs'ın Türkiye-AB ilişkilerinde bir krize neden olup olmayacağının'' sorulması üzerine, bu konuda, AB'ye üye diğer ülkelerin birliğin çıkarlarını ne kadar zedeletip ne kadar zedeletmeyeceğinin önemli olduğunu belirtti ve AB'nin de katılım süreci sona erdiğinde güçlü bir Türkiye görmek isteyeceğini söyledi.
Süreç içerisinde inişlere çıkışlara hazır olduklarını, ancak Türkiye'nin bu konudaki dayanaklarının sağlam olduğunu kaydeden Gül, şunları söyledi:
''Gümrük Birliği bütün üye ülkelere teşmil edilmiştir. Rum kesimi de dahildir. Mal alışverişi yapılmaktadır. Ama bunun yanında siyasi amaçlı birçok problemle karşı karşıya kalabiliriz. Gerçekçi olmamız gerekir. Bunların bu süreci keseceğini sanmıyorum.''
''TBMM'nin 2006 yılında Gümrük Birliği Ek Protokolü'nü onaylayıp onaylamayacağının'' sorulması üzerine Gül, Türkiye'nin verdiği sözlere bağlı olduğuna işaret ederek, ''Zaten, önemli olan Gümrük Birliği'nin teşmil edilmesi ve bütün üye ülkelerle çalışır halde olmasıdır. Mal akışının serbest olmasıdır'' diye konuştu.
301. MADDE
TCK'nın 301. maddesine ilişkin tartışmalara ve eleştirilere ilişkin soruya da yanıt veren Gül, ''Türkiye'nin Kopenhag Kriterleri'ni yeteriyle yerine getirmiş reform sürecindeki bir ülke olduğunu, bu konuda hala eksikliklerin bulunduğunu ve reformların uygulanmasını yakından takip ettiklerini'' söyledi. Önemli olanın ''değerler sistemi'' olduğunu ifade eden Gül, yasaların eskiyebileceğini ve uygulanmasında sorunlar çıkabileceğini, ancak demokrasi ve insan hakları için standartların belli olduğunu ve bunların yerleşmesinin zaman alabileceğini kaydetti.
Gül, yeni ceza yasası çıktıktan sonra, 200'e yakın mahkeme kararının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ve Avrupa insan hakları içtihatlarına atıfta bulunduğunu da belirtti.
Bu konuda sistemli bir şikayetler zinciri olduğunu belirten Gül, ''Örneğin AK Parti'yi şikayet edenle Baskın Oran'ı şikayet edenin aynı kişi olduğunu, bunların çelişkili, hükümetle ters düşmüş insanlar olduğunu'' belirtti. Gül, ''Burada bir kargaşalık isteminin bulunduğunu ben görüyorum açıkçası. Bunların Türkiye'ye faydası olmadığı kanaatindeyim'' dedi.
Gül, Orhan Pamuk ve Hırant Dink davalarına ilişkin soru üzerine de kendilerinin mahkemelere, savcılara talimat verecek durumda olmadıklarını, sağlıklı demokrasinin en önemli ilkesinin yargı bağımsızlığı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Yasaların uygulanması, yorumlanması hangi istikamette gelişecek, bunu göreceğiz. Hakimler ve savcılar şüphesiz ki önündeki yasalara göre karar verecekler. Bizi bağlayan uluslararası anlaşmalar, sözleşmeler var. Bunlar da dikkate alınması gereken hususlardır. Bu istikamette doğru kararlar çıkacağını düşünüyorum.''
301. maddenin değiştirilmesine yönelik önerileri de değerlendiren Gül, ''Ben bunlar dokunulmaz yasalar demiyorum dikkat ederseniz. Bunların hepsini yakından takip ediyoruz. Gerekirse yasalar da değişir. Önemli olan değerlerdir. Bu değerleri ülkemizde ne kadar geçerli hale getiriyoruz. Ve bunlar evrensel değerlerdir. Hiçbir ülkenin, benim demokrasi, insan hakları standardım bu deme hakkı yoktur.''
IRAK'TA SİYASİ SÜREÇ VE TERÖRLE MÜCADELE
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Gül, Irak'ta siyasi sürecin nasıl işlediğini değerlendirerek, ''Seçimleri daha önce boykot eden kesimlerin, son seçimlere kuvvetli şekilde asılmalarının memnuniyet verici olduğunu'' ifade etti.
Irak'ta arzu ettiklerinin geniş tabanlı hükümet olduğunu belirten Gül, böyle bir hükümet olursa belki işlerin biraz yavaş işleyeceğini, ancak herkesin işin içinde olacağını söyledi.
Gül, ABD'nin terör örgütü PKK ile mücadeleye somut katkıda bulunup bulunmayacağının sorulması üzerine, terör örgütüyle mücadelenin pek çok yolu olduğunu ve bu konuda yeni bir safhaya girildiğini ifade etti. Irak hükümetinin de kendi topraklarına hakim olmaya başladıktan sonra bu sürece katkıda bulunacaklarına inandığını belirten Gül, PKK ile çok yönlü bir mücadele olduğunu ve bunu tek taraflı düşünmemek gerektiğini söyledi.
(AA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|