kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Emlak
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Pazar Sabah
    İşte İnsan
    Sinema
    20. YILA ÖZEL
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Bölücü mafya tekeli

Bölücü terör örgütünün emrindeki bir ajansın Kuzey Irak'a gönderdiği bir çağrı, Türkiye'nin en büyük sorununu ne kadar kötü yönettiğini, daha doğrusu nasıl yönetemediğini ve seyrettiğini belgeleyen sayısız kanıttan biri!
Söz konusu ajans 'Kürdistan Yerel Hükümeti'ni çetelere (!) karşı duyarlı olmaya çağırarak, terör örgütünden ayrılan 'birader'in tutuklanmasını istiyor.
Sanki bölücü örgüt bir hükümet, ondan ayrılan da -kardeşi bile olsa- çete!
Rezalet, büyük çetenin küçük çeteyi şikayet gerekçesinde:
- Filan ve feşmekan zat Kuzey Irak'a giden sürücü, müteahhit ve diğer işadamlarından para alıyor.
Türkiye'yi yönetenlerin, özellikle de bölücü terörle mücadeleyi yönetenlerin utanması gereken tablo bu!
Büyük çete sanki hükümet; kendi yasal (!) vergileri dışında küçük çetelerin para tahsilatını haraç sayıyor ve önlemeye çalışıyor.
Türkiye ne yapıyor? Hükümranlık sahasında yaşayan insanların can korkusu ile büyük ve küçük çetelere verdikleri haracı önlemek için hangi tedbirleri geliştirebiliyor?
Bazı durumlarda bırakın tedbir almayı, adeta bölücü örgüt güdümünde çalışan mafyanın önünü açabilmek için ayrılıkçı olmayan yeraltı kadrolarını tasfiye ediyor. Sözgelimi kapkaç terörünü yöneten bölücü örgüt bağlantılı liderlere ulaşmakta en küçük bir başarı sergileyemeyen görevliler, siyasi ve stratejik hesabı olmaksızın çıkar amaçlı suç örgütü kurmuş kişileri, eliyle koymuş gibi bulup derdest etmeyi becerebilmiştir.
Peki, onların bıraktığı yerler devletin denetimine mi girmiştir, yoksa bölücü örgüt bağlantılı mafya birimlerinin eline mi geçmiştir? Manzarayı dikkatle izlemeye çalışan her dürüst göz, sanki devlet eliyle 'bölücü mafya tekeli' yaratılmak istenip istenmediği şüphesiyle kamaşacaktır.
Bütün bu süreç, Osmanlı İmparatorluğu'nun 'Fransa'ya karşı ayıp olmasın, Düvel-i Muazzama ne der' gibi korkularla ayrılıkçı hareketlere adeta kendi eliyle destek verdiği çöküş günlerini hatırlatıyor. Bugün Türkiye Cumhuriyeti de 'AB ne der, ABD nasıl tavır koyar' diye diye gözünün önünde terör himayeciliği yapanlara, maddi veya fikri destekleriyle bölücülüğü 'yükseltilen değer' haline getirenlere -engel olmak şöyle dursun- dolaylı veya dolaysız kolaylıklar sağlamaktadır.
Her iki hengame arasındaki benzerlikler o kadar yoğun ki sıralamakla bitiremeyiz! O demlerde de Yunanistan'ın, Bulgaristan'ın, Arnavutluk'un, Sırbistan'ın ve diğerlerinin bağımsızlık için önce terör eylemine başvurdukları malumdur. Üstelik bu terör eylemlerini yönlendiren beyinlerin önemli bir bölümü Osmanlı'nın imkanları ile yetişmiş hainlerdir.
Şimdi bürokraside veya ticari hayatta düzenli biçimde bölücü emellere maddi ve manevi hizmet veren kadrolar nasıl aleni denecek şekilde hizmet ediyor ise, o zaman da bir kısım Osmanlı paşaları, bağımsızlık peşindeki eyaletlerin isyancılarını el altından destekliyorlardı.
Süreç böyle işlediği içindir ki, Kuzey Irak'ta kurulan Kürdistan Yerel Hükümeti'ni en geç on yıl sonra karşımızda, Osmanlı İmparatorluğu'nun mesela Bulgaristan'ı tanıdığı gibi bir devlet olarak göreceğiz; karşılıklı elçiler atayacağız, ticaret anlaşmaları yapmayacağız!
Benzeri maceralar her imparatorluğun başından geçmiştir. Sözgelimi Avusturya da bizden kopardığı eyaleti Hırvatistan'ı bir gün karşısında devlet olarak bulmuştur. Fakat Viyana, Bosna'da dünyanın canlı izlediği ilk etnik temizliğin baş mimarı olma bahasına Hırvatistan'la eski ilişkisinin çağdaş uyarlamasını kurabilmiştir. Biz acaba o gün, Kürdistan ile eski 'merkez-eyalet' ilişkisinin çağdaş bağımsızlık-bağımlılık şartlarına uyarlanmış şeklini -Avusturya gibi- kurabilecek miyiz?
Bunun için devletin genlerinde imparatorluk geçmişinden kalma bilinç ve sorumluluk duygusunun sağlam olması gerekir. Oysa bizimkinin damarlarında, hasmının 'bölücü mafya tekeli' oluşturmasına dolaylı ve dolaysız destek verdiren bilinçsizlik dolaşıyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Barajın düşürülmesi   / 22-12-2005
 Çuval çuval derin tercüman   / 20-12-2005
 Pamuktan panikler   / 19-12-2005
 YÖK'e bir zafer daha mı?   / 16-12-2005
 Siyasetçinin erdemine dair   / 15-12-2005
 CIA ne satıp ne alacak?   / 13-12-2005
 'Hezeyan' yarası için dua   / 12-12-2005
 İtfaiye yanarsa   / 09-12-2005
 Kimlik yangınına dinli ve dinsiz benzin!   / 08-12-2005
 ABD veya Moğol icazeti   / 06-12-2005
YILMAZ ÖZDİL
Davaya bak...
Bu, Anayasa Madde 138......
ÖMER LÜTFİ METE
Bölücü mafya tekeli
Bölücü terör örgütünün emrindeki bir...
UMUR TALU
Ceza sahası içinde
Ömrünü laflamak ve edilen laflarla...
FATİH ALTAYLI
Bakan, savcıyı aradı mı?
Başbakan Erdoğan,...
ERDAL ŞAFAK
AB kim, biz kim
AB Komisyonu tarama sürecinde "Yargı ve...
En büyük tehdit 3 element
İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katsav, ABD Başkanı Bush'un şer üçgenine...
'O bir yalancı'
Beyaz Saray, Saddam'ın işkenceye uğradım iddialarını yalanladı. Bunun...
Riva'yı TOKİ yapacak
Riva'yı TOKİ yapacak
Refik Arkan, Riva'da bilinmeyenleri anlattı: "Projeyi TOKİ...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu