kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Emlak
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Pazar Sabah
    İşte İnsan
    Sinema
    20. YILA ÖZEL
  » Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Venedik'te gökyüzü öylesine maviydi ki

Kim ne derse desin sanat, tarih ve kültür merkezi Venedik'e gidip kanatlı aslanları, gökyüzünde dolaşan atları görmek lazım.... Uçmaktan çok yürümeyi tercih eden güvercinleri sevip Boyacı Yakup'un şehri nasıl bezediğini de tabii.

Şimdi tatil zamanı... Ve bu kıymetli zamanın 15 gününü Venedik'te geçireceğiz. Aslında bu karar sıkıntılı günler geçirmemize neden oldu. Dostlarımızın birçoğu çıldırdığımız konusunda görüş birliğine vardı. Kıymetli bir dostumuz tercihimizin yanlışlığını üstüne basa basa anlatmaya çalıştı: "On beş gün Venedik çekilmez. Bir gün San Marco meydanına gidersin, akşam üzeri 100 euro verip bir saat gondola binersin, bir iki de kilise gezersin, tamam işte. Kanal kenarında yemek yersin kazıklanırsın, su içer kazıklanırsın, hediyelik eşya alır kazıklanırsın. Murano yapımı cam hediyelikler iyi de, bizim Paşabahçe'nin suyu mu çıktı? Yazık, yazık.. Koca tatili heba edeceksin..." Kim ne derse desin. Karıkoca karar verdik, kanatlı aslanları, gökzünde dolaşan atları göreceğiz, uçmaktan çok yürümeyi tercih eden güvercinleri seveceğiz.. Venedik Bienali'ni izleyeceğiz. Boyacı Yakup'un koca bir kenti baştan aşağı nasıl bezediğini göreceğiz. Evini ziyaret edeceğiz. Onun ustalarını tanıyacağız. Veneziano'dan Pisanello'ya, Bellini'lerden Vittore Carpaccio'ya, Veronese'den Giambatista Tiepolo'ya kadar koca bir okulun ünlüleriyle tanışacağız. Hemen arkasından Goldoni'nin evine uğrayacağız. Bir gün Verona'da Romeo - Juliet çiftini ziyaret edeceğiz. Ertesi gün Padova'da Giotto ustayla randevumuz var. Bir sonraki gün Amerikalı milyarder Peggy Guggenheim ve kocası Mark Ernst ile Palazzo Venier Dei Leoni'de buluşacağız. Murano, Burano, Lido'ya gideceğiz. Ca'Pesaro, Ca'Doro ve sıradakiler... Milyonlarca ağaç kazık üzerine kurulmuş, tamamı müze olan bir kent. Biz kıymetini bilmiyoruz ama bizim Mardin gibi özel mi özel. Eşi benzeri olmayan Venedik on beş güne sığar mı?

BİZANS, ROMA, KÜF KOKUYOR
Hava kararmak üzere. Venedik'in giriş kapısı sayılan Piazzale Roma'ya vardık. Burası herhangi bir motorlu araçla varabileceğimiz son nokta... Kalacağımız otele ulaşmak,bavullarımızdan bir an önce kurtulmak için Vaporetto'ya doğru seyirtiyoruz. İstanbul'un büyük kanalı Haliç'te çalışan vapurları andıran vaporetto, gondolların arasında slalom yaparak ilerliyor. Kanalın görüntüsü o kadar güzel ki... Bir dönemin zenginliği binalarda hala kendini gösteriyor. Cepheler kabartmalar, mitolojik figürler, meyve ve bitki süslemeleriyle bezenmiş. Ne kadar benziyor İstanbul'a.. Koku aynı koku... Buram buram Bizans, Roma küf ve rutubet kokuyor.. Ne de olsa muhabbetimiz ve alışverişimiz eskiye dayanıyor. İstanbul'un Boğaz Köprüsü gibi Venedik'in Rialto Köprüsü meşhur. Mimarı Ponte'nin adıyla anılan köprünün altından geçip Accademia durağında kanal canavarı Vaporetto'dan iniyoruz. O, homurdanarak uzaklaşırken, biz, Venedik resim sanatının en büyük koleksiyonunu koynuna almış Accademia di Belle Arti'yle yüz yüze geliyoruz. Ortaçağ Bizans döneminden Rönesans'a, oradan da Barok ve Rokoko'ya uzanan yaklaşık beş yüz yıllık bir dönemi kapsayan 24 salona yayılmış muhteşem bir koleksiyon bizi bekliyor. Vittore Carpaccio'nun "Aziz Ursula" serisi, Giorgione'nin "Kasırgası", Jacopo Tintoretto veya diğer adıyla Boyacı Yakup un "Aziz Marcos'un Kaçırılışı", Venedik Okulu'nun kurucusu Paola Veniziano'nun "Kutsal Bakire'nin Taç Giyme Töreni" hepsi burada.. Pietro Longhi'ye koca bir bölüm ayrılmış. Boyutları küçük ama cesur resimler yapmış büyük usta. Deniz ticareti sayesinde parayı bulan Venedikli asilzadelerin ev hayatlarıyla ince ince dalga geçmiş. Bu tatlı sosyal başkaldırı da ününe ün katmış. Accademia anlatmakla bitmez. Cüceler ve ayyaşlarla ilgili detayları beğenilmediği için Paolo Veronese'yi engizisyon önüne çıkaran görkemli resim "Levi'lerin Evinde Şölen" burada bulunuyor. Bu resim için 10'uncu salonun 13 metre yüksekliğinde 5 metre 60 santim enindeki koca bir duvarı ayrılmış. Hemen karşısında Tintoretto'yu üne kavuşturan "Köle Mucizesi" duruyor. Uzmanlar, ışık ve hareketle 'dramatik duyguyu' bu kadar iyi anlatacak bir başka resim olmadığını söylüyorlar. Ya Bellini'ler... Jacopo ve oğulları Centile ve Giovanni. Bellini'ler Rönesans'ı Venek'e taşımışlar. Bu dönemde Romaile Floransa alıp başını giderken Venedik biraz geride kalmış. Bellini'ler bu açığı kapamışlar. Onların bu savaşına Giovanni'nin kayınbiraderi, perspektif ustası Andrea Mantegna da güç vermiş. En ünlüsü Giovanni ama biz kendi ülkesinde "Il Turco" diye çağrılan Centile Bellini'yi iyi biliriz. Çünkü 1479 yılında İstanbul'a gelmiş ve ders kitaplarından hepimizin belleğine kazınan Fatih Sultan Mehmet'in o ünlü portresini yapmış.

GECELERİ BÜYÜLÜ SESSİZLİK VAR
Heyecanlı bir günün sonu. Bunun için kendimizi ödüllendirmeliyiz. Ara sokaklardaki küçük kanallardan birinin kenarında sayıları çok da fazla olmayan otantik lokantalardan birine kapağı attık. Sokak lambaları yorgunluğumuzun üzerinden usulca süzülüp sulara gömülüyor. Ismarladığımız Toskana şarabını yudumlarken Venedik'in yüzlerce yıllık matemini taşıyan yolcusuz bir gondol gölge gibi önümüzden geçip, sessizce karanlıkta kayboluyor. Güneşin ışıklarıyla perdelerini hayata açan Venedik, geceleri büyülü bir sessizliğe bürünüyor... Romalılar'ın buğday unundan ama artık mısır unundan yapılan polentalarımızı zeytinyağına banıyoruz. Karadeniz'in ünlü mısır ekmeğinin değişik bir türü. Pandispanya gibi yumuşak. Mönüde Venedik usulü deniz ürünleri pilavı var. Kırlangıç balığı, ahtopot, midye ve karides haşlandıktan sonra iyice kızdırılmış zeytinyağında sarmısak ve soğanla marine edilmiş. Pirinci ilave edildikten sonra üzeri zerdeçal, karabiber ve baharatlar ile lezzetlendirilmiş. Mevsimine göre deniz ürünleri değişik olabiliyormuş. Venedik ve çevresindeki küçük balıkçı kasabalarının bu lezzetli yemeği için şef Massimo'ya teşekkürlerimizi ilettik. Bu civarda ara sokaklarda daha mütevazı lokantalar da var. Her gece bir başkasını denedik. Venedik'te deniz ürünleri önemli, ama dikkat edin. Sizin için pişirilecek balığı görüp, tazeliğinden emin olmanızda ve hesabı sıkıca kontrol etmenizde yarar var. Ödeme yapmadan önce fiyatları mönüyle karşılaştırıp toplamayı bir de kendiniz yaparsanız canınız sıkılmaz. Her sabah erkenden kalkıyoruz. Günler su gibi akıp gidiyor. Venedik'e iyice alıştık. Accademia Köprüsü'nün hemen yanı başında, sanata ve sanatçılara destek veren Olga Levi Vakfı'nın yönettiği apartotelde geceliyoruz. Ünlü Kazanova ile de komşuyuz. İki sokak arkamızda doğup büyümüş. Her an sevgilisini koluna takmış önümüze çıkacak gibi.. Kaldığımız yer San Vidal Meydanı'na neredeyse iki adım. Meydanın müzisyen ve esnaf tayfasıyla dost olduk sayılır. Her gece bir Vivaldi konserinin düzenlendiği kilisenin köşesindeki kemancı, bizi görünce başlıyor ünlü baladlardan birini çalmaya. Bizim de hoşumuza gidiyor. Dayanamayıp, "düşesimle" küçük bir dans gösterisinin ardından bahşişimizi verip yolumuza devam ediyoruz. Köprünün hemen yanında ise karnaval geleneğinin devamı sürüyor. Ortaçağ'dan beri süren karnavallar döneminde günlük yaşam kuralları kalkar, eğlence hat safhaya çıkarmış. Bu karnavallarda sosyal statülere bağlı kalmamak ve sınıf farklarını kaldırmak için maske takılırmış. Bu gelenek hala sürüyor. Geçmişin izini süren bir genç kız ve bir genç erkek "Karem" yani büyük perhiz öncesi düzenlenen eğlencelerden kalma maskeleri, simlerle bezenmiş saten kostümleri, kıvır kıvır perukları ve iri tokalı ayakkabılarıyla mim gösterisinde bulunuyor. Sanki bir tiyatro dekoru içindeyiz. Bu gösterinin ardından soluğu Goldoni'nin evinde alıyoruz. Carlo Goldoni'yi hatırlayacaksınız Comedia dell'Arte'nin çağdaş yüzü. Yüzlerce yıllık doğaçlama halk tiyatrosunu yazıya döküp, rengarenk baklava desenli kostümü ile en sevilen Venedik karakteri zavallı uşak Arlecchino'yu, yaşlı ve kötü kalpli zengin Pantolone'yi, evinde oturan sakin ve saf bir gençkız Colombina'yı, kurnaz uşak Brighella'yı ölümsüzleştiren ünlü Venedikli yazar. Hava pırıl pırıl... Öylesine maviydi ki gökyüzü.. Bugün Jacobo Tintoretto'nun (Boyacı Yakup) Cannaregio bölgesindeki evine gideceğiz. Geçmişte yoğunlukla Yahudilerin oturduğu tenha bir bölge. Venedik ile özdeşleşmiş bu büyük sanatçı Fondementa dei Mori sokağındaki 3399 nolu evde tam 20 yıl yaşamış. Evin yeni sahiplerini bulsaydık bir kahve içimlik misafir olacaktık. Ne müthiş olurdu ?.. Kahveyi içemedik ama Tintoretto'nun adeta kabesi sayılan ve baştan aşağı onun yapıtlarıyla bezenmiş Venedik'in en güzel gotik kiliselerinden Madonna Dell Orto'nın keyfini sürdük.
DİĞER TURİZM HABERLERİ
 Prag
 Fransa
 Firavunların gizemli ülkesi Mısır
 Kayak Cennetleri
 Valsin ve şinitzelin başkenti Viyana
 Paris'te güneşli bir hafta sonu
 Düşler beldesinde balonlu keşif turu
 Her yaşa her zevke yurtdışı tatili
 Halka açık 'fondue' tadında demokrasi
 Bu kente gitmek için elinizi çabuk tutun
 New York'tan en yeni haberler
 Pamukkale
 Küçük kasabada büyük tatil keşfi
 Bördübet'ten geçiyor
 Yeşilin şehri Rize'yi siz de keşfedin
 Tatilde nasıl beslenmeliyiz?
 Marmaris'in yeni gözdesi Kumlubük
 Macahel'e bulutlararası yolculuk
 Ordu'dan Sarp'a doğru
 Deniz, güneş ve tarih!..
 Ölmeden önce yapılması gerekenler
 İsviçre'nin masal vadilerinde gezi
 Hanoi'de gezi ve alışveriş
 Talimhane yeniden doğdu
 Van keşfedilmeyi bekliyor
 Van'a otlu peyniri için bile gidilebilir
 Denizin özel dilini keşfedin
 Huzur arayana taze 'nefes'
 Kongre turizmi canlanıyor
 Bu yazı çiftlik evinde geçirin
 Bu yaz herkes Alaçatı'da
 Çeşmeli turizmciler bindiği dalı kesiyor
 Bu vahanın hayaliyle yol aldık
 Türk oteline ABD tanıtımı
 Bu oteller özel tasarım
 Aşk gemileri artık 5 yıldızlı otel gibi
 Ada sahillerinin sakinleri
 Hangi ay nereyi görmeli?
 İstanbul'un balıkçı köyleri
 Karaburun lezzet beldesi gibi
 Türkiye'nin gizli cennetleri
 Ege adalarında güneşe doğru bir yolculuk
 Taşa işlenen uygarlık
 Tunus
 Türkiye'nin efsanelerini biliyor musunuz?
 Erciyes
 İtalya
 İspanya
 Yunanistan
 Dubai
Ülkeler Rehberi
  • Kodlar / Para Birimleri
  •  
    Telefon Rehberi
  • Şehir Kodları
  • Otobüs Terminalleri
  •  
  • Otobüs Firmaları
  •  
  • Havayolu Şirketleri
  • Havalimanları
  • Denizyolları
  • Devlet Demiryolları
  • Araç Kiralama
  • Acenta Endeksi
     
    En özel oteller
    Şık, rahat ve özenle dekore edilmişler... Restoranları çok seçkin, servisleri mükemmel. Bu otellerde bir kez kalmak rüya gibi...
    En resort oteller
    Uzakdoğu'da Tanrılar adası diye bilinen Bali'ye ya da Amerika'nın sahil cenneti Florida'ya gitmek isterseniz...
    En romantik oteller
    Tekne ile ulaşılan saraylar, okyanusa bakan konforlu çadırlar, deniz üzerinde bungalovlar...
    En huzurlu oteller
    Dünyanın en prestijli otel gruplarından Aman, AKKA grubunun ortaklığıyla 2006'da Göcek koyundaki bir tepede...

    Fethiye'de bir dağ evinde
    Sırtını dağlara yaslamış, geniş vadiye bakan The Mountain Lodge yan yana üç evden oluşuyor. Bir yandan dinlenip bir yandan da antik...

    İspanya'da bir otel
    Ribera del Duero'daki Parador Lerma Oteli İspanya'nın medarı iftiharı. Aslında burası şehrin düküne ait...
     
        Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
    Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
    Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
       
        Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
    MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
    Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu