kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Pazar Sabah
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Kocam 'İki göğüs herkeste var tek göğüs daha enteresan' dedi
Bütün davetlere perukla gittim

Cemiyet hayatının ünlü ismi Meral Gökçaylı kanser yüzünden ikinci göğsünü de aldırmaya hazırlanıyor. Gökçaylı en çok estetik kaygısı taşıyor.

Güzel, alımlı bir kadın... Bir gün kanser olduğunu öğreniyor ve ilk hissettiği ölüm korkusu değil, saçlarını, kirpiklerini kaybetmek oluyor. Modacı Vural Gökçaylı'nın eşi Meral Gökçaylı kanserle mücadelesini anlattı.


Kocam 'İki göğüs herkeste var tek göğüs daha enteresan' dedi

Modacı Vural Gökçaylı'nın eşi Meral Gökçaylı yaklaşık üç yıl önce meme kanseri olduğunu öğrendi. Tek göğsü alınan yakında da ikinci göğsü alınacak olan Gökçaylı ölmekten değil en çok saçlarını ve kirpiklerini kaybetmekten korktuğunu itiraf ediyor.

Cemiyet hayatının tanınmış isimlerinden, modacı Vural Gökçaylı'nın eşi, iki çocuk annesi Meral Gökçaylı 2002 yılının nisan ayına kadar sorunsuz ve mutlu bir hayat yaşıyordu. Mavi gözleri, ilerleyen yaşına rağmen düzgün fiziği ve beline kadar uzanan saçlarıyla hemen her kadının imreneceği bir güzelliğe sahipti. 2002 nisanında doktorlarından aldığı bir haberle hayatı tamamen değişti. Göğüs kanseriydi... Büyük bir moral bozukluğu yaşadı. Ama o, çoğu kanserlinin aksine hiçbir zaman öleceğini düşünmedi. Tek kaygısı güzelliğini kaybetmek oldu. Oysa eşinin, ailesinin çevresinin verdiği destekle kanseri yenmekle kalmadı, eskisinden de güzel bir görünüme kavuştu. Meral Gökçaylı hastalığını, kaygılarını ve kanseri nasıl yendiğini Pazar SABAH'a anlattı...

- Meme kanseri her kadının korktuğu bir hastalıktır ama çoğu da kontrollerine dikkat etmez, bu hastalığa kendisinin de yakalanabileceğini düşünmez. Siz bu konuda bilinçli bir kadın mıydınız? - Ben yaklaşık yirmi iki yıldır zaten bu işin peşindeyim. Çünkü yirmi iki yıl önce doktorlarım bana fibrokistik bir yapıya sahip olduğumu ve altı ayda bir mutlaka kontrole gitmem, senede bir de mamografi çektirmem gerektiğini söyledi. Ben de hiç aksatmadan kontrollerimi yaptırmıştım.

- Aile büyükleriniz arasında meme kanseri olan başka biri var mıydı? - Annem de meme kanseri olmuştu. Yalnız 60 yaşından sonra bu hastalığa yakalandığı için biz çocukları olarak yüzde 15 risk taşıyorduk. Eğer menapoz öncesi bu hastalığa yakalansaymış risk yüzde 85'miş. Ama ben o yüzde 15'i yakalamayı başardım.

- Kanser olduğunuzu nasıl öğrendiniz? - 2002 yılının nisan ayında bir defilemiz vardı. O sıralarda düzenli olarak yaptırdığım kontrollerin de zamanı gelmişti. Defileden birkaç gün önce tesadüfen sağ göğsümü ellediğim zaman bir şeyin büyümüş gibi olduğunu hissettim. Zaten son zamanlarda üç ayda bir kontrol altındaydım çünkü bazı değişiklikler olmaya başlamıştı. Hatta Vural bana "Şu defileyi atlatalım da doktora ondan sonra git" dedi. Ben de "Hayır gitmem lazım, bu beklemez" dedim. Gittim ve maalesef kontrollerde bu işin bir an önce halledilmesi gerektiğini öğrendim.

'BANA OLMAZ' DEDİM
- Doktor kanser olduğunuzu söylediği an ilk ne hissettiniz?
- İlk duyduğunuz an korkunç, bütün dünya başınıza yıkılıyor. Her zaman "Yok canım bana olmaz" diye düşünüyorsunuz, hep öyle zannediliyor. Ama birden bire gerçekle karşı karşıya kalınca ne olduğunuzu şaşırıyorsunuz. Çok ağladım tabii. Hemen yakınlarıma, aileme haber verdim.

- Aynı şaşkınlığı eşiniz Vural Bey de yaşamıştır herhalde... - O da çok şaşırdı ama hiçbir zaman aciz görünmedi karşımda. Her zaman çok güçlü durdu. Tabii benim olmadığım zamanlarda, ofiste falan ağladığı zamanlar olmuş ama bana hiç belli etmedi. Hastalığımı duyduğu ilk andan itibaren "Biz bu işin altından kalkacağız, sen eskisinden de iyi olacaksın, arkanda ben varım, çocukların, ailen var. Kendini bırakma" diye müthiş moral verdi.

- Etrafınızda hissettiğiniz bu destekle hastalığı kabullenmek daha mı kolay oluyor? - Yavaş yavaş alışıyorsunuz tabii. Ama ben o defileyi nasıl atlattığımı anlatamam. Defile gecesi hiçbir şey yokmuş gibi eşimin yanındaydım. Hatta o defilenin hemen ardından Ankara'da da bir defilemiz vardı, oraya da gittim. Ama fotoğraflarım var o defileden, görüyorum müthiş moralsizim.

- Malum kanser ölümcül bir hastalık olarak bilinir. Siz hastalığınızı duyduğunuzda böyle bir korku duydunuz mu? - Kanser olduğumu ilk duyduğumda bu hastalıktan ölmeyeceğimi biliyordum. Yalnız müthiş bir estetik kaygısına kapıldım. Saçım, kaşlarım, kirpiğim dökülecek diye dert ettim. Ama yine etrafımın moraliyle kendimi yavaş yavaş buna da alıştırdım.

- Sanırım kısa bir süre sonra da ameliyat oldunuz... - Ankara'dan döndükten dört gün sonra ameliyata girdim. Yani her şey öyle apar topar oluyor ki çok fazla düşünmeye zamanınız kalmıyor açıkçası. Bu arada senelerdir kontrolümü yapan doktorum beni hiç tatmin edemedi ameliyat konusunda. Rahmetli Sevgi Gönül öğrenmiş hastalığımı. Kendisi Viyana'daydı, telefon etmiş ve "Vural'cığım çok iyi bir doktor var, ben ondan sizin için yarına bir randevu aldım, Meral ona görünmeden ameliyata girmesin" demiş. O doktor da Meral Demirel'di. Kendisiyle tanışmamı sağladığı için Sevgi Hanım'a nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim o zaman.

KADIN DOKTOR BENİ ANLADI
- Böylelikle güveneceğiniz bir doktor da bulmuş oldunuz...
- Evet. Meral Hanım son derece bakımlı ve hoş bir kadın. O zaman siz de "Bu kadın benim derdimi, estetik kaygımı anlar" diye düşünüyorsunuz. Ayrıca kendisi beni etkileyici konuşmasıyla çok rahatlattı. Gönül rahatlığıyla ameliyatımı kendisinin yapmasına karar verdim. İki gün sonra ameliyat oldum, çok da başarılı geçti.

- Kanser tedavisinde en zorlu dönemlerden biri de kemoterapi seanslarıdır. Sizin için nasıl geçti bu seanslar? - Aslında benim en büyük korkum ameliyat değil kemoterapiydi. Kanserin başka bir tarafa sıçrama ihtimali yoktu ama önlem olarak kemoterapi yapılması gerektiğini söylediler. Meral Hanım bana Onkolog Sualp Tansan'ı tavsiye etti. Yaşar Bey de yeni bir sistem denedi. İki ayrı ilaçla sekiz seans kemoterapi gördüm. En büyük korku- larımdan biri de midemin çok bulanmasıydı. Ama verdiği bir ilaçla midemin bulanmasını önledi, o ilacı alınca devamlı uyuyordum. Kemoterapinin arkasından 28 seans radyoterapi gördüm. Cihazlar o kadar gelişmişti ki kendimi solaryuma girmiş gibi hissediyordum.

- Estetik kaygılarınıza neden olan saç, kirpik ve kaş dökülmesi kemoterapi seansları sırasında gerçekleşiyor, değil mi? - Evet, ikinci seanstan itibaren saçlarımın ve kirpiklerimin döküleceğini biliyordum. Birinci seans biter bitmez gittim ve neredeyse belime kadar olan saçlarımı bir santim kalacak kadar kestirdim. Tomar tomar dökülmesi moralimi çok daha bozacaktı çünkü. Ve kendime kısacık bir peruk aldım. O kadar doğal bir peruktu ki herkes saçımın modelini değiştirdiğimi zannetti. Hastaneden çıktığım üçüncü hafta peruğumla davete gittim. Yani sosyal hayattan hiç kopmadım. Tabii Vural'ın sayesinde. Eve kapansaydım çok daha moral bozucu olurdu. İnsanların "Yeni saçın ne kadar yakıştı" diye beğenilerini sunması da çok moral verdi.

TAKMA KİRPİK KULLANDIM
- Görünüşünüzle ilgili hezeyanlar yaşadınız mı hiç?
- Yaşadım. Beşinci kemoterapiden sonra bir akşam davete hazırlanıyordum. Makyajımı yaptım, giyinirken birden bire kirpiklerim dökülmeye başladı. Nasıl bir ağlama anlatamam size. Ama o davete gittim. Daha sonra da takma kirpik kullandım. Zaten kemoterapi bittikten sonra bir ay içinde saçlarım ve kirpiklerim çıkmaya başladı. Ama kirpiklerin çıkması ve uzaması çok daha uzun sürdüğü için takma kirpiklerimi bir altı ay sonra ancak çıkarabildim.

- Belinize uzanan saçlarınız da güzeldi muhakkak ama gördüğüm kadarıyla kısa saç size çok yakışmış... - Evet, şimdi kısa saçlarımdan vazgeçemiyorum. Kanser bana bu saçı kazandırdı. Hatta evdeyken peruk takmıyordum, görenler saçsız halimin de yakıştığını söylüyorlardı ama ben inanmıyordum tabii. Kendimi saçsız, kirpiksiz hiç beğenmiyordum, hatta kurbağaya benzetiyordum. Tuhaf geliyordu bana, alıştığınızın dışında bir görüntü çünkü. Ama çabuk atlattım.

- Kanser tedavisi görenlerin psikolojileri bozulur, hatta uzman desteği de alınır genelde. Siz de başvurdunuz mu böyle bir desteğe? - Hayır, psikolojik desteğe ihtiyacım olmadı çünkü moralim her zaman çok iyiydi. Vural, ailem ve çevrem her zaman çok moral verdi bana. Çok güçlüymüşüm, hastalığı bu kadar çabuk atlatabileceğimi hiç düşünmüyordum.

- Ameliyatta sağ göğsünüzü de aldırdınız. Bu sizi etkilemedi mi peki? - İnsanın göğsünün alınması çok kötü tabii. Ama Vural o konuda da çok moral verdi bana, "Tek göğüslü kadın çok daha enteresan, iki göğüs herkeste var" dedi (gülüyor). Zaten yerine yeni bir göğüs yapıldı.

- Yeni göğüs yapılırken çok fazla başvurulmayan bir yöntemi tercih ettiniz, değil mi? - Evet. Görüştüğüm doktorların hepsi daha kolay bir ameliyat olan sırt adalesini kullanarak göğüs yapmak istedi. Ama ben sırt dekoltemin bozulmasını istemedim ve başka bir alternatif aramaya karar verdim. Yine Meral Hanım'ın sayesinde tanıştığım Doç. Dr. İsmail Kuran, karın bölgemden bir kası aldı ve bu kasla sağ göğsüm yapıldı. Bu sayede karnım da gerilmiş oldu (gülüyor). Tabii karın kasımın kullanılmasında uzun süre spor yapmış olmamın da etkisi oldu. Çünkü çok güçlü karın kaslarım vardı.

SOL GÖĞSÜ DE ALINACAK
- Sanırım yakında ikinci bir ameliyata hazırlanıyorsunuz...
- Kanser riski taşıyan sol göğsümü de aldıracağım ve aynı ameliyat o göğsüme de yapılacak. Böylelikle hem risk ortadan kalkacak hem de iki göğsüm görsel açıdan eşitlenmiş olacak. Aslında bu ameliyat çok daha zor. Göğsümü aldırdığım ameliyat iki saat sürmüştü, bu yedi saat sürüyor. Ama değer.

- Sizi yeniden dekolte kıyafetlerle görmeye başladık. Bu kansere "Seni yendim" türünden bir meydan okuma mı? - Hayır, öyle değil. Ben her zaman dekolteyi çok severim. Ameliyat olduktan sonra, görsel açıdan da sorun kalmayınca artık çok rahat dekolte giyebiliyorum.

- Bildiğim kadarıyla iki kız annesisiniz. Onlar da bu genetik riski taşıyor olabilirler... - Evet. 30 ve 25 yaşlarında iki kızım, 9 yaşında bir torunum var. 30 yaşındaki kızım sürekli kontrol altında ama küçük kızımın fibrokistik bir durumu olmadığı ortaya çıktığı için o daha rahat.

Eylem Bilgiç

DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ
 Galatasaray Fenerbahçe'yi yenerse Denizim de gözlerini açar...
 Ferhan Şensoy'dan ilk erotik roman
 Kadın en çok sevildiğini bilmek ister
 "Babam Ve Oğlum"da ilk kez kendi oyunumu çok beğendim
 Oğlum ve gelinimden bir 'Kemal Ilıcak' istiyorum
 Solcu, İslamcı, metalci milletvekili
 Babasıyla 45 yıl sonra buluştu
 Çamaşır, bulaşık yıkayan erkeğe saygı duymam
 Yeniden yüzlenen kimliksiz ölüler
 Bu ülkede ışıklar boşuna yanıp sönmedi
 'Yorum Farkı'nın ünlü muhalifleri ortak noktalarını keşfetti
 Beni BJK değil devlet gönderdi
 'Erkekleri hep starlar götürdü ama kötü kadın ben oldum!'
 Sahnede kraliçeydim ama arabaya binecek param yoktu
 Filmlerimde cinsel değil ruhsal ilişkileri anlatmak istiyorum
 Göbekli bir reklam yönetmeniydim zayıf şarkıcı oldum
 İş bulmanın aykırı kuralları
 Kadınlardan hep destek gördüm
 Ringte kazanamadı dansöz oldu
    Pazar Sabah Yazarlar
    Güncel
    Hobi
  » Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
Nazi kamplarındaki Türkler
Nazi kamplarındaki Türkler
23 Ocak'ta TRT-2'de yayınlanacak belgesel Nazilerin Sovyetler...
Çoktan susmuş sesin dinmeyen yankısı
Çoktan susmuş sesin dinmeyen yankısı
Paul McCartney şu sıralar yine gündemde. 'Chaos and Creation in the...
İdeolojinin keskin kılıcı bilimin ışığını söndürdü
Rektör Yücel Aşkın'ın başlattığı Van yöresine ait Norduz koyun ve...
Rejans'ın mutfak sırları kitap oldu
İstanbul'un en eski Rus restoranı tarihi ve yemekleriyle kitap haline...
THY 2006'da farklılaşacak
Yeni uçaklarla filosunu genişleten Türk Hava Yolları, yolcularına yeni yılda...
Atlasjet'in A319'u geldi
Dört adet Airbus A-319 sipariş eden Atlasjet ilk uçağına kavuştu. Türkiye'deki...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.