kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    20. YILA ÖZEL
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Bütün okullar neden ekol değildir?
Alışılmışı söylemek daha mı kolay?
ŞAKA - Adamını bul

Bütün okullar neden ekol değildir?

Hasan Cemal'in "Cumhuriyeti Çok Sevmiştim" kitabı çevresinde kopan tartışmalarda, bugünkü Cumhuriyet'in izlediği yayın politikasıyla aynı çizgide olmayan gazetecilerden bazıları "Ama Cumhuriyet bir okuldur" şeklindeki duygusal tepkileri seslendirdiler.
Olaya bu açıdan en ilgi çekici yaklaşımı Akşam'daki köşesinde Oray Eğin seslendirdi.
Eğin, bizim Fransızca'dan alarak adeta Türkçeleştirdiğimiz ve "Okul"a daha derin bir anlam katan "Ekol" (Ecole) kavramını irdeledi. Bilindiği gibi ekol, edebiyat, sanat, siyaset veya benzer alanlarda farklı bir çığırın açılmasıdır da.
Oray Eğin'e göre basında başarılı olmuş pek çok önemli ismin ortak paydası Cumhuriyet olduğuna göre bu bir okuldur, veya ekoldür. Bunun gibi Türk basınında şu diğer okullardan da söz edilebilir:
- Manzara insana ister istemez geçmişte basın kurumlarının nasıl okul işlevi gördüğünü de hatırlatıyor. Resimli Ay, Yön, Akis ardından da Aydınlık gibi dergiler hem belli bir kuşağa damgasını vurmuşlar, 10'ar yıllık aralıklarla devirlerin simge dergisi olmuşlar hem de önemli isimler yetiştirmişlerdir. Bir dönemin Aydınlık'ına da bakarsak, tıpkı Cumhuriyet gibi çok görkemli bir kadro göreceğiz. Televizyonda da son okulun 32.Gün olduğunu rahatlılıkla söyleyebiliriz.
Bu liste tabii ki uzatılıp genişletilebilir. Örneğin televizyon yayıncılığındaki bir "TRT ekolü" nden söz etmek yanlış değildir. Siyasette "İttihat Terakki Ekolü" mutlaka vardır. Ekonomide "İş Bankası Ekolü"nün veya "Koç Ekolü"nün varlığı herhalde inkar edilemez.
Hemen hepimiz hayatımızın belirli döneminde okullara devam ettik. Bazılarımız bunlardan mezun da oldu. Acaba bunlardan hangileri her anlamı ile birer "Okul"du.
Neden "Şikago Okulu" denildiği zaman dünyadaki bütün ekonomistler, sadece ekonomi eğitimi veren bir kurumu değil de Friedman'ı hatırlıyor, "Monetarizm"i anlıyor mesela?
Yani neden her okul bir ekol olamıyor?
Şimdi ilk okuldan başlayarak bütün okulların mezunları dernekler kurarak, eğitim aldıkları kurumların mezuniyetten sonra da hayatlarında önemli yer tuttuğunu kanıtlamaya çalışmakta. Herkes okulunu ekolleştirmeye çalışıyor bir anlamda.
Gördüğüm kadarıyla, ekoller sadece kurumlaşmalara veya yıllanmışlığa dayanarak oluşmuyor. Nasıl dünya kentlerinin parklarında komitelerin değil de tek adamların heykelleri varsa, ekolleri de güçlü, etkileyici, karizmatik insanların varlığı oluşturuyor.
Cumhuriyet'te bunu Yunus NadiNadir Nadi çizgisi arkasında, Mustafa Kemal Atatürk'ün varlığı sağlamıştı. Cumhuriyet'in bazen demokrasi yanlısı bazen de militarist olması değil, hep Kemalist olması onun kurumsal kimliğini oluşturuyordu. Yıllar ve koşullar değiştikçe, bu okulun öğrencilerinin de yolları ayrıldı.
Aynı durum Doğu Perinçek'in "Aydınlık" ekolünün başına da gelmedi mi?
Ben devam edip mezun olduğum okulları ve bu arada 11 yıl çalıştığım Cumhuriyet Okulu'nu değerlendirirken, beni etkileyen öğretmenlerimi ve bana meslekte yeni ufuklar açan Nadir Nadi, Ecvet Güresin gibi isimleri ve tabii İlhan Selçuk'u da hatırlıyorum
Nadir Nadi'yle de, İlhan Selçuk'la da tabii görüş ayrılıklarım oldu, bugün de var.
Ama onlar benim okulumun güçlü ve etkileyici öğretmenleriydi.
İnsan okuldan sonraki yaşamında öğretmenine hesap verip, ondan not beklemez. Hatta okul döneminde öğretmeninin yaptığı haksızlıklara kızsa bile, "Artık o benim öğretmenim değildi zaten" de diyemez ki.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Pelit'in diplomalı pasta ustaları ve kilolarım   / 10-12-2005
 Düşünce hayatımızdaki Ortadoğulu esinti...   / 09-12-2005
 "Sonsuz geçiş dönemleri" bölgenin kaderi mi?   / 08-12-2005
 Berin Nadi'nin "Salon"u ve "Sofrası" keşke yine olabilse...   / 07-12-2005
 Jeopolitik içindeki değişken "Politika"dır   / 06-12-2005
 İndim seyran ettim Frengistan'ı, illeri var bizim ile benzemez..   / 05-12-2005
 Ehemmi mühimme tercih etmeyi bilmeliyiz   / 04-12-2005
 AK Parti'nin üst kimliği "Yasakçılık" mı olacak?   / 03-12-2005
 Siyasetçinin zorlukları ve sorumlulukları artıyor   / 02-12-2005
 İçki yasağı bir alkolizm sorunu değildir ki   / 01-12-2005
REHA MUHTAR
Şoförüne aşık kadın...
"Kadın aşık olmaz......
MEHMET BARLAS
Bütün okullar neden ekol değildir?
Hasan Cemal'in...
İLKER SARIER
Taşınma sendromu!
Kesin teşhisimi koydum bazı...
SAVAŞ AY
Yerli malı yerli malı her Türk onu kullanmalı
- Yarın...
HINCAL ULUÇ
Yılların ardından bir eski yazım..
Okurlarımdan...
GÜLSE BİRSEL
Tamamen yanlış anladınız!
Ah ah ah, herşey iletişimde...
Hızır Acil Servis
Hızır Acil Servis
Süper bir derbiydi. İlk 6 dakikaya İbrahim Toraman ve Necati'nin...
Toraman yetmedi
Toraman yetmedi
Beşiktaş'ın iki golünü de defans oyuncusu İbrahim Toraman hem de...
Erdoğan: Bedelli askerliği düşünüyoruz
Başbakan Erdoğan, Sidney'de bedelli askerlik isteyen Türkler'e "Milli...
Ecevitler'in yönetim sırları
Genel Merkez'e tüpgaz mı, doğalgaz mı bağlansın konuşması, partideki...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu