kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    20. YILA ÖZEL
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
HAMDULLAH BEY GECE YAŞIYOR, GÜNDÜZ UYUYOR Hamdullah Bey ve Filiz Hanım, 1989 yılında buraya yerleşmişler. Hamdullah Bey gece taksicilik yapıyor. Biraz önce kalkmış. Gece yaşıyor, gündüz uyuyor.
'Parola kızıl' mı hâlâ?


Karakolun alt sokağında bir çiftle sohbet ederken, bir komşu tedirgin duraklıyor. Ben tedirginlikten tedirgin olmuş bir şekilde işi şakaya vuruyorum. "Parola", diyorum. Cevap sürpriz: "Parola, kızıl...".

İnsanların, Baltalimanı'nı Uçaksavar'a bağlayan yolun yanındaki çukurluktan ibaret sandıkları Armutlu'nun İstanbul Boğazı'na hakim tepelerine yavaş yavaş tırmandıkça mahalleyi daha iyi kavrıyoruz. Ekibimizde de değişiklik var. Fotoğrafçı arkadaşımız Güngör'ün yerini Bursa'dan geleli üç ay olan Umut Tütüncü alıyor. Şoförümüz de Ali Rıza. Yukarılardaki dik yokuşlardan birinde, üstünde "Polis" yazan, bariyerlerle etrafı çevrilmiş bir panzer görüyorum. Çevik kuvvete bağlı bir panzer. Panzerin başında genç bir polis nöbet tutuyor. Uşaklı. Ona bu mahalle için bir tek cümle yazsa, ne yazardı diye soruyorum. O, bu görevi bana bırakıyor. Panzerin hemen üst başında da karakol var. Bu görüntü Armutlu'yu diğerlerinden farklılaştırıyor.

PAROLA: KIZIL
Karakolun hemen altındaki sokağa giriyoruz. Öğle ile akşam üstü arasında bir saatlerdeyiz. Ortalıkta pek kimse yok. İleride birisi odun kırıyor. Burası da kışa hazırlanıyor. Duvarlara örgütlerin baş harfleri yazılmış. Üç katlı, filizleri açıkta bırakılmış, sıvalı ama boyasız evin çatısında duran bir genç etrafı kolluyor gibi. Varoşlardaki birkaç katlı evlerin tepelerindeki "demir filizlerinin" gecekonduların gelişiminde simgelediği bir anlam var. Bunların geleneksel gecekondu olmadığını, çok katlı, nispeten daha kaliteli malzemeden, muhtemelen inşaat işçisi ve usta kullanılarak inşa edildiğini, ileriye dönük hesaplarla ve ciddi bir rant beklentisiyle yapıldığını anlatmakta... Bu evin yanı başındaki, yüksekçe bir setin üzerine, daha uzunlamasına yapılan evin ön terasında bir çift gözümüze çarpıyor. Onlar da bizle hem ilgili, hem ilgisiz gibiler... Onlara doğru yönelip laflamaya başlıyoruz. Hamdullah Bey ve Filiz Hanım, 1989yılında buraya yerleşmişler. Hamdullah Bey gece taksicilik yapıyor. Araba kendisinin değil. Taksiciliğin şartlarını soruyorum. Arabanın sahibine günde "altmış milyon" veriyor. Benzin kendisine ait. Geriye kalan bir şey olursa, o da şoförün kazancı oluyor. İşin zorluğundan da dem vuruyoruz. Gece yaşıyor, gündüz uyuyor. Biraz evvel kalktığını, işlerin çok açık olmadığını söylüyor. Filiz Hanım ise su saati olmayan evlerden ve yasal olmayan kimi su şebekesinin yetersizliğinden yakınıyor. Gelişmiş ve zengin çevreyle kadınların fazla ilgisinin olmadığını, sosyal yaşamın sonradan ziyaret ettiğimiz gelişmiş ve geniş cemevinde geçtiğini söylüyor. Onlar hafif yüksek teraslarında, biz sokakta durarak sohbet ederken, arabasıyla gelen komşulardan biri, "komşu dayanışması" içinde bir şey olup olmadığını anlamaya yönelik bir edayla duraklıyor. Ben tedirginlikten tedirgin olmuş bir şekilde şakaya vurup, arabanın direksiyonundaki komşuya: "Parola", diyorum. Cevap sürprizli bir şekilde geliyor: - Parola, kızıl...

AK PARTİ KAZANMIŞ
Parola esprisinin kökeninde, buralara Tokat, Sivas ve Amasya'dan gelen genellikle Alevi insanlarımızın yakın geçmişi var. 1960'larda, 1970'lerde gecekondular "yoksulların" barınma mekanlarıydı. Radikal sol gruplar, kamuoyundaki bu değerlendirmenin de etkisiyle, yoksulların gecekondu yapmalarına destek verdiler. Gecekondu yapımını örgütlediler ve yıkımlara karşı çıktılar. Radikal sol grupların kamu arazilerini parselleyip dağıtması, gecekondulaşmayı kolaylaştırması, bölgeden kendilerine önemli oranda destek sağlanmasını sağladı. Hatta buraları "kurtarılmış bölgeler" olarak anıldı. Radikal sol, bu girişimiyle gecekondu mafyasının önünü kesti. Bu süreç 1980 sonrası değişti. Armutlu ise daha sonra biraz da bu eski döneme "nostalji" duyularakoluşturulan bir yerleşim alanı. Örneğin, Hamdullah Bey de bizlerle konuşurken mahallenin hep "kuruluş aşamasını" vurguluyordu. Kendi dinamiklerinden ziyade, radikal solun eskiye özlemi, buranın doğmasına ebelik etmiş. Bu "kuruluş aşamasının" izleri hala görülse de, son seçimlerde en çok oyu AK Parti almış. Ölüm oruçlarıyla gündeme gelen Armutlu'nun şimdi en önemli derdi, diğerleri gibi "tapu"... Bu işi kesin bir çözüme kavuşturup yola devam etme arzusu. Armutlu Muhtarlığı mahallenin alt sınırında, neredeyse Boğaz kıyısında. Ama İSKİ'nin alt yapı çalışması şimdilik buraları alt üst ettiği için binaya ancak çamur deryasını aşarak girebiliyorsunuz. Muhtar Şükrü Aydın, durumun gerçeğini bilen, buradakilerin lehine çözüm arayan, eski bir solcu. ÖDP'de siyaset yapmış, galiba hala da yapıyor. Bizlere ikram ettiği tavşan kanı çayı içerken yakın bir iki dostuyla birlikte durumu değerlendiriyoruz. Buranın İstanbul Teknik Üniversitesi'nin tapulu arazisi olduğunu, 2004 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla tüm bölgenin "Arı Teknokent" haline dönüşebileceğini anlatıyor. Uçaksavar'a doğru tırmanan yolun karşı kıyısındaki evler "Kentsel Dönüşüm Projesi" kapsamında yıkılmış bile... Şimdi sıra diğerlerinde...

ELMASIN ÜZERİNDE
Şükrü Aydın, başkalarının tapulu malının işgal edildiğinin diğer mahalle sakinleri gibi tabii ki farkında. Armutlulular şimdi bu yerleşim merkezini bırakıp gitmek istemiyorlar. Belediye, yıkılan evlerin sahiplerine Gaziosmanpaşa'da ev vermiş. Halbuki Armutlu Boğaz manzaralı, denizin hemen yanıbaşında. Şükrü Aydın, biraz da sol gelenekten gelme olmanın raconuyla büyük sermayenin buraya göz diktiğini, İTÜ'nün "teknokent" projesine de onların ortak olduğunu, kendilerinin yaşamlarını gömdükleri elmas değerindekiArmutlu'yu buranın sakinlerine bırakmak istemediklerini söylüyor. Mahallenin yukarılarında rastladığım aydınlık yüzlü emekli öğretmen Mehmet Sayılı ise, belediyenin yıktığı eve karşılık bir "tek kat" verdiğini, halbuki buralarda kalabalık ailelerin yaşadığını, hatta birkaç ailenin birarada oturduğunu söylüyor. Yazı dizisinin başlamasından sonra bana telefonla ulaşan "Armutlu Yardımlaşma ve Güzelleştirme Derneği" Başkanı Fazıl Ceylan ise daha ilginç ve çarpıcı bir gerekçe üretiyor: "Buranın halkı Ak Merkez'i gördü, başka yerde yaşamaz artık" diyor... Başkasının mülkü üzerinde geçen yaşamın nasıl sonuçlanacağı, Armutlu'nun en önemli konusu... Evlere biçilen bedele "kazıntı bedeli" deniyor. Bunu yetersiz bulup, daha başka bir yere gitmeden, daha çok kat elde etme gayreti içindeler. Bu tartışmalara şahit olan fotoğrafçı arkadaşımız yukarıdaki "parola kızıl" şakasına nazire yapıyor ve mahalle sakinlerinin "kızıl milyarder" olmak istediklerini söylüyor.

NEYSE Kİ ÇOCUKLAR VAR
Rant kavgasının bir daha geri dönmemek üzere aşıldığı bir Türkiye özlemini, neyse ki buradaki alt yapı çalışmaları nedeniyle çamur içindeki Hacı Mehmet Şalgamcıoğlu İlköğretim Okulu'nun bahçesindeki çocuklarla gideriyoruz. Onlar herşeye rağmen yeni çağın insanları. Okulda internet olmamasından yakınıyorlar. Ödevler için uzaktaki internet kahveye gitmekten şikayetçiler. Bir de futbol sahası istiyorlar. Bizim Noel Baba olabileceğimizi düşünen bir diğer öğrencinin arzusu ise çok daha naif, "bir bisiklet" istiyor o... Hazine arazisi üzerinden kente tutunma noktasından bilgisayar talebine geliniyor olması bile çok mutlu edici... Bir de bu arayı kapatmak isterken, yoksul çocuklarımızın "bisikletlerini" alabilsek keşke... İnternetleri ve bisikletleri olsa.

1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Aksu: Kırmızı Sokak Projesi yok, olmaz da
 Üstü örtülü gelişme
 Baykal: Kendimi evladınız sayıyorum
 Rektör tükenmek üzere
 İmzasız mektuplar çöpe
 Liseye de ücretsiz kitap dağıtımı gündemde
 Genelkurmay: Endişe ve hayretle karşıladık
 ABD Büyükelçisi'nden Sezer'e iki mektup
 Sigara yasağına rötuş, hız sınırı direkten döndü
 Cevap ve düzeltme
YILMAZ ÖZDİL
Sivil'ce...
Kara, Hava, Deniz ve Jandarma komutanlıkları...
ÖMER LÜTFİ METE
İtfaiye yanarsa
Dünkü veya bugünkü devlet sorumluları...
UMUR TALU
Baraj ve serbest vuruş
Tarhan Erdem dünkü...
FATİH ALTAYLI
Fatih'in arkasında kim var?
Yok yok kendimden...
ERDAL ŞAFAK
Bağımlılığın bedeli
Bizzat Enerji Bakanı Hilmi Güler'in...
Üçün biri yakalandı
Bosna Savaşı'nın en çok aranan suçlusu Hırvat general yakalandı.
Rice Avrupa'yı 'ikna etmiş'
ABD Dışişleri Bakanı, AB ve NATO ülkeleri zirvesinde CIA'nın sorgu...
Satranç tahtası
Satranç tahtası
Beşiktaş'ın Sath-ı Müdafaa'sına karşı Gerets'in karşı hamlesi: İliç...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu