kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    20. YILA ÖZEL
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Jeopolitik içindeki değişken "Politika"dır
Deniz bize gelmezse biz denize gideriz...
ŞAKA - Beklentimiz

Jeopolitik içindeki değişken "Politika"dır

Bazıları nedense "Değişim"den ve hele "Değişime uyum"dan söz edilince çok kızıyorlar. Oysa en durağan, en statik görünen olgular bile, içlerinde değişimin filizlerini taşır.
Alalım şu "Jeopolitik" konumumuzu.
"Jeopolitik", coğrafya ile politikanın birlikte oluşturdukları bir sinerji gibidir. Bir ülkenin coğrafyasının politik değeri, o coğrafyada siyaset yapanların, yurt ve dünya şartlarını iyi değerlendirmeleri, vizyon sahibi olmaları ve değişimin dışına düşmemeleri durumunda artar.
Eğer bir ülkenin yöneticileri iç ve dış konjonktürdeki değişimi iyi algılayamazlarsa, o ülkenin jeopolitiği, o ülkenin başının belası da olabilir. Veya bir dönemde büyük değer ifade eden bir jeopolitik, bir dönem sonra değersiz hale de gelebilir.
Tarih de bugün de bunun sayısız örnekleriyle dolu değil midir?
Bir de "Zaman" faktörü var değişim olgusunun içinde.
Siz isteseniz de istemeseniz de, değişim her alanda gerçekleşir ve bu size çeşitli biçimlerde yansır. Burada zaman faktörünü değişime uygulamak, sizin elinizdedir.
İsterseniz, değişimin getirdiği sonuçları daha yavaş geçen bir zaman süreci içinde algılarsınız ve değişime uyum için atılması gereken adımları yavaşlatabilirsiniz. Bu durumda çift zamanlı bir dünyada yaşıyormuşsunuz gibi olur. Sizin de içinde bulunduğunuz coğrafyada değişim bütün etkilerini göstererek sürmektedir. Ama siz bunları şimdilik görmezden gelmektesinizdir. Bu değişim sizi de etkiler ama, siz bunların varlığını bile bile bunları yok sayarsınız.
Tabii bu durumda değişimin getirdiği sorunlar birikip, birer kriz kaynağı olur.
Doğru olan değişimin içindeyken, sizin zamanı hızlandırmanızdır. Yani değişimin varacağı noktayı önceden görüp, sorunlar çözülebilir haldeyken, bunları yeni koşullara uyarlayacak kararları alırsınız. Bunun için düşünce üretimini sağlayacak özgür tartışma ortamının var olması, bu düşüncelerin ülke siyasetine ve yönetimine yansımasını mümkün kılan iletişim kanallarının açık bulunması ve bilgili, birikimli, yürekli, vizyon sahibi kadroların ülkenin kaderinde söz sahibi kılınması gereklidir.
Bunu başardığınız takdirde siz zamanı hızlandırabilirsiniz. Değişim sizi sürüklemez, siz değişimi yönlendirirsiniz.
Bütün bu anlatmaya çalıştığımız gerçekler açısından Türkiye jeopolitiğini de zamanını da ne yazık ki hep gecikerek değerlendirmiş bir ülkedir.
Türkiye'de Kürt vatandaşlarımızın sayısı henüz 5 milyonu bulmamışken biz bunlara Türkçe öğretemedik. Okuma yazma oranı, bütün yurtta yüzde 50'lerdeyken, bu rakam Güneydoğu'da daha dramatik oranları yansıtmıyor muydu?
Veya Kıbrıs'ı çok kolay kalıcı ve adil bir siyasi çözüme kavuşturabileceğimiz zamanları yavaşlattık ve şimdi AB üyesi olmuş Kıbrıslı Rumlar karşısında, AB üyeliği için müzakere masasına oturmuş bulunuyoruz.
Yahut şu enflasyonu, bundan 20 yıl önce de tek rakamlı düzeye indirebilirdik...
İç ve dış politikamızda "Soğuk Savaş"ı ebedi bir süreçmiş gibi algılamadık mı? Demokrasiyi yorumlarken hâlâ 1930'ların şartlarını "Devr-i Saadet"miş gibi sunmuyor muyuz?
Bu konulara devam edeceğim. Çünkü Türkiye giderek "Yönetilmesi zorlaşan ülke" görünümüne girmekte. Gerçekten bir "Dünyayı algılama devrimi"ne ihtiyacımız var gibi görünüyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İndim seyran ettim Frengistan'ı, illeri var bizim ile benzemez..   / 05-12-2005
 Ehemmi mühimme tercih etmeyi bilmeliyiz   / 04-12-2005
 AK Parti'nin üst kimliği "Yasakçılık" mı olacak?   / 03-12-2005
 Siyasetçinin zorlukları ve sorumlulukları artıyor   / 02-12-2005
 İçki yasağı bir alkolizm sorunu değildir ki   / 01-12-2005
 Biraz soyut, biraz somut bir toplumsal özeleştiri...   / 30-11-2005
 Sofraya oturmadan Çankaya'ya mı çıkacak?   / 29-11-2005
 AK Parti marjinalleşmeyi göze alabilir mi?   / 28-11-2005
 'Ulus Devlet' nerede başladı nerede bitti?   / 27-11-2005
 AK Parti içki yasağında mı kendini arıyor?   / 26-11-2005
REHA MUHTAR
Tuğçe Kazaz'ın Hristiyanlığı...
Ben Müslüman...
EMRE AKÖZ
Cumhuriyet'in kirli çamaşırları
Bu hafta, birçok pazar...
MEHMET BARLAS
Jeopolitik içindeki değişken "Politika"dır
Bazıları...
MAHMUT ÖVÜR
Doğu ve Güneydoğu'ya 9 özel hastane
Türkiye'de iyi...
SAVAŞ AY
Hastane acillerinde hafta sonu kâbusu
Farkındasınız...
HINCAL ULUÇ
Takke düşüyor, kel görünüyor artık..
"En ummadığın...
Provası olsun
Provası olsun
F.Bahçe, bu yıl UEFA finalinin oynanacağı Philips Stadı'na, UEFA...
Fazla risk almalıyız
Fazla risk almalıyız
Daum, "İlk gol maçın gidişatını belirleyecek goldür. Rakibimiz öne...
AK Parti Laila'nın yanına taşınıyor
Erdoğan, Genel Merkez'i yetersiz bulunca bina arayan kurmayları, içki...
Ağar: Çıkın ortaya!
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, AK Parti'ye "Eş, dost...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu