kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Pazar Sabah
    İşte İnsan
    Sinema
    20. YILA ÖZEL
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Siyasetçinin zorlukları ve sorumlulukları artıyor
Bazen erkeklere de acıyabiliriz...
ŞAKA - CHP'de hazırlık

Siyasetçinin zorlukları ve sorumlulukları artıyor

Hemen herkesin siyasete ilişkin bir görüşü vardır. Ancak bazıları "Temsili Demokrasi"yi unutup, sanki kendileri iktidardaymış veya iktidardakiler giderse onlar doğrudan koltuğa oturacakmış gibi, siyaseti bir aktif taraf olarak kavgalara konu eder.
Siyasi tartışmaların akıl dışı nefret kampanyalarına dönüşmesinin en somut örneklerini, biz gazete yazarlarının köşelerinde her gün bulmuyor muyuz? Takılmış plak gibi "Bunlar artık gitmeli" diyenlerin, sanki kendilerini iktidara alternatif gibi sundukları bir mesleki deformasyonun yansımalarını görmüyor muyuz? Ya da "Bunlar gitmeli" diye tutturanların "Bunların yerine şunlar gelmeli" diyebildiklerine rastlayanınız var mı acaba?
Demokrasilerde aktif siyaseti politikacılar ve siyasi partiler yapar.
Profesyonel politik kadroların dışındaki bireyler ve sivil toplum örgütleri, siyasete "Katılır"lar. Yönetenlerle toplum arasındaki inter-aktif demokratik ilişki ve iletişim güçlendikçe "Katılımcı Demokrasi" de derinleşir. Medya da, bu ilişkinin yansıtıcısıdır modern demokrasilerde.
Yani gazete köşeleri birer siyasi parti, köşe yazarları da iktidar alternatifi değildir.
Aynı şekilde siyasetçiler de gazetecilerin rakibi değildir. Başarısızlıklarının veya beceriksizliklerinin sorumluluğunu gazetelerde yazılanlara yükleyen politikacıların da, meslekleri konusunda tam bilinçli olmadıklarını söylemek mümkündür.
Ancak şu gerçeği de hiç unutmayalım. Şu anda irili ufaklı pek çok konuyu "Sorun" biçiminde kamuoyu önünde tartışan bizler, dünyada en zor ve en fazla sorumluluk taşıyan konumun "Türkiye'de politikacı olmak" şeklinde nitelenmesi gerektiğini de bilmeliyiz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bugüne kadar uzanan dönemdeki en hayati ve en önemli dönüm noktalarından birinin eşiğinde bulunuyor.
Bu dönüm noktasının ön işaretlerini "Alt-üst kimlik" tartışmaları içinde ve Güneydoğu kentlerinde patlak veren olayların niteliğinin tartışılma biçiminde görmekteyiz.
Yani sorun "Bölücü terörle mücadele"den çok daha ötede siyasi, anayasal ve sosyal boyutları bulunan bir "Değişim sancısı"ndan kaynaklanıyor.
Gazete köşe yazarı veya bir aydın olarak olayları yorumlayıp, "Bence şöyle yapılmalı" demek kolaydır. Sırtınızda "Siyasi Sorumluluk" adı verilen yumurta küfesi yoksa, isterseniz şoven, isterseniz demokrat söylemleri de seslendirebilirsiniz.
Ama bilmemiz gerekir ki, Osmanlı'nın son döneminde de gündemi işgal eden ve tatmin edici bir çözümü bulunmayan "Kimlik" sorunu, aynı şiddette yine gündemimizde.
Türkiye Cumhuriyeti bu sorunu kendince çözüme kavuşturdu. Ama geçen 82 yılın sonunda yeni dünya konjonktürü, bu çözümün de artık ihtiyaca yetmediği gerçeğini gündeme getirmiş bulunuyor. O kadar ciddi ki durum "Üst kimliğimiz İslam olmalı" diyenlere veya "Türkü, Kürdü, Alevisi, Sünnisi, Lazı, Çerkezi toplanıp yeni bir uzlaştırıcı anayasa yapmalıyız" diye sanki burası Irak'mış gibi çözüm modeli önerenlere bile rastlamıyor muyuz?
Bu gerçeklerin ışığında bundan sonra siyaset yapacak ve TBMM'ye girecek politikacıların , bir çeşit "Kurucu Meclis" üyesi gibi çalışmaya hazırlıklı ve buna uygun birikimde olmaları gerekiyor.
Söylenecek maksadını aşmış her söz, atılacak her yanlış adım, inanılmaz ölçüdeki krizlerin tetikleyicisi olabilir. Yani siyasetçilik Türkiye'de en zor meslek haline gelmek üzere.
Biz gazete yazarlarının da siyasete bu açıdan bakmayı denemelerinde kaçınılmaz yararlar vardır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İçki yasağı bir alkolizm sorunu değildir ki   / 01-12-2005
 Biraz soyut, biraz somut bir toplumsal özeleştiri...   / 30-11-2005
 Sofraya oturmadan Çankaya'ya mı çıkacak?   / 29-11-2005
 AK Parti marjinalleşmeyi göze alabilir mi?   / 28-11-2005
 'Ulus Devlet' nerede başladı nerede bitti?   / 27-11-2005
 AK Parti içki yasağında mı kendini arıyor?   / 26-11-2005
 Devlet perakendeci perakendeciler de toptancı oldu   / 25-11-2005
 Neden hâlâ fraklı erkekler tango yapmıyor ki?   / 24-11-2005
 Felsefe de, sosyoloji de tarih de siyasete dairdir..   / 23-11-2005
 Kendinize "Hayatta ne yaptın ki" diye hiç sordunuz mu?   / 22-11-2005
REHA MUHTAR
'Biz hamileyiz...'
Çetin Altan'ın, ilk gençlik...
EMRE AKÖZ
Ismarlama yazı
TESTERE VE CİNAYETSavaş Ay,...
MEHMET BARLAS
Siyasetçinin zorlukları ve sorumlulukları artıyor
Hemen...
İLKER SARIER
İşte benim çözümüm!
İstanbul halkını ciddi biçimde...
MAHMUT ÖVÜR
'İzmir güzel bir prensestir'
İzmir'i İzmir yapan...
SAVAŞ AY
O sette olan biteni kendi gözlerimle gördüm
Sevgili ...
HINCAL ULUÇ
Ben, vallahi ağlamadım!..
Okurum beni iyi bilir.. ...
Bahtı Kara Kartal
Bahtı Kara Kartal
Beşiktaş, sezonun en iyi futbolunu Zenit'e karşı oynadı. Çok...
45 dakikalık şov
45 dakikalık şov
Bir ay sonra 11'e giren Sergen, ilk yarı müthiş oynadı. Bir şutu...
Profesörlere zorunlu hizmet geliyor...
Onbeş yeni üniversite kurulmasına ilişkin yasa tasarısı komisyonda...
En genç Meclis'te emeklilik paniği
Türk Parlamenterler Birliği, milletvekillerine birer mektup...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu