kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
  » Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    20. YILA ÖZEL
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Sakık'tan PKK itirafları
Sakık'tan PKK itirafları

Terör örgütü PKK'nın sözde üst düzey sorumlularından Şemdin Sakık, mahkemede yaptığı savunmada, ''PKK Abdullah Öcalan'ın ailesi, çiftliği, aşireti, çetesi, tarikatı ve mafya şebekesiydi'' dedi.

Pişmanlık Yasası'ndan yararlanmak amacıyla yaptığı başvurunun değerlendirilmesi amacıyla Diyarbakır 4 No'lu Ağır Ceza Mahkemesi'nde duruşma yapıldı. Sakık duruşmada, okuduğu 10 sayfalık savunmasını mahkemeye sundu.

Sakık savunmasında şu ifadelere yer verdi:

''Şefimizin ikinci, üçüncü adamları yoktu. Hatta adamları bile yoktu.
İkinci adamları yerine soytarıları, hizmetçileri ve dalkavukları vardı. Soytarı ve hizmetçilik görevi kadınlara, dalkavukluk ise erkeklere verilmişti. Örgüt içinde ikinci adam yoktu. Zira mensubu olduğum örgüt Apocular ismiyle ortaya çıkmış ve son ana kadar tek kişinin örgütü olarak kalmıştı. Bu oluşumda ikinci adam kurumu olmadığı gibi böyle bir söylemde bulunmak bile kendi başına birsuçtu. Hatta lider dediğimiz şefe benzer hareketlerde bulunmak (parti önderliğini taklit ediyor, yerine göz dikmiş) değerlendirmesine ve o kişinin sert biçimde cezalandırılmasına neden olunuyordu. Hatta Öcalangibi konuşmak yaşamak, hareketlerde bulunmak ona benzemeye çalışmak bile suçtu. Bu zat hep 'ben' kelimesini kullandığı için bu hitap tarzımilitanlara yasaklanmış ve 'ben' yerine 'biz' demek zorunda bırakılmışlardı.

PKK Abdullah Öcalan'ın ailesi, çiftliği, aşireti, çetesi, tarikatıve mafya şebekesiydi. Kendisini tek adam sanan birisi vardı ama kesinlikle ikinci adam yoktu. Bir tane bir ve sayısız sıfırlar vardı. yarım adamlar bile yoktu.''

Sakık, 1978-1990 yıllarında PKK'nın en üst yönetim organının politbüro olduğunu ve sosyalist ideolojiyi özümsediğini ve sosyalizminmüritliğine erdiğini belirterek, 7 ya da 9 kişiden oluşan bu sözde kurumun görevinin terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın talimatlarını örgüt kararına dönüştürme ve örgütü bu talimatlar doğrultusunda sevk ve idare etme olduğunu kaydetti.
PKK'nın oluşum ve işleyiş tarzından haberdar olanların, bu oluşumun belli kuralları ve yerleşik ilkeleri olmadığını tümüyle Abdullah Öcalan'ın dudaklarından dökülen çelişkili cümlelerle yönetildiğini, teşkilat modellerinin kağıt üzerinde kaldığını ya da sürekli dağılıp bozulduğunu bildiklerini belirten Sakık, ''Yine bilinir ki gelmiş geçmiş örgüt başları arasında en çok arkadaşını öldürten adam unvanı Öcalan'a aittir. Bunların yaklaşık otuz tanesinindramını Apo isimli kitabımda yazdım. Ve şimdi size soruyorum böyle birpsikopatın oluşturduğu yönetimleri ciddiye almak ne kadar doğru olabilir'' dedi.

SADDAM HÜSEYİN'İN MECLİSİ GİBİ


Sakık savunmasında, örgütün merkez komitesinin 30-35 kişiden oluştuğunu ve kimlerin komitede yeralacağını terör örgütü elebaşı Öcalan'ın belirlediğini kaydetti.
Terör örgütü elebaşı Öcalan'ın istediği zaman istediği kişinin görevine son verdiğini kaydeden Sakık, şöyle devam etti: ''Bu komite kağıt üzerinde etkili, yetkili; ama pratik olarak Saddam Hüseyin'in meclisinden pek farklı değildi. Örgütün bütün önemlikararlarını Abdullah Öcalan ya da örgüt kongreleri verir. Örgütte olduğum dönemde toplam 5 kongre yapıldı. Bir tanesine tek katıldım. 1995-96 kışında bulunduğum Kuzey Irak'ta merkez karargah denilen kampın askeri işleriyle görevlendirildim ve iki ay sonra tutuklandım. Öcalan'ın militanları tasfiye etme tarzına aşina olanlar bu görevin neden bana verildiğini bilirler. Buna yükseltip sonradan düşürme taktiği derler. Yüksekten düşürülen daha çok incinir ve kırılmadık yerkalmaz. Bu bir görev değil, tuzaktı.
Örgütün üst düzey sorumlularının kimler olduğunu öğrenmek istiyorsanız bunu tespit etmek çok kolaydır. Suriye, Irak ve İran kamplarından çıkmayan Türkiye sınırlarını geçmeyen ya da sınıra yakın alanlarda görevlendirilen kadrolar üst düzey ve dolayısıyla yaşatılması gereken militanlardır. Türkiye'nin içlerine doğru savrulanriskli bölgelere gönderilen militanlar ise gözden çıkarılanlardır. PKK'da bir kişinin ölmesi gerekiyorsa ona bölge sorumlulukları verilirve riskli bölgelere gönderilir. Bana hep böyle yapıldı. Üst düzey sorumlu olduğum için değil, bir an önce tasfiye olmam gerektiği için bölgeden bölgeye dolaştırıldım.''

1 2 3 4 5
 
DİĞER SİYASET HABERLERİ
 Erdoğan: Partimin belediyeleri içki ruhsatı verir
 FP'nin AİHM başvurusu geri çekildi
 Erdoğan Yeni Zelanda'ya gitti
 Profesörlere zorunlu hizmet geliyor...
 En genç Meclis'te emeklilik paniği
 Ankara'dan Mottaki geçti
 Erdoğan'dan 4 ihraca da şerh
 Şemdinli ve Yüksekova kaymakamları değişti
 Irak'tan sürpriz ziyaret
 Dayak yiyen eşi polis koruyacak
 Meclis şekerinden ay-yıldız çıkarıldı
MUHARREM SARIKAYA
Kuzey Irak politikası...
Ankara'da altı ayı aşkın...
YAVUZ DONAT
AK Parti fokur fokur
Bundan 2.5 yıl önce (Haziran-2004)...
Avrupa güneşi unutacak
Atlantik Okyanusu'ndaki Golfstrim sıcak su akıntısı hızla etkisini...
Rafet'e son uyarı
Kızlarıyla birlikte Almanya'da yaşayan şarkıcı Rafet El Roman,...
Danışıklı dövüş kura
Danışıklı dövüş kura
Sağlık Bakanlığı'nın son kurasında doğu bölgeleri için düşünülen...
Paşaya 'dayak' davası
Paşaya 'dayak' davası
Kırklareli'nde bir erin beyin kanaması sonucu ölümü nedeniyle,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu