kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

40 gün 40 gece

AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn dün Türkiye'ye "Parti bitti. Kutlamalara son verip işe koyulun" diye seslendi... Rehn aynı çağrıyı 7 Ekim'de Kayseri'de de yapmıştı. 40 gün 40 gece süren düğünlerin anlatıldığı 1001 Gece Masalları'yla büyümüş bir toplumun ayılması kolay değil tabii...

Bir yandan AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, bir yandan da AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Hans Jörg Kretschmer, Ankara kalesini topa tutuyor: "Reformları unuttunuz."
Özellikle Rehn her çıkışında biraz daha sertleşiyor. Son haftadaki üç açıklamasında bunu somut olarak görmek mümkün:
21 Kasım'da Finlandiya gazetesi "Helsingin Sanomat"a verdiği demeçte, "Türkiye özgürlükler konusunda beni hayalkırıklığına uğrattı. Yaşanan olaylar AB'ye üye olmak isteyen bir ülkeye yakışmıyor" dedi.
Ardından AB-TBMM Karma Parlamenterler Komisyonu'nda, "Reformları ileri götüreceğine, tam tersine geri adımlar atmaya başladınız" uyarısında bulundu.
Ve dün de Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi'nde, "Türkiye'de reformların uygulanmasında gördüklerim beni endişelendiriyor. "Bu aşamaya getirilen Türkiye-AB müzakerelerinde olumsuzluk yaşanması büyük utanç olur" diye konuştu.
Yani daha sürecin başında, hiçbir başlık açılmadan müzakerelerin askıya alınabileceğini imadan da öte ifadelerle hatırlattı.
AB'nin gerilimi yükseltmesinin nedeni, 3 Ekim'den bu yana, İlerleme Raporu'nda ve Katılım Ortaklığı Belgesi'nde tek tek sayılan taleplerden hiçbirine el atılmaması. Tam tersine Brüksel'in saçlarını diken diken eden davalara sürekli yenilerinin eklenmesi:
Hırant Dink'in mahkumiyetiyle başladı, ardından Orhan Pamuk'a dava açıldı, onu gazeteci Burak Erdil'in "Adliyenin manevi kişiliğini aşağıladığı ve küçük düşürdüğü" gerekçesiyle 20 ay hapse çarptırılması izledi. Daha sonra listeye yayıncı Fatih Taş ve Ragıp Zarakolu eklendi. Son olarak da Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ile Prof. Dr. Baskın Oran haklarında 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Nedeni: Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu'nda görev yaptıkları dönemde Azınlık Raporu hazırlamaları. (Raporda "Türkiyelilik" üst kimliği önermeleri suç sayıldı!)

İçtihat mı, yasal düzenleme mi?
Görüldüğü gibi, tüm davalar basın ve ifade özgürlüğüyle ilgili. Ve kabul edelim ki, bu tablo dışarıya hiç de hoş bir Türkiye imajı yansıtmıyor.
Rehn, "Savcılar yeni Türk Ceza Kanunu'na AB değerleriyle bağdaşmayan yorumlar getiriyor" diyor. Adalet Bakanı Çiçek ise "Yasa 1 Haziran'da yürürlüğe girdi. Henüz içtihat oluşturacak hiçbir karar verilmedi. Yargıtay'ı beklemek gerekir" diye yatıştırmaya çalışıyor.
Türk Ceza Yasası'nın başımızı ağrıtan maddeleri (159, 216, 312) konusundaYargıtay'ın içtihat oluşturabilmesi için daha epey beklemek gerekecek. Büyük olasılıkla bu arada sıkıntılara yenileri eklenecek.
AB o kadar sabırlı olacak mı; emin değiliz. Tam tersine, işin daha da sarpa sarmasından kaygılanıyoruz. Çünkü, İktisadi Kalkınma Vakfı'nın İlerleme Raporu ve Katılım Ortaklığı Belgesi'yle ilgili değerlendirmesinde dediği gibi, "Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile insan hakları konularındaki aksaklıklar AB medyasında daha fazla yer buluyor. Türkiye'de fazla önemsenmeyen bu gibi bazı konuların AB kamouylarında büyük yankılar yarattığı ve uzun süren çabalar sonucu elde edilen ilerlemeleri adeta sıfırladığı görülüyor. Ankara'nın bu gibi hususları daha iyi yönetmesi şart..."
Bize göre en makul çözüm, TCK'nın o maddelerinin daha somut ve özgürlükler lehinde yorumlanmasına imkan sağlayacak yasa değişikliğine gitmek. Böylece hem savcılar rahatlayacak, hem Türkiye zor durumdan kurtulacak, hem de AB'nin tansiyonu inecek.
3 Ekim'i kutlama partilerini tadında bırakıp ayılma zamanı geldi...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Demokrasi ve ekonomi   / 28-11-2005
 Fırtına yaklaşırken   / 27-11-2005
 İşte geldiğimiz noktanın resmi   / 26-11-2005
 Askeri konuşturmak   / 25-11-2005
 Bir dünya olayı   / 24-11-2005
 Kasımın üç günü   / 23-11-2005
 Dört ay arayla iki G.Doğu gezisi   / 22-11-2005
 Ya atı alan Fırat'ı geçerse?   / 21-11-2005
 Salon coşkulu meydan suskun   / 20-11-2005
 Sinirler bozulunca   / 19-11-2005
YILMAZ ÖZDİL
AB kayısısı...
Pazartesileri zordur. Ne yazsak?...
ÖMER LÜTFİ METE
Üstü de nifak, altı da
Kimlik üstüne konuşmak ateşle...
UMUR TALU
Bir öğretmen öldü (Bir okura ağıt)
Örgütlü ve sesli...
FATİH ALTAYLI
12 milyar dolarlık "Ai, ai, ai"
Fatih Altaylı'ya...
ERDAL ŞAFAK
40 gün 40 gece
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu...
'İşgalcilere emredin'
Devrik Irak lideri, Duceil katliamı suçlamasıyla dün hâkim...
Avrupa soğuktan felç geçirdi Almanya'da asrın kışı kapıda
Avrupa kışın etkisinde... Kışın en çok kendini gösterdiği...
Ümit-Tümer takası
Ümit-Tümer takası
Mutsuz olduğunu söyleyip 'kopma' sinyali veren Galatasaray'ın golcüsü...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu