kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Sinek ilacıyla çözülen cinayet
Cinayeti çözdüler altını hak ettiler

Konya'da 'sinek ilacı' sayesinde vahşi bir cinayeti aydınlatan emniyet görevlileri, başarıları sayesinde ödüllendirildi. Peki acımasız katil nasıl yakalandı?


Sinek ilacıyla çözülen cinayet

Ekipler nefeslerini tutarak kapıyı açınca tüyler ürpertici bir manzarayla karşılaştılar. Maktul uyurken öldürülmüştü. Odadaki ağır koku yalnızca cesede ait olamazdı.

Yer, Konya'nın Selçuklu ilçesi... Suç oranı yok denecek kadar az olan Kaşgarlı Mahmut Mahallesi yaz ayının o kavurucu sıcağında polise yapılan bir ihbarla sarsıldı. Fetih Sitesi içinde bulunan bir binanın birinci katında kalan Yılmaz Altun'dan haber alamayan aynı apartmanda oturan akrabaları, Altun'un başına bir şey gelmiş olabileceği korkusuyla durumu polise bildirdiler. Olay yerine gelen polis, çilingir yardımıyla kapıyı açtığında ağır bir koku ile karşılaştı. Polisler nefes almakta zorluk çekmelerine rağmen evin odalarında Yılmaz Altun'u aradılar. Ve yatak odasına geldiklerinde koku biraz daha ağırlaştı. Ekipler nefeslerini tutarak kapıyı açınca tüyler ürpertici bir manzarayla karşılaştılar. Yılmaz Altun uyurken öldürülmüştü. Konya Asayiş Şube Müdürlüğü, cinayet masası dedektifleri ve kriminal polis, cinayetin işlendiği eve gelerek soruşturmaya başladılar. Kriminal polis cesede dokunarak tam katılaşmadığını fark etti. Bu da kurbanın yaklaşık 6 saat önce öldürüldüğünü gösteriyordu. Yatağın üzerinde yoğun kan olması, cinayetin kurban yatarken gerçekleştirildiğini gösteriyordu. Maktul uyurken başına sert bir cisimle vurulmuş ancak ölmemişti. Katil, yatağın yanındaki masanın üstünde bulduğu eşarp ile kurbanı boğmuştu. Bu son hamle maktulün ölmesi için yeterli olmuştu. Kriminal polis Yılmaz Altun'un ölüm şeklini 'boğulma' olarak kayıtlara geçti. Kriminal ve cinayet masası dedektifleri cesedi ters çevirdiklerinde kurbanın ellerinin yumruk şeklinde olduğunu fark ettiler. Maktulün sıktığı avuçlarının içinde bir yığın kağıt para ilk bakışta dikkati çekiyordu. Avuçları açıldığında kağıt paralar ile siyah bir kumaş pantolona ait olabileceği tahmin edilen pantolon kemeri tokası ve beyaz gömlek düğmesi bulundu. Maktulün pantolonu ve gömleği yanı başında asılıydı, avuç içinden çıkan deliller hemen kurbanın kıyafetleriyle karşılaştırıldı. Ancak hiçbiri maktulün kıyafetleriyle uyuşmuyordu. Bu da bulunanların muhtemelen boğuşma sırasında kurban tarafından katilin üzerinden kopartıldığını gösteriyordu. Kurbanın cesedinde otopsi yapılarak rapor hazırlanması için polisler ceseti adli tıp morguna kaldırdılar. Ve cinayet masası dedektifleri evin içinde soruşturmalarına hız verdi. Polislerin ilk tahmini evin içine gasp amaçlı giren bir hırsızın cinayeti işlediği yönündeydi. Çünkü cinayetin işlendiği apartman üç katlı ve bahçeli, daire ise hemen girişte, birinci kattaydı. Bu da açıkta hırsızlar için kolay bir hedef olduğunu gösteriyordu. Apartmanın diğer katlarında da kurbanın akrabaları oturuyordu ve herkes meraklı gözlerle polisi izliyor, kimisi de feryat figan ağlayarak polisin çalışmasına engel oluyordu.

BALKONDAN GİRDİ
Cinayet masası dedektiflerinden Ertuğrul, evin içinde yaptığı araştırmada kırık cam parçaları buldu. Cam parçacıkları balkonun kapısına kadar gidiyordu. Dedektif balkon kapısının açık olduğunu fark etti. Kapının camı insan eli geçecek derecede dışardan kırılmış ve parçaları da evin içine düşmüştü. Bu da polislerin kapıyı çilingir yardımıyla açtıklarından, katilin balkondan içeriye girdiğini gösteriyordu. Balkondan salona girildiğinde, odada bir çekyat ve eski halı vardı. Çekyat üzerinde maktüle ait kartvizitler, kredi kartları ve kimlikler dağınık haldeydi. Oturma odasındaki koltuklarda yeni elbiseler ve hediye kutular vardı. Bu durum dedektif Ertuğrul'un dikkatini çekti. Polis eşyaları kurbanın akrabalarına sordu. Tanıklara göre kurban yanında çalıştırdığı gencin düğününü yapacaktı. Ve bu eşyalar da düğün hazırlığı için kurban tarafından alınmıştı. Dedektifler evin içindeki araştırmalarını sürdürürken cinayeti telsizle duyan Konya Asayiş Şube Müdürü Ercan Taştekin, emrindeki polisleri denetlemeye geldi. Taştekin uzun yıllardır çözdüğü sayısız cinayet davalarındaki namıyla tanınıyordu. Şube Müdürü daha kapıdan adımını atmasıyla birlikte cinayet büro amiri Başkomiser Ertuğrul Güler'i yanına çağırdı. Ve "Katil, sizin kendisini yakalamanız için imzasını atmış. Eğer şu yoğun pis kokunun ne anlama geldiğini çözerseniz, cinayeti çözmüş olacaksınız. Bu koku üzerine yoğunlaşın" diyerek polislere izlemeleri gereken yolu gösterdi. Dedektif Ertuğrul evin içinde tekrar aramaya yaptığında salonda kapağı olmayan bir sinek ilacı buldu. Sinek ilacını koklayan dedektif evdeki kokuyla hemen hemen aynı olduğunu anladı. Peki o zaman katil niçin evin içine sinek ilacı sıkmıştı?

YABANCI BİRİ Mİ?
Dedektif Ertuğrul sorunun yanıtını aramaya başladı. Eğer katil yabancı biri olsaydı evin içine sinek ilacı sıkmazdı. Ancak kurban ile aynı apartmanda oturuyorsa katil çevreye yayılacak olan yoğun ceset kokusundan rahatsız olacaktı. Böylece kokuyu önlemek için kendince bir yöntem geliştirmişti. O da evde duran sinek ilacını boşaltarak kokunun yayılmasını engellemeye çalışmaktı. Dedektif Ertuğrul bunları düşünürken kriminal polis, katilin girdiği sanılan balkon camının kırık parçaları üzerinde tasvire elverişli parmak izi buldu. Katil zanlısı camı kırarken baş parmağıyla sıkıca bastırmış ve o basınç sırasında parmak izi cama işlemişti. Fakat bu parmak izi kime aitti? Soruşturmayı yürüten polislerden biri kurbanın işyerinde inceleme yaparken bir tanık buldu. Tanığa göre kurban gece yarısı saat üç sıralarında otomobili ile markete gelerek otomobilinin arkasına bir şeyler yüklemişti. Tanık kendisine "İyi akşamlar" dediğinde kurbanın da "İyi akşamlar" diyerek karşılık verdiğini söyledi. Ancak tanık kurbanın yüzünü görmediğini ve sesinin de değişik olduğunu belirtti. Cinayet masası dedektifleri sinek ilacı mantığından yola çıkarak soruşturmayı, kurban ile aynı apartmanda oturan akrabalarına çevirmeye karar verdi. Kurbanın avuç içinde bulunan kemer tokasından yola çıkacak olan dedektifler mahkemeden arama izni alarak bütün dairelerdeki siyah pantolonları incelemeye aldılar. Ancak polisler aradıkları kanıtların hiçbirini bulamadılar. Aslında dedektif Ertuğrul evlerde bir şey bulamayacağını biliyordu. Muhtemelen katil zanlısı evde kanıt bırakmazdı. Dedektif apartmanda inceleme yaparken kurbanın kardeşi Atilla Altun'un eşine evlerinde bir siyah pantolonun eksik olup olmadığını sordu. Kadın şaşırmıştı ve yatak odasına giderek eşinin pantolonlarını kontrol etti. Ve geri geldiğinde polis istediği cevabı bulmuştu. Kadın eşinin bir pantolonunun eksik olduğunu söyledi. Polis yanında bulunan kemer tokasını gösterdi ancak kadın hatırlamadı. Şimdi dedektifin sinek ilacı teorisi yerine oturmaya başlamıştı. Ancak dedektif Ertuğrul'a göre hamle yapmak için çok erkendi. Katil zanlısının yakalanması için biraz daha araştırma yapılması gerekiyordu. Polis kurbanın ailesiyle tek tek konuşmaya karar verdi. Aile bireyleri ölen Yılmaz Altun'un çok iyi, yardımsever bir insan olduğunu söyledi. Bir kişi dışında...

'DÜŞMANI VARDI' DEDİ
Herkes kurban için iyi insandı derken kardeşi Atilla, abisinin düşmanları olduğunu söyledi. Hatta polislere bir hafta önce hırsızların yine aynı yerden evi soymaya çalıştıklarını anlattı. Kardeş Atilla ifade verirken sürekli gözyaşları dökerek, polise ağabeyini hırsızların öldürdüğünü ve katilin mutlaka yakalanması gerektiğini söyledi. Dedektifler, birinci şüphelinin kardeş olduğunu hissettirmeden, savcılıktan aldıkları izin ile zanlı kardeşin parmak izini aldılar. Ve kriminal şubede camla incelenen izler bire bir uyuştu. Yani kurbanın kırılan camındaki parmak izi, kesin olarak kardeşi Atilla'ya aitti. Polis, zanlı kardeşe camda bulunan parmak izinden bahsettiğinde zanlı, "Katili yakalayamadınız da beni mi suçluyorsunuz?" diyerek sert tepki verdi ve ardından da ağabeyinin ölüm haberini öğrendiğinde kurbanın evine geldiğini, o zaman yerdeki camı ellediğini söyledi. Dedektif Ertuğrul'a göre katil zanlısı kardeşiydi ancak bu delillerle onu hakimin önüne çıkarmış olursa avukatı kanıtların hepsini çürütebilirdi. Sorgu boyunca zanlının sürekli koltuk altını kaşıdığını gören dedektif, zanlının kıyafetlerini çıkarmasını istedi ve zanlının vücudunda sürtünmeyle oluşan bir yara gördü. Atilla ifadesinde eşi ile tartışması sonucunda eşinin tırnağının bu yaraya neden olduğunu söyledi. Polis kriminal şubeden tekrar yardım isteyerek zanlının yarasından doku örneği aldırdı. Bu arada zanlının eşi de şubede olduğundan polis zanlının söylediği kavgayı sordu. Ancak genç kadın kavga etmediklerini söylüyordu. Kriminal polisten gelen rapor da aynısını söylüyordu. Yaradan alınan doku örneği 'tırnak' nedeniyle oluşmamıştı. Dokuda pas izleri mevcuttu. Polis hemen kurbanın evine bir ekip göndererek, balkondaki demirlerden örnek alınmasını istedi.

'HER YERDE İZİN VAR'
Kriminal polis demirlerden alınan pas örneklerinin yara dokusundan bulunan izler ile örtüştüğünü söyledi. Dedektif Ertuğrul tekrar zanlı kardeş ile konuşmaya karar verdi. Ve zanlıya "Her yerde senin izin var, ne diyorsun bu bir tesadüf mü yoksa?" diye sordu. Sürekli sıkılan zanlının ağzından birden "Hayır parmak izim çıkamaz, ben eldiven giymiştim" diyerek bir itiraf çıktı. Zanlı ağzından çıkan sözleri duyduğu zaman birden irkilerek kendini toparlamaya çalıştı ama polis lafı çoktan yakalamıştı. Ve dedektif buldukları kanıtlardan zanlıya bahsederek cinayeti nasıl işlediğini anlatmasını istedi. Zanlı, bir aydır işsiz olduğunu ve ağabeyinin ona yardım etmeden yanında çalışan işçinin düğününü yapmasına bozulduğunu söyledi. Ve cinayet gecesi kurbanın evde uyuduğu bir saatte balkon camını kırarak içeriye girdiğini de... Arkasında kanıt bırakmamak için mutfaktan bulaşık eldivenini takarak ağabeyinin paralarını ve arabasının anahtarını aldığını ve sonra da dışarıya çıkarak ağabeyinin işyerini soyduğunu itiraf etti. Zanlı ifadesinde şöyle devam etti; "Gece işyerinde biri beni gördü. Beni ağabeyim zannettiğini düşündüm. Acaba yüzümü gördü mü diye şüphelendim ve tekrar ağabeyimin evine bu kez elimde sopayla geri döndüm. Bir saat ağabeyimin başında bekledim ve sonra yakalanacağım korkusuyla kafasına sopa ile vurdum. Uyanarak pantolonumdan tutmaya başladı. Eşarpla boğdum. Öldüğünü anladıktan sonra korktum ve cesedin kokacağını düşünerek evdeki sinek ilacının tamamını ağabeyimin üzerine ve odaya boşaltarak kokmasını önlemeye çalıştım. Ardından da geldiğim yerden kaçarken demire sürtündüm ve vücudumdaki yara da bu nedenle oluştu. Kanlı kıyafetlerimi de çöpe attım." Dedektifler, olayda kullanılan kanlı sopa, sinek ilacı kapağı ve dükkandan çalınan malzemeleri zanlının gösterdiği yerde buldular. Bu cinayet, sinek ilacı kokusu şüphesiyle çözülmüştü. Maktul, yargılandığı mahkemece 30 yıl ağır hapis cezasına mahkum oldu ve şu anda Konya E Tipi Cezaevi'nde...

EMRULLAH ERDİNÇ

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Tesettür giyim kemik erimesine neden oluyor
 Büyük Prens
 Bileklerini haksızlık büktü
 Venedik nasıl kurtulur
 Jako'yu neşeyle andılar
 Mehmet'e zorla cinsel muayene kadın derneklerini kızdırdı
 Hayatını ve sanatını kadınlarla değiştirdi
 Şehir isyanları
 Ünlüler top üstünde zayıflıyor
 Engellilerin hayatı fotoğraflandı
 CNR'da müzik festivali gibi fuar
 Osmanlı eserleri açık artırmada
 Türk gençliği cinselliği medyadan öğreniyor
 Dümbüllü'nün kavuğu Şensoy'da değil bankada
 Bombaların öyküsü
 Şemdinli'de kadın olmak zor zanaat
 Karşı'nın yıldızı Çarşı'nın korkusu
 Kazablanka'nın beyazı, Marakeş'in mavisiyle FAS
 İstanbul'un şöhreti buzula bile ulaştı
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Fatih Terim'den bir Petek Dinçöz yaratmayı...
MEHMET ALTAN
Gökyüzüne işeyenler
Geçen hafta belim kopmuş bir...
REFİK DURBAŞ
Kars'tan, Picasso'dan Blues'dan üç...
Sakın annem duymasın ben hızı seviyorum
Sakın annem duymasın ben hızı seviyorum
Sörfte Avrupa şampiyonu olan Çağla Kubat denizde olduğu kadar yolda...
Nissan Patrol: Bir arazi efsanesi
Nissan Patrol: Bir arazi efsanesi
1970'lerde Jeep Wagoneer'la, Land Rover'la 1980'lerde Chevrolet...
Kendinize yaptığınız baskıdan hemen kurtulun
Yarattığınız stresin vücudunuzda kronikleşmesini...
Tabletle gelen güzellik
Kadınların güzelleşmek için birbiriyle yarıştığı günümüzde, gıda...
Mantar çiçek gibi toplanmaz
Şimdi tam mevsimi ama mantarların hangilerinin yenilebilir olduğunu doğru...
Picasso Şile palamudunu sever miydi?
'Picasso'nun Sofrası' adlı kitap büyük bir sanatçının ruhunun derinlerine,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.