kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Hakkari'de Neler Olmuyor

Olağanüstü Hal kalkmamış mıydı? Belli noktalarda kimlik aramaları için 10-15 günlük izinler alınıp, düzenli olarak yineleniyormuş. Ev aramaları için de öyle. Savcılıktan aylık izin alınıyormuş.

İnsan Hakları Derneği'nden arayıp Hakkari-Şemdinli- Yüksekova'ya Mazlum-Der'le gideceklerini, katılıp katılamayacağımı sorduklarında "Elbette gelirim" diyorum. Şemdinli'de yaşananlar, yaşatılmaya çalışılanlar, yapılan "suçüstü", o denli mühim ki, bana kalırsa bu çorbada hakikaten bir atımlık tuzum dahi olacaksa, Manzara İstanbul'dan çıkıp gitmem zaruridir. Hakkari yollarında, dağlar dağlar. Burası: Dağlar Şehri. Van da öyle. İnsanın sabah kalkıp, akşam yatıp dağların yamacında yaşıyor olması, o ulu dağların; nasıl bir histir, insanı nasıl etkiler, nasıl bir ruh halidir? Bizim farkına bile varamadığımız yedi küçük tepeden oluşan, düzayaklaştırılmış, dağsız, yükseltisiz, yamaçsız, doğasız şehrimize kıyasla? Bu tamamen psikolojik bir sorudur bu arada; Öküzün Altında Buzağı Arama ve Araştırma Komisyonu Üyelerine, duyurulur.

OLAĞANÜSTÜ PRATİKLİK
Hakkari'ye girerken durduruluyoruz. Silahlı bir görevli tarafından toplanan kimliklerimiz, bilgisayarda sorgulanıyor. Peki Olağanüstü Hal kalkmamış mıydı? Kimlikler alınıp bakılıp iade edilebilir. Ama yalnızca sınır kapılarında yurtdışına çıkarken, girerken yapılan, yapılması meşru olan (hadi kanuni demeyelim) bir uygulama, buralarda rutine bindirilmiş. Önümüzdeki iki gün boyunca da kimlik çıkarıp teslim etmekten, "neticeleri" bekleyip teslim almaktan, aramızdan birinin tabiriyle "midemiz bulanacak." Belli noktalarda bu kimlik kontrollerini yapabilmek için mahkemeden on günlük, on beş günlük izinler alınıp bunlar düzenli olarak uzattırılıyor, izinler yineleniyormuş. Yani Olağanüstü Hal'in devamı için olağanüstü pratiklikte bir çözüm. Ev aramaları için de öyle: Savcılıktan aylık izinler alınıyor; maskeli güvenlik güçleri tarafından kapıları, camları kırılarak, ahalisi dövülerek aranan evler, olağan bir "halin" ev koşuluna giriyor buralarda. İHD Genel Başkanı Yusuf Alataş, Genel Sekreteri Nejat Taştan, Mazlum-Der Başkanları (birine "eski", diğerine "yeni" demeye dilim varmıyor) Cevat Özkaya ve Ayhan Bilgen ve bölgenin İHD sorumlularıyla Hakkari Valisi'nin (Olay Vali?) karşısındayız. Hani Tokat'a çıkan tayiniyle bürokrasi kalem tugaylarında "bu ne usulsüzlük orda kalıp halkı irite etmeye devam etseydi", hissiyatını yaratıklandıran Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir valimiz. Vali'nin tam arkasında: "Devlet ve Millet birbirinin muarızı değil, tamamlayıcısıdır." M.Kemal Atatürk yazısı var. Demek Atatürk'ün böyle bir lafı da mevcutmuş. İlk kez karşılaşıyorum. Nasıl dağına göre kar varsa, Mustafa Kemal'in de her yörenin valisinin o zamanki durumuna denk düşen bir sözü var anlaşılan. Eski Hakkari Valisi'nin ise, hiçbir sözü yok bize edecek. İçişleri Bakanlığı tarafından gönderilen 2 Mülkiye Başmüfettişindeymiş tüm yetki. Top onlarda yani. O kadar. Soruşturma yürütülürken, soruşturulması gereken iki "görevlinin"; Jandarma Başçavuşu Ali Kaya'nın ve Özcan İldeniz'in nasıl oluyor da hala "görevden" uzaklaştırılmamış olduğunu soruyoruz.Perihan Mağden ile İHD ve Mazlum-Der heyetiyle Şemdinli’de.İdam cezasının kaldırıldığı bir ülkede, yasadışı örgüt sloganları atılsa dahi, polise taş atılsa dahi, tüm bu suçların birer cezasının olduğunu; ama güvenlik güçlerinin halka ateş açmasının, bunca ölü ve yaralı olmasının nasıl bir açıklaması olabileceğini anlayamadığımızı, herhangi bir izahatına muhtaç olduğumuzu, söylüyoruz.

VALİ BEY NE DİYOR?
Hayır! İzahat yok. Menengiç kahvesi var. Karşımızda da "Yetkisizliğin Saadeti İçinde", "Görevden Kaçınmanın Huzuru İçinde" bir Vali. Kalkarken Yusuf Alataş: "Kahve güzeldi, teşekkür ederiz" diyor. Kahveden başka teşekkür edebileceğimiz hiçbir şey yok. Karşımızda, böylesine kritik günler yaşamış bir ilimizde görev yapmanın inceliklerini ve yükümlülüklerini yerine getirmeye hazır bir vali de. Daha sonra görüştüğümüz Hakkari Belediye Başkanı'ndan, Eski Hakkari Valisi'yle Hakkarililer'in güven sorununun, kırgınlığının yıllar boyunca damla damla birikmiş bir mesele olduğunu da öğreniyoruz. 25 Ocak'taki depremde insanlar evlerini terk etmiş, soğuktan tir tir titrerken (Dağ Soğuğu! Ocak'ta!) Vali bey can kaybı olmadığı gerekçesiyle çadırları dağıtmaya yanaşmıyor. Çadırlar onun! İlk o zaman çalkalanıyor Hakkari "VALİ İSTİFA!" sesleriyle. Görüşmemizin sonunda içimizden biri "Halk istifa etmenizi istiyor. Düşünüyor musunuz?" diye sorduğunda da "İstifa, tek taraflı bir irade beyanıdır" müthiş prefabrik cevabını üç kez yineliyor eski Hakkari Valisi. Durumu"na" hakim yani. MESELE ŞU Kİ: Böyle gözden ırak, gönülden uzak yerlerde iyi bir kaymakam, iyi bir vali, halkını seven, görevden kaçmayan, icabında elini taşın altına sokabilen, inisiyatif alabilen bir kaymakam, bir vali çok büyük farklar yaratabiliyor. Diyelim benim gündelik hayatımda Beşiktaş Kaymakamı'nın (muhakkak bir sürü hizmeti söz konusudur) belirleyiciliği yok. Bana hiçbir zulmünü görmedim, böyle bir ihtimal de benim büyük şehir yaşantımda; söz konusu değildir. Olamaz da. Ama küçük yerlerde, gözden ırak gönülden ırak yerlerde, geri kalmış geri bıraktırılmış yerlerde bir kaymakamın, bir valinin halkın gündelik hayatını cehenneme çevirmeye / güller açtırmaya dair o kadar çok yetkisi / imkanı / dahli var ki. İşte bizim bu Şehir Devlet'te kaale almadığımız budur! Yetkisizliğin battaniyesine sarınıp kimi zaman da hainliğin, sadistliğin il ve ilçelerin mülki idare amirleri esasında küçük ama oralar için çok büyük birer tiran'a, birer diktatöre dönüşebilmektedirler. Bu, feci şekilde imkan dahilindedir. Bana kalırsa: bir ilin, bir ilçenin halkı bir valiyi, bir kaymakamı isteme ya da istememe hakkına pek tabiidir ki sahiptir, sahip olmalıdır. Düşünsenize ne menem bir piyangodur bu: Şansınıza rahmetli Recep Yazıcıoğlu da düşebilir, eski Hakkari Valisi de. Gelelim HakkariDağların yamacında yaşamak nasıl bir, insanı nasıl etkiler?Belediye Başkanı Metin Tekçe'ye. Metin Tekçe'nin anlattıkları, taraf kumkumalarına çok "taraflı" gelecek ise (bu arada kendileri taraf değil sanki; üstelik medyalamamızda en çok metrekareyi kaplamakta olan taraf) ondan sonra görüştüğümüz Sivil Toplum Örgütleri ve parti başkanlarından da aynı minval üstünde görüşler aldığımızı, hepsini harmanladığımı, harmandalladığımı belirtmek isterim. Yani Hakkari'de AKP il başkanı da, DTP il başkanı da, İHD'lisi de, Mazlum- Der'lisi de, işadamı da, esnaf ve sanatkarı da, şusu da busu da aynı görüştedir. Birinin bıraktığı lafı diğeri tamamlamaktadır. Zira zulüm, Hakkarili'nin maruz kaldığı ZULÜM herkesi içine alacak, Yüksek Dağların yamacında müşteki edecek kudrettedir. Hakkari, sinir düğmeleri habire bir tornavidayla sıkılan sıkıştırılan bir yer, "bu kadarı da olmaz!" dedirten bir hal arz etmektedir. Tebrik ederim! İki ülkeye sınır bir şehir tahayyül edin. Metin Tekçe'nin sözleriyle "80 yıllık bir ihmalkarlığın" kenti. Güvensizliğin. Ölüm korkusunun. Sıkıştırılmışlığın kenti. Tüm halka güvenlik güçlerinin terörist gibi yaklaştığı bir şehir tahayyül edin. Ana caddesinde gece yarısından başlayarak panzerlerin dolaştığı, gecenin ikisinde, üçünde sonuna kadar açılan hoparlörlerden mehter marşlarının çalındığı, çocuklara panzer gürültüleriyle, mehter marşlarıyla uykunun, uyumanın haram edildiği bir kent tahayyül edin. Edebilirseniz, tabii. Halkın güvenlik güçlerinin kötü muamelesine maruz kalmaktan yüzlerce başvuru yaptığı; Cumhuriyet Başsavcılığı'nda, önce maskeli görevlilerin evlerini basıp talan ettiğine ve dayak yediklerine, sonra "maskesiz" polislerin yanlarında muhtarla geldiklerine dair binlerce şikayet başvurusu istiflenmiş bir kent düşünün: Hakkari. Polisin taş yığınağı yapıp elinde sapanlarla taş, taşla karşılık verilince de kurşun yağdırdığı bir halk düşünün. Sorumluların; onlara yapılan zulmün, yaşadıklarının, onlara yaşatılanların cezalandırılmasını istemekten yorgun düşmüş bir şehir düşünün. Gözden ırak gönülden ırak bir şehir; ne olup bittiğinden hiçbir zaman gerçek anlamda haberdar olmadığımız. Olamadığımız.

BAŞBAKAN'A TEŞEKKÜR
Hakkari, böyle. Laflarımı; olayların hemen akabinde oralara gitme yürekliliğini, basiretini gösteren, gösterebilen; Şemdinli'deki suçüstü üstüne özel bir inceleme komisyonu kurdurabilen, "alt-kimlik", "üst-kimlik" gibi lafları ağzına alabilen, herşeyden önemlisi halkının sesine kulak vererek bu denli istenmeyen bir valinin başka bir ilimize tayinini, meseleleri tırmandırmama gayreti ile çıkartabilen Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ederek tamamlamak isterim, sevgili dokur. Ha, bu arada ben AKP'li değilim; başım açık, şarap da içiyorum, evimde iki köpeğim de var: Bunlar yani, başbakanımızın hakkını teslim etmeme, ona müteşekkir kalmama engel teşkil etmiyorlar. Ne de yarınki yazımda yapacağım neo münafıklıklara.

YARIN: Yüksek Yüksek Ovalarda Oyun Kurmasınlar

PERİHAN MAĞDEN - ŞEMDİNLİ


1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 Öğretmene eylem dayağı
 Göklerin parlayan yıldızı
 Korkut Özal'ın ısrarı
 Aşiret kızı gönül verdi
 PKK'nın 500 bin doları çalındı
 Pötürge ve Hakkari'de deprem
YILMAZ ÖZDİL
Kadirizm out Cerrahizm in
İstanbul Emniyet Müdürü...
UMUR TALU
Soyut sanat somut hayat
Tabii ki haddim değil,...
FATİH ALTAYLI
Böyle Emniyet Müdürü'ne böyle İstanbul
Türkiye Vahşi...
ERDAL ŞAFAK
Fırtına yaklaşırken
Türkiye'nin coğrafi konumu...
İstanbul-Kanada hattı
Kanada'nın önde gelen gazetesine göre CIA'nın yasa dışı yakaladığı...
Azeri muhalefeti polisle çatıştı, yüzlerce yaralı
Azerbaycan'da geçen ay yapılan genel seçime hile karıştığını savunan...
Bu maçı alacağız
Bu maçı alacağız
G.Saray'ın evinde F.Bahçe'ye üstünlüğü, futbolcular için ateşleme...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu