kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ceyda'yı hala o çocuk yüzüyle hatırlıyorum
Ceyda'yı hala o çocuk yüzüyle hatırlıyorum
Annem bütün gün TV ve radyo dinler, her şeyi bilir

Annemin görmediğine yıllarca inanmadım

30 yaşında geçirdiği trafik kazasında gözlerini kaybeden Zümrüt Düvenci, "Kızım Ceyda 3 buçuk yaşındaydı. Onu hala o çocuk yüzüyle hatırlıyorum" diyor.

Mesleğini çok seven, genç bir müzik öğretmeniydi. Bir okul gezisi dönüşünde geçirdiği trafik kazası sonucunda kör oldu. O tarihte 3 buçuk yaşında olan oyuncu Ceyda Düvenci, annesi Zümrüt Düvenci için "Babamla annemin bizi kandırdığını düşünüyorduk. Öyle güçlüydü ki bize görmediğini hiç hissettirmedi" diyor. Zümrüt Hanım ise son derece sakin; "Hiç isyan etmedim, ben bile görmediğimi bazen unutuyorum..."


Ceyda'yı hala o çocuk yüzüyle hatırlıyorum

30 yaşında, mutlu ve üç buçuk yaşında bir çocuk annesi iken gözlerinizi kaybetseniz ne hissederdiniz? Hem de aniden, bir trafik kazasında... Çoğunuzun "Mahvolurum" dediğini duyar gibiyiz. Ama Zümrüt Düvenci'yi tanıdığınızda eminim oturup bir kere daha düşüneceksiniz. Oyuncu Ceyda Düvenci'nin annesi Zümrüt Düvenci, bu olayı bire bir yaşamış bir kadın. Ama hayata bakışı iyimserliği ve her şeyin üstesinden nasıl geldiğini görünce öyle bir afallıyor ve etkileniyorsunuz ki hayattan hiç şikayet etmeyeceğinize söz veriyorsunuz.

- Sizi sadece Ceyda Düvenci'nin annesi olarak tanıyoruz, peki başka?
- Zümrüt Düvenci:
Müzik öğretmeniydim ben, yedi yıl Mustafa Kemal Paşa Lisesi'nde görev yaptım. Sonra trafik kazası geçirince bırakmak zorunda kaldım.

- O kaza yüzünden mi gözlerinizi kaybettiniz?
- Z.D:
Evet. Gerçi bana mesleğime devam etmem için ısrar ettiler ama istemedim, yürümezdi.

- Kaç yılıydı, nasıl oldu?
- Z.D:
1981 yılıydı, öğrencileri Bursa'ya tiyatroya götürmüştük. Ceyda üç buçuk yaşındaydı, ben 30. Ceyda da yanımdaydı. Otobüste dört öğretmen arkadaş önde oturuyorduk. Mustafa Kemal Paşa'ya varmamıza 15 dakika falan kalmıştı. Ben o gün çok koşturmuştum, dönüşte içim geçmiş uyumuşum. Öncesinde Ceyda'yı arka tarafa göndermiştim çocukların yanına, durmuyordu. Kaza yaptığımızın farkına varamadım. Uyuduğum için kendimi koruyamadım, hızla kafamı çarpmışım. Elmacık kemiklerim fırlamış, çenem kopmuş... Yüzüm un ufak olmuş kısacası!

- Peki sizden başka ağır yaralanan var mıydı?
Z.D:
Önde muavin vardı ayaktaymış o sırada, öldü. Onun dışında ufak tefek cam kesikleri dışında kimseye bir şey olmadı.

- Ne zaman kendinize geldiniz?
- Z.D:
Eşim beni apar topar hastaneye götürmüş "Biz bir şey yapamayız" demişler, oradan Bursa'ya gelmişiz. Komadaymışım "Sabaha çıkacağı şüpheli" demişler. Ertesi sabah kendime geldim ama ne olduğunun farkında değilim. Çok ağır bir darbe almışım başımdan. Göz sinirlerim o esnada kopmuş.

- Göremediğinizi farkedince ne hissettiniz?
- Z.D:
Valla o kadar çok ameliyat geçirdim ve acı çektim ki gözlerimin görmediğine üzülmedim bile. İki ay Londra'da kaldım, yüzümü toparlamak için yedi ameliyat yaptılar. Elmacık kemiklerimin yerine oturması için kafam çelik bir çembere sıkıştırılmış olarak kaldı iki ay. Düşünün, başımı yastığa koyamadım. Bir daha göremeyeceğimi hemen söylemeseler de ben anlamıştım bir şeylerin ters gittiğini.

- İlk tepkiniz ne oldu?
- Z.D:
Dedim ya üzülmedim, hayatta olduğuma sevindim. Ben örgü örmeyi çok severim, o zaman da çok güzel şeyler örerdim. Eşimden hemen şiş ve yün getirmesini istedim hastaneye. "Eğer hala örgü örebiliyorsam dert edecek bir şey yok, nasılsa vakit geçer" diye düşündüm. Zaten çok evcimendim, evimde olmayı çok sevdiğim için dert etmedim pek.

EŞİM TERK EDEBİLİRDİ
- Örgü örebildiniz mi?
- Z.D:
Önce bayağı bir zorlandım ama inat ettim. Bir hafta sonra baktım becerebiliyorum. Bu çok mutlu etti beni ve hayata bağladı. Ondan sonra neler neler ördüm bir bilseniz...

- Az da olsa görebilme ihtimaliniz yok mu?
- Z.D:
Hayır, çünkü görme sinirlerim tamamen kopmuş.

- Hiç isyan ettiğiniz olmadı mı?
- Z.D:
Hiç etmedim. Çok çabuk alıştırdım kendimi. Bir de doğuştan görme engelli olmadığım için daha kolay hallettim işlerimi.

- Eşinizin sizden ayrılmak isteyebileceğini düşündünüz mü hiç?
- Z.D:
Elbette düşündüm. Söylemedim ama içten içe hazırlamıştım buna kendimi. Çok gençtik çünkü etkilenebilir, ayrılmak isteyebilirdi. Yıllar sonra eşim bana itiraf etti zaten, yakın çevresindekiler "Yakışıklısın, gençsin, paran var kendini harap etmeye değer mi?" demişler. Ama aksine eşim benim her zaman yanımda oldu, kolum kanadım o benim. O olmasa belki bu kadar kolay atlatamaz, hayata bu kadar iyimser bakamazdım. Ona bir şey olursa ben de yaşayamam.

SAÇIMI BEN KESERİM
- Peki kızınız Ceyda'yı büyütmek zor olmadı mı? Üç-dört yaşında bir çocukla nasıl başa çıktınız?
- Z.D:
Annem yanımızdaydı, o çok yardımcı oldu bana ilk zamanlarda. Ama sonra alıştım, yanıma yardımcı bile almadım. Tüm ev işlerini, yemeğimi kendim yaptım. Hala öyledir, her gün evimi kendim süpürür, silerim. Herkese şunu söylüyorum "Ben görmüyor gibi değilim".

- Ceyda Düvenci: Bu konuda annem gerçekten müthiştir. Hatta babamla ben bir ara annemin aslında gördüğünü ve bizi kandırdığını düşünüyorduk. O kadar mükemmeldi ki. Saçlarını bile hala kendi kesip boyuyor, düşünün.

- Saçlarınızı kendiniz mi kesiyorsunuz sahiden?
- Z.D:
Ben kazadan önce de kendim keserdim saçlarımı. Kuaförler hep fazla keser, ben de kızarım. Eskiden nasıl kesiyorsam aynısını yapıyorum, bunun için kuaföre gitmem. Bu saçlarımı da yeni boyadım siyaha, yıllardır sarıydı.

- Neden değiştirdiniz saç renginizi?
- Z.D:
Ben renk konusunda çok hassasım. Sarının tonunu tutturmak da çok zor, "İyisi mi koyu yapayım" dedim. Aslında bu boyanın üzerinde de "Koyu kahve" yazıyordu ama siyah çıktı gördüğünüz gibi.

- Peki nasıl alışveriş ediyor, kıyafetlerinizi nasıl seçiyorsunuz?
- Z.D:
Yanımda eşim, Ceyda ya da bizim orada Havva var Karadenizli, o olur mutlaka. Ama ben yine de giysilere dokunurum, anlattırırım tezgahtar çocuklara, "Modeli nasıl, kumaşı ne, rengi ne renk" diye. En çok sinirlendiğim şey ise renkleri doğru düzgün tanımamaları. Mesela bana kazağı bordo diye satıyorlar, eve bir geliyorum Ceyda "Anne bu mor" diyor. Çok sinirleniyorum o zaman. Bir şey alacağım "Sarı" diyor tezgahtar. Ama nasıl sarı? Bunun hardalı var, civcivi var, küflüsü var... Haberleri yok.

- Yeniden görme şansınız olsa ilk olarak ne yapmak isterdiniz?
- Z.D:
Tekrar görebilmeyi sadece kitap okumak için isterdim. Çünkü görme engelliler için Beyazıt Devlet Kütüphanesi dışında yararlanabileceğiniz hiçbir yer yok Türkiye'de. Braille alfabesini de öğrenmek istemedim, ne kitap var ki ne okuyacağım? Bazen eşim ve Ceyda bana okuyor ama onları da yormak istemiyorum.
- C.D: Ben daha önce görme engelliler için gönüllü olarak kitap seslendirdim. Bir yayınevi göremeyenler için böyle bir hizmet başlatsın diye çok bekledim ama olmadı. Seslendirilen çok az sayıda kitap var, üstelik profesyonel kişiler seslendirmediği için çok kötü. Oysa yayınevleri böyle bir hizmet verse çok güzel olur.

- Kızınızı en son 3,5 yaşındaki haliyle hatırlıyorsunuz. Onun şimdi nasıl bir kadın olduğunu, güzel olup olmadığını merak etmiyor musunuz?
- Z.D:
Ceyda'yı kazadan bir ay önce anneme bırakmıştık birkaç günlüğüne. Sonra onu almaya gittiğimizde ona ördüğüm pembe, mavi, eflatun çizgili elbisesi vardı üzerinde. Saçları sarı lüle lüle, yanakları pembe pembeydi. İşte o hali var hep benim gözümün önünde. Ceyda bana benzerdi, ayrıca herkes Ceyda'nın o çocukluk ifadesinin değişmediğini söylüyor. Ben de kendime göre bir yüz yakıştırdım ona, yine çocuksu güzel yüzlü bir kız var hayalimde. Boyunu posunu, vücudunu da zaten elimle yokluyorum. Mesela bir ara çok kilo almıştı, neyse ki verdi.

ANNEME İSYAN ETTİM
- C.D:
Beni anneme benzetirler ama göz renklerimiz farklı. Evlendiklerinde Kemal Paşa'da "Düvencilerin mavi gözlü güzel gelini" diye ün salmış annem. Ben gözlerinin nazara geldiğine inanırım bu yüzden.
- Z.D: Aslında çok güzel değildim. Onlar çok fazla mavi göz görmediklerinden güzel gelmişti herhalde. Bu arada iyi ki Ceyda'nın gözleri mavi olmamış, benimki oldu da ne oldu?

- Anneniz görmediği için sorun yaşadınız mı çocukken? "Neden benim annem böyle?" diye üzüldünüz mü?
- C.D:
Hayır. Ben annemin görmediğine yıllarca inanmadım zaten. Öyle güçlü durdu ki görmediğini bize hiç hissettirmedi. Bana göre annem hala görüyor.

- Anne-kız çatışır mısınız, problemler yaşanır mı aranızda?
- C.D:
Ergenlik çağımda yaşamışızdır çünkü benim o dönemde anneme isyanım şuydu: "Görmediğin için bana bu kadar baskı yapıyorsun, görseydin beni böyle disiplin içine sokmayacaktın!" Klasik bir ergenlik çağı isyanının başlığını böyle koymuştum ben, yoksa diğer annelerden çok farklı değildi.

KIZIMA GÜVENİYORUM
- Annenizin bu güçlü duruşu ve her şeyin üstesinden gelmesi sizi kızdırmış olmasın?
- C.D:
Elbette, kendimi onun yerine koyduğum çok oldu. Ama onun kadar güçlü olamayacağımı bilmek, beni büyük çatışmalara itti. Bana göre annem hep görüyordu ve bazı yerlerdeki haklı isyanını ben hiç anlamak istemedim. Bu son iki senede onun ne kadar özel ve güçlü bir kadın olduğunun gerçek anlamda farkına vardım.
- Z.D: Bunu sadece Ceyda değil, eşim de yapmıştır zaman zaman bana. Onlar beni görüyor kabul ediyor çünkü. Ama inanın ben de zaman zaman görmediğimi unutuyorum. Bazen biri için "Görmüyor" dediklerinde "Vah zavallı" diyeceğim geliyor.

- Mükemmelliyetçi ve aslında muhafazakar bir kadınsınız sanırım. Kızınızın hayatına müdahale eder misiniz?
- Z.D:
Hayır çünkü ben Ceyda'yı biliyorum. Ama her zaman şunu istemişimdir Ceyda'dan "Ne yaptığını, nerede olduğunu bilelim". Şimdi tek başına yaşıyor, Ceyda'ya hiçbir şekilde müdahale etmem. Kızımı tanıyor, ona güveniyorum. Ama yine de hakkındaki bir şeyi önce ondan duymak isterim. Yalan yanlış o kadar çok şey yazılıyor ki çok üzülüyorum. Hatta en son olayda kalp krizi geçirdim. Çünkü biz de halktan insanlarız, hoş karşılayamayız böyle şeyleri.
- C.D: Benim bir tek yaralanma noktam anne ve babamın üzülmesi. Onlara doğrusunu söylediğim şeyler çarpıtılıyor çünkü. En son diyetisyen Taylan Kümeli ve eşiyle ilgili hakkımda çıkan haberler yüzünden annem iki kez kalp spazmı geçirdi. Halbuki benim bu olayla alakam yok. Bu haberi yazan gazeteciyi aradım "Bunu Taylan Kümeli arayıp kendi söyledi" dedi. Eşi "Özür dilerim Ceyda Hanım, siz yazılanlara bakmayın biz boşanmadık, eşim bu aralar iyi değil" dedi. Ben kendisini aradım telefonlarıma çıkmadı... "Birlikte fotoğraf çektirelim, bunları yalanlayalım" istedik, hep kaçtı.
- Z.D: Benim en çok korktuğum magazin haberlerinde Ceyda ile ilgili kötü bir şey çıkması. İnanın dinlerken kalbim çarpıyor.

- Siz de şanssızsınız galiba...
- C.D:
Maalesef... Halbuki ben gece kulübü sevmem, içki ve sigara içmediğim için o ortamlara girmekten hoşlanmam. Çok evcimenimdir ama başıma böyle tatsız şeyler geliyor işte.

İlknur K. AKMAN

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Köy pazarına Çinli akını
 Ahmet ile Mara'nın hikayesi
 'Medeniyetler İttifakı'nın ilk buluşması İspanya'da
 Türkiye'nin eylem planı
 İstanbul'dan Reggae tanrıları geçti
 Karajan'ın asistanı Rahbari yönetiyor
 Parti zamanı gelince
 Kadir İnanır'ın tipi biraz bana benzer
 Sonu bilinmez bir yolculuk
 Tutucu bir kadınım bazıları rahatsız oluyor
 Pedallarının ucunda dünya var
 Erkeksi forma istemiyoruz
 Delikanlılar geliyor
 Gürgen adını babam koydu o bile dalga geçiyor
 Hakkımda yazılıp çizilenlere küfretmedim ama çok lanet okudum
 Erkeklerin anlatamadıklarını dinliyorlar
 Her şeye karşı olanlar birleşti
 Şöhretin keyfini sürüyor
 Deniz dibinden melodiler
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Bütün suç yıldızlarda
Koskoca başbakan bile açıklama...
FİLİZ AKIN
Bazen yanlış anlaşılıyor
Geçen gece Levent Kırca'yı...
ALİ POYRAZOĞLU
Alt kimlik, üst kimlik derken...
Bütün gariplikler beni...
Eleştirmenlik deneyim ister
Bu haftaki konuğum herkesin sinema yazılarından tanıdığı, ancak onun...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.