kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Tıbbın şiddeti

Genellemeden korkarım. Bazen kolaydır; dili yokuş aşağı koyverir gider insanın.
Şimdi...
En büyük imkansızlıklar içinde, "çılgınca" hayat veren ve hayat kurtarmaya çalışan doktorların...
Yahut onca yılın birikimini, bilgisini, deneyimini hastalarına ve meslektaşlarına dağıtıp duran üstatlarının...
Ne şöhret olan, ne pek köşeyi dönen ama ister arı deyin, ister karınca, emek ve terini akıtan sağlık çalışanlarının...
Elbette, herkesin başına bir kaza gelebilse de, yaptığı işin özünün ticaret veya eziyet değil, tam tersine en kutsal hak olan "yaşama hakkı"na hizmet olduğunu idrak edenlerin ellerinden ve gözlerinden öperim.
Lakin aralarındaki sorumsuz, insafsız tacir, sahtekar, riyakar, cahil yahut bilgili ama arsız, küstah, yaptığı işin insani felsefesinden bihaber, karşısındakileri makine gibi gören, oyan, yolan, sömüren, kandıran, yanıltan bir nüfusu da onlar inkar etmemeli.
Bunların; onca fedakarlık yuvası kamu sağlık kurumlarında da kusabildiğini, ama esas, imkanı olana büyük imkanlar sunan, lakin "piyasa koşulları"nın kimilerini insanlıktan çıkarabildiği, özel laboratuar, özel teşhis kliniği, özel hastane, özel sigorta dünyasında fışkırabildiğini de görebilmeliler.


Sağlıkta adaletin, fırsat ve imkan eşitliğinin zaten sizlere ömür bir fikir olması bir yana...
Sağlık hukukunun zayıflığı da, çoğu zaman hastayı çaresiz, çarpıldığıyla ve yanıldığıyla kalmış bırakıyor.
Kısa sürede, "madalyonun iki yüzü"ne dair felaketlere tanık olduk.
Bir yüzü, hayatı zaten "aşiret düzeni" gibi gören bir kültürün içinden bir profesöre sıkılan "intikam, töre, kin" kurşunlarıydı.
Birçok doktor, bu şiddet ve nefret vadisinde, kurtların önündeki kuzu gibi kalıveriyor.
Bu yüzden, cinayet şiddetle kınandı; eylemler yapıldı.
Bir de "öteki yüz" var.
Herkes intikamcı, herkes silahlı, külahlı, herkes aşiret, töre, pusu kültürünün çocukları değil.
Tam tersine, birçok durumda, sessiz, çaresiz, bilgisiz ya da efendi nice hasta, doktorun, hastanenin, kliniğin, laboratuarın, sigorta şirketinin "şiddeti"ne maruz kalıyor.
Parasal şiddet...
Yanlış teşhis şiddeti...
Yanlış tedavi şiddeti...
Umursamazlık şiddeti...
Duyarsızlık şiddeti...
İstismar şiddeti...
Cehaletin veya cüretin şiddeti...
Yanılgının, özensizliğin, dikkatsizliğin şiddeti.
Başıma da geldiğinden, elbet için için öfke doluyum.
Özensiz bir doktorun pişkinlikle aynen devam etmesini de, acımasız sigortacıların başka hastaları infaz etmesini de, itiraf edeyim, kişisel bir öfkeyle kabullenemiyorum.
Ne diye saklayayım!


Lakin, ben hala hayatta, sıhhatte ve afiyetteyim!
"Madalyonun öteki yüzü"nde, mesela, yıllar önce "kanser teşhisi" konan, ona uygun şiddetli tedavi uygulanan, bedeni o tedaviyle yıpranan, o tedavi için muhtemelen hormonları altüst edilen, manevi dünyası o süreçte sarsılan bir kadının, bir eşin, bir annenin, bir üniversite hocasının...
Aradan epey geçtikten sonra, "tahlillerin karıştığı""sevinçle" öğrenmesi, o sevinçle sarıldığı yaşama ise yıllar sonra, nasıl bir haleti ruhiye içindeyse, Boğaz Köprüsü üstünden atlayarak son vermesi de var.
Karışan tahliller, lüzumsuz tedaviler, özel durumları hiç umursanmayan hastalar, atlanan damarlar, kaçırılan tümörler, yüklenen ilaçlar, ışınlar, dozlar, faturalar vesaire.
Genellemeyelim elbette.
Ama bunlar da var. Ve bunlara karşı eylem yapacak kimse yok.
Bir "Hasta hakları ve yakınları derneği"nden başka.
Önceki gün köprüden atlayan Şadiye Kocabaş'ı, sorumsuzlukla tahlil karıştırarak "kanser yapan" kimdi, merak etmez misiniz?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Picasso'nun sergisi Hakkâri'nin vergisi   / 24-11-2005
 Gri bir alanda   / 23-11-2005
 Sizin hiç...   / 22-11-2005
 Bunlar da oluyormuş!   / 21-11-2005
 Cek mi, cak mı, cuk mu?   / 20-11-2005
 Eline çarptı, penaltı!   / 18-11-2005
 Yeni vade...   / 17-11-2005
 Dünya kadar yer varken...   / 16-11-2005
 HHD'nin HDR'si!   / 15-11-2005
 Kalleş kaleşler ile Veysel Ateş'ler   / 14-11-2005
YILMAZ ÖZDİL
Uçan uçana...
Önce F16'lar uçtu.
Sonra Vali uçtu.
ÖMER LÜTFİ METE
Sezer'in ikiyüzlülüğe direnişi
Bir gazetemiz dün özel...
UMUR TALU
Tıbbın şiddeti
Genellemeden korkarım. Bazen kolaydır;...
FATİH ALTAYLI
Emniyet'i lağvetsek sorun çözülür mü?
İstanbul polisi,...
ERDAL ŞAFAK
Askeri konuşturmak
Genelkurmay Başkanı Org. Özkök'ün...
İşkence havayolları
CIA ajanlarının gizli uçuşları, terör şüphelisi oldukları...
Bush'u ucuz petrol satarak içten vurdu
Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, Katrina kasırgasının ardından...
Ligi Avrupa'ya tercih ettiler
Ligi Avrupa'ya tercih ettiler
F.Bahçe, Milan'a yenilip Devler Ligi'ne veda etti. Başkan, "Avrupa...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu