kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
O kadar çok bamtelimiz var ki..
İşte biz de böyleyiz
ŞAKA - Vergi

O kadar çok bamtelimiz var ki..

Her mesleğin kendine özgü uygulanma biçimleri, deneyimlerden kaynaklanan kuralları vardır.
Çok uzun yıllar önce annem Ankara'daki bir pazar alışverişinden gülerek dönmüştü. Pazarda bir dilenci "Ocağın sönmesin, çocukların ölmesin, yuvan yıkılmasın" benzeri söylemlerle dilenip, annemden sadaka istemiş. Annem de dilenciyi azarlamış:
- O kadar kötü şeyler söylüyorsun ki, öylesine felaketler listesi yapıyorsun ki, sana sadaka vermem imkânsız. Biraz iyi şeyler söyleseydin, sana sadaka verecektim, demiş.
Annemin bu sözlerini duyan dilenci sinirlenmiş. Diklenip, o da annemi azarlamış:
- Hanım hanım. Ben bu işi kaç yıldır yapıyorum. Dilencilik mesleğini bana sen mi öğreteceksin!
Annem, yaşadığı bu olayı kahkahalar içinde anlatırken "Bir daha kimseye mesleğini öğretmeye kalkmam" diyordu.
Bugünlerde ben de zaman zaman annem gibi davrandığımı hissediyorum. Politikacılar ürettikleri sorunların kavgasını yaparlarken "Aman kavga etmeyin. Bu ülkenin istikrara ihtiyacı var" benzeri yazılar yazıyorum.
Galiba bunu en çok da "Tahrikçi Ajanlık" (Ajan provokatör) mesleği mensuplarına hitaben, "Aman böyle yapmayın. Böyle yaparsanız, sorunlar çözülmez, derinleşir" doğrultusunda yazıp, konuşurken yapıyorum.
Galiba bir konuda düşünce açıklamadan ve tavır koymadan önce, ilgili mesleğin inceliklerini öğrenmek gerekiyor. "Tahrikçi ajanlık" da bir meslek olduğuna göre, bu mesleği hiç olmazsa kaba hatlarıyla bilmeliyiz.
Bu meslekte, kimi tahrik edecekseniz, onun "Bamteli"nin nerede olduğunu bilmeniz şarttır. İnsanların da, toplumların da, telli sazların da mutlaka birer bamteli vardır. Telli sazlarda en kalın sesi verendir bamteli. Mesela tamburda en üstteki, utta ise en altta olandır bu tel.
Ama mecazi anlamda "Bir kimsenin en hassas olduğu, dokunulduğunda en şiddetli reaksiyonu vereceği konu" ya bamteli denir.
Türk toplumunun bamteli sayısı ise birden fazladır. Dini konular, milli konular, ahlaki konular, sportif konular, bölgesel konular, etnik konular hep Türk toplumunun bamtellerini oluşturur. İyi yetişmiş, deneyimli bir tahrikçi ajan bu bamtellerini nasıl çalacağını, hangi tele dokunursa toplumun hangi kesimini galeyana getireceğini etüt etmiştir. Ayrıca bazı dönemlerde bunlardan bazılarının daha keskin tınılar çıkartacağını ve bamtellerinin de giysiler gibi moda olduğunu bilmektedir.
Profesyonel tahrikçiler, mesleklerini ustaca icra ettikleri zaman, umulmadık başarılara da imza atarlar. Örneğin Selanik'te Atatürk'ün evine bomba atıldığı haberi üzerine, kalabalıkların İstanbul'da 6-7 Eylül 1955 gecesi gerçekleştirdikleri pogrom bunlara iyi bir örnek değil midir? Veya televizyonlarda Aczimendiler'i ve Fadime Şahin'i sürekli gösterip, kentli orta sınıfları "Şeriat geliyor" fobisine sürükleyen proje, sonunda "28 Şubat postmodern darbesi"ne dayanmamış mıdır?
Şimdi bu tahrikçiler "Türban"ı mı, yoksa "Şemdinli"yi mi asıl bamteli olarak kullanacaklarına henüz tam karar veremediler. Çünkü aynı anda birden fazla bamtelini çalmanın, kitlesel öfkenin şiddetini dağıttığı tahrikçilik mesleğinin bilinen gerçekleri arasındadır.
Mesela "Türkiye aslında Güneydoğu'da işgalcidir" söylemi belki bu mesleğin bir noktada yoğunlaştığının işareti olabilir. Hatta bamtelimize basılan biz Türkler'den bazıları, "Saddam Halepçe'de Kürtler'i çoluk çocuk gazla boğarken de böyle mi düşünüyordunuz" demek gereğini hissedebilir.
Neyse. Bu mesleğin icraatını izlemek durumundayız hepimiz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bilmem kaçıncı olağan kurultay izlenimleri   / 20-11-2005
 "Serbest pazar" artık ekonomik hayat tarzımızdır..   / 19-11-2005
 Elinde çekiç olan, her şeyi çivi olarak görür..   / 18-11-2005
 Hangi ulema, hangi İslam, hangi mantık?   / 17-11-2005
 Kafa karışıklığı akıl sağlığının göstergesidir   / 16-11-2005
 Tahrikçi ajan olmak giderek zorlaşıyor..   / 15-11-2005
 Değişimin kuramcısı Peter Drucker'i kaybettik   / 14-11-2005
 Erdoğan herhalde bundan sonra da Erbakanlaşmaz   / 13-11-2005
 Mahkeme kadıya değil de AİHM'ye mi mülktür?   / 12-11-2005
 Ailede bile despotluk ne kadar yapılabilir ki?   / 11-11-2005
EMRE AKÖZ
İşte size 'takımdaşlık' (!)
BJK'nin eski teknik...
MEHMET BARLAS
O kadar çok bamtelimiz var ki..
Her mesleğin kendine...
İLKER SARIER
Fişleme-fiştekleme
Nasıl oluyor böyle?
Güzel oluyor...
MAHMUT ÖVÜR
Sarıkamış, Türkiye'nin Davos'u olabilir mi?
Aslında...
SAVAŞ AY
Mevcudiyetimizin yegâne temeli yarışmaktır..
Oh ne ala...
YAVUZ BAYDAR
'Medyamızdan beklenen...'
Sabah'ın Türkiye-İsviçre...
Çayeli'nden derbiye
Çayeli'nden derbiye
Rize'de Cihan, Necati ve Hasan Kabze'nin demlediği 3 şekerli çayını...
Erman Hoca'ya soru izni yok
Erman Hoca'ya soru izni yok
Maç sonunda Eric Gerets'e soru sormak isteyen Toroğlu'nu, "Hocanın...
Çankaya polemikleri
CHP'nin "Çankaya'ya AK Partili çıkmasın" diye erken seçim çağrısı...
CHP'de seçim yönetimi
Muhalif 7 kişi dışında yönetimi değiştirmeyen Baykal'ın erken seçim...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu