kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Olmayana ergi siyaseti

Demirel düşüşlerinden birini takip eden on yıl sonra -1991'e doğru- yeniden umut haline gelir gibi olduğunda gazeteciler kendisine sormuştu:
- Peki siz enflasyonu nasıl düşüreceksiniz?
Hazret kestirip atmıştı:
- Bunların yaptığını yapmazsanız enflasyon düşer!
Şüphesiz Demirel enflasyon konusunda söyleyecek sözü olmayan, ekonomiden anlamayan biri değildi. Ancak anlamasına rağmen başbakanlıkları döneminde enflasyon patlamış, 24 Ocak kararları sonrası 1980 ihtilaline gelirken sağladığı kısmi düzeltme dışında gerektiği gibi düşürmeyi başaramamıştı. ANAP'ı kastederek 'bunların yaptığını yapmazsan enflasyon düşer' derken aslında siyasetimizi yaratıcılıktan yoksun bırakan bir numaralı sırra sarılıyordu:
- Ben muhalefette hiçbir çözüm üretmesem de nasılsa iktidarın işleyeceği yanlışlar tekrar kıymete binmem için yeterlidir.
Nitekim Demirel geldi ve enflasyon artmaya devam etti.
Bu küçük hatırlatmadan maksadım günümüzle ilgili birebir benzetme kurmak değil. Siyaset pirimizin o gün için kullanıp geçtiği yöntemi, devletsizle savaş için değerlendirmeyi deneyeceğim. 'Nasıl devlet oluruz' sorusuna verilen cevapların müşterisi kalmadığı için 'Nasıl devlet olmayız' sorusu etrafında üretilen sıcak Türkiye derslerinin altını çizmek yararlı olabilir:


Putin Samsun'da gözümüzün içine baka baka diyor ki:
- Türkiye'yi yönetenlerin sayesinde iki ülke arasında artık en küçük bir sorun kalmamıştır!
Böyle bir laf, kendini devlet olarak gören hiçbir muhatap tarafından kabul edilemez. Zira bu sözün Türkçesi şudur:
- Rusya ile Türkiye arasında sorunlar vardı ve bunların tamamını siz çıkarıyordunuz. Yöneticileriniz uslu davrandı ve bizim gibi büyük bir ülkeye karşı yaptığınız yanlışlara son verdi. Aferin çocuklar!


İktidar partisinin genel başkan yardımcılarından biri Şemdinli olaylarının arkasından ilan buyuruyor:
- Türkiye'de halkın iradesiyle başa gelen hükümeti devirip yerine başka bir iktidar getirme çabaları var.
Bir iktidar yetkilisinin böyle sözler söyleyebilmesi için genlerinde devlet bilincinden zerre kalıntı olmaması yetmez, ayrıca muhakkak aşiret nifakçılığından nasipli bulunması gerekir. Devlet etmek hakkında en küçük bir fikri bulunan kişi, yakalamakla memur olduğu düzen yıkıcıları karanlık laflarla halka şikayet etmez!


Hakkari'deki cenaze töreni, oradaki bütün TC görevlilerine karşı haykırıştır:
- Siz devlet kadroları değil, örgütümüzün hakaret ve saldırılarını seyredip kahrolmak için tutulmuş AB rehinelerisiniz.
Bunu çoktan bilen ve bir gazeteciye ' buralarda işler öyle İstanbul'dan, Ankara'dan göründüğü gibi yürümüyor' diyen kişinin valilik yapmaya devam ettiği bir ülke devlet olamaz. Zira tamamen doğruyu söyleyen vali bu kahredici gerçeklere karşı çaresizliği içine sindirmekte, hiç değilse 'istifa' ile tepki koymayı bile düşünmemektedir.


Aynı cenaze sırasında alçaktan savaş uçağı uçurma fikri ve uygulaması ise, güçlü bir orduya sahip bulunmanın bile devlet olmak için yetmeyeceğini, vahim bir ders şeklinde vatan semalarına yazmış bulunmaktadır.
Bir şiddet örgütünün çirkin ama silahsız eylemine askeri uçak görüntüsü ve gürültüsü ile gözdağı vermeye kalkışmak 'nasıl devlet olamayız' sorusunun yakıcı cevabıdır.
Şöyle de denebilir:
Bu savaş uçağı uçurma fikri, AB ağababalarının kafasının tasıhı attırıp ayağa kaldırmak ve Ankara'ya yüklenmelerini sağlamak içindi!
- Ne yapıyor sizin ordunuz? Cenaze merasiminin üzerinde savaş uçağı uçurtmak da ne demek oluyor? Bitti, sizden AB üyesi olmaz..
Şüphesiz bu da hiç parlak bir fikir değil ama yine de, cenaze merasiminde bölücü örgüt bilindik haytalıklarını yapıyor diye uçakla gözdağı eylemine kalkışmak kadar korkunç bir devletsizlik göstergesi olamaz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Erdoğan ne demek istedi?   / 18-11-2005
 TC'ye sıcak çatışma ninnileri   / 17-11-2005
 Brövenin Atatürkçesi neydi?   / 15-11-2005
 Tüfekle oynama şeytan doldurur   / 14-11-2005
 Yaşasın bir yasak daha!   / 11-11-2005
 Adalet, kalkınma ve ilerleme raporu   / 10-11-2005
 Televizyon hıyabanında insan bir ok   / 08-11-2005
 Cehennem 'Derin Şirket' kusar   / 07-11-2005
 Ahir zaman alet ve alametleri   / 04-11-2005
 Ahfeş'in rektörleri   / 03-11-2005
ÖMER LÜTFİ METE
Olmayana ergi siyaseti
Demirel düşüşlerinden birini...
UMUR TALU
Bunlar da oluyormuş!
Bir ahbaplık ve nispeten bir güven...
ERGUN BABAHAN
Şemdinli'den Saracoğlu'na
Bir çete reisiyle ilişki...
ERDAL ŞAFAK
Ya atı alan Fırat'ı geçerse?
Şu birkaç hafta içinde...
MEHMET ALTAN
Kemalist modernleşmeden demokratikleşme-ye
Türkiye; AB...
Bir tek komünistler onu protesto etmedi
Her gittiği ülkede onu Irak savaşı ve küreselleşme karşıtları ağır...
İngiliz polis: İdam cezası geri getirilsin
İngiltere'de bir silahlı soygunda bir kadın polisin öldürülmesi, idam...
Çayeli'nden derbiye
Çayeli'nden derbiye
Rize'de Cihan, Necati ve Hasan Kabze'nin demlediği 3 şekerli çayını...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu