CHP, Cumhuriyet ve demokrasi
CHP, tarihinin en sakin ve çekişmesiz Kurultayı'nı gerçekleştiriyor. Ne parti içi mücadele, ne de Genel Başkan Deniz Baykal'dan başka söz sahibi var... İlginç olan; dün Atatürk Spor Salonu'nda parti içi muhalefetle birlikte, diğer partilerin ve yabancı misyonun temsilcileri de yoktu. Diğer partilere davetiyenin gidip gitmediğini de kimse bilmiyordu. Buna karşın, bir yıl içinde yapılan üç Kurultay kadar kalabalık ve canlıydı... Baykal'ın üç saat süren konuşmasına gelirsek; seçimin başlangıç vuruşunu yaptı; Seçim beyannamesinin çerçevesini çizdi. Stratejisini "Rejim elden gidiyor, Cumhuriyete sahip çıkalım" temeline oturttu. "Cumhuriyet, birkaç düşük sonrası demokrasiyi doğurdu. Şimdi sıra demokraside; hayırlı evlat olduğunu ilk seçimde kanıtlamaya ihtiyacı var..." Bunu söylerken, "darbe anımsatmalarına" da tepki gösterdi: "Darbe çağrısı yapmıyoruz. Herkes oturduğu yerde otursun. Kimseden medet ummuyoruz. Çağrımız halkadır..." Yolsuzlukların hesabını soracaklarını vurgularken; "Ama şimdi onları bir kenara bırakalım" dedi. Türkiye'nin öncelikli olarak rejimine sahip çıkması gerektiğini belirtti. Üzerinde ağırlıkla durduğu diğer konu terör oldu. Atilla İlhan'ın "Ben sana muhtacım" dizeleriyle birlik beraberlik mesajı verdi.
CHP'ye sahip çıkma AK Parti hükümetini, "rejimi değiştirme düşüncesinde olmakla" suçlayıp, Cumhurbaşkanı'nın yeni parlamento tarafından seçilmesi gerektiğinin altını çizdi. CHP lideri, "Cumhuriyete sahip çıkmak ile CHP'ye sahip çıkmayı" aynı düzleme oturttu. Toplumsal muhalefetin önderliğine soyundu. Parti içi muhalefetten, sol, hatta sağ partilere oy verenleri CHP'de bütünleşmeye çağırdı: "Çıkarlarımıza ters de düşse bunu yapalım...Türkiye'yi ona, buna kaptırmayın, kurda, kuşa yem etmeyin..." Özetle; siyasetini, AK Parti'nin önünü, rejimi koruyacak CHP kesebilir temeline oturttu.
Demokrasiyi uygulamak Muhalefetsiz Kurultay'da Baykal, tek aday olarak girdiği seçimde tekrar Genel Başkan seçildi. Kurultay'a bugün de devam edilecek. Zamanında yapılacak seçimde dahi, milletvekili adaylarını ve belirleyip propagandasını yönetecek Parti Meclisi'nin seçimi yapılacak. Baykal'ın "Demokrasinin Cumhuriyete sahip çıkma günüdür" diyerek iyi bir açılım yaptığı sözünün önemi burada ortaya çıkıyor. CHP'nin de demokrasiye sahip çıktığını göstermesi gerekiyor. Öncelikle de parti içinde... Bunun yolu demokrasinin olmazsa olmazı; muhalefete katlanmaktan geçiyor. PM'nin seçiminin Genel Başkan'ın ortaya koyduğu, üzerinde çizik atılarak dahi değişmesi olanaksız tek listeyle seçime gidildiğinde, demokrasiyi savunmak kolay olmuyor. Sadece PM'nin değil, milletvekili adaylarının belirlenmesinde de demokrasinin işlemesi gerekiyor. Bazı istisnalar bir tarafa bırakılsa bile, ön seçimle gelmeyen milletvekilleri ile seçime gidildiğinde, ortaya bugünkü tablo çıkıyor. Seçimden bu yana, 22 milletvekili CHP'yi terk edip başka partilere geçti. Hem de Baykal'ın dün "rejimi değiştirme gayreti içinde bulunmakla suçladığı" AK Parti'ye gitmekte sakınca görmedi. Giden milletvekillerinin gerekçelerini bir yana bıraksak bile, CHP'deki bir çok kişinin yakınması da aynı oldu: "Parti içi demokrasi sağlıklı işlemiyor..." Bu nedenle, demokrasinin Cumhuriyete sahip çıkması kadar, CHP'nin de demokrasiye sahip çıktığını göstermesi gerekiyor.
|