kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
  » Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Bu filmi çekmek için kirlenmek zorundaydım
Bu filmi çekmek için kirlenmek zorundaydım
'Filmlerimde en çok aile ilişkilerini ele alıyorum'

Bu filmi çekmek için kirlenmek zorundaydım

Yönetmen Çağan Irmak, dün gösterime giren 'Babam ve Oğlum' ile büyük ses getirecek. Irmak, "Mustafa Hakkında Her Şey, Çemberimde Gül Oya ve son olarak Babam ve Oğlum'u çekebilmek, iyi oyuncularla çalışabilmek için medyada görünmek, kendimi pazarlayarak kirlenmek zorundaydım" diyor.

İlk filmi 'Bana Şans Dile'nin ardından asıl patlamasını gelmiş geçmiş en sevilen televizyon dizilerinden 'Asmalı Konak' ile yapmıştı Çağan Irmak. İkinci filmi 'Mustafa Hakkında Her Şey' ile sinema eleştirmenlerinden güzel övgüler toplayan Irmak, geçtiğimiz sezon ekranlara veda eden 'Çemberimde Gül Oya' adlı televizyon dizisi ile başarısını kanıtlamıştı... Son olarak dün vizyona giren üçüncü sinema filmi 'Babam ve Oğlum' ile izleyicisiyle buluşan genç yönetmen, çocukluğunun geçtiği Seferihisar'daki çiftlik evlerine benzeyen çiftlikte geçen filmde, sorunlu bir baba-oğul ilişkisini ele alıyor ve '15 yıl boyunca küs kalmış bir babaoğulun arasındaki buzlar bir torunla erir mi?' sorusunun cevabını arıyor. Irmak Sinema dergisine konuştu:

İLK FİLMİM BU OLACAK DERDİM
*
Babam ve Oğlum'u üniversite yıllarında eski bir daktiloda yazmıştım. O zaman her şeyi farklıydı. Gene bir babaoğul hikayesiydi ama daha farklıydı. 'Çemberimde Gül Oya'nın çekimleri sırasında tekrar elden geçirdim ve son haline getirdim. Hep ilk filmimin bu olacağını düşünürdüm.
* Baba-kız ilişkileri sorunluymuş gibi durur, oysa babalar ve oğullar arasında hep bir uçurum, bir çatışma vardır Türkiye'de ve bu çatışma adamakıllı ele alınmamıştır Türk sinemasında. Burada Çetin Tekindor'un oynadığı Hüseyin karakterinin iki oğlu var. Biri çocuk zekasına sahip, saf bir oğul (Yusuf Dikinciler). O yüzden Hüseyin Efendi kendi mirasını sürdürecek tek insan olarak öbür oğlu Sadık'ı görmüş hep. İşte bu büyük sevgi beraberinde büyük nefreti getiriyor ve çatışma oradan başlıyor. İki emanet söz konusu bu filmde. Biri babanın, yani Hüseyin Efendi'nin çiftliği ve bütün hayatı Sadık'a emanet etme çabası. Öteki, Sadık'ın kendi oğlunu babasına emanet etme çabası. 15 yıl boyunca küs kalmış bir baba ile oğul arasındaki buzlar, torun sayesinde eritilebilir, yaşanmamış 15 yıl telafi edilebilir mi? Biraz dramatik bir hikaye yani.

FİLMİN DOĞAL BİR MİZAHI VAR
*
Günümüzde geçse bu filmi çekmezdim mesela. Gerçekçi olmazdı, çünkü çiftliğe giden o çocuk, 'nerede benim playstation'ım, nerede benim bilgisayarım' diye iki günde sıkılır, şehre geri dönmek isterdi. Oysa bu filmdeki en sinemografik anlar o çocuğun çiftliğin avlusunda hayata bakışı...
* Kendi içinde doğal bir mizahı var filmin. Hüzünlü bir film aynı zamanda ama yine ben hüzünlü olsun diye yapmadım. Hepsi, gerçekliğin peşinden koşmaktı. Yoksa şurada seyirciyi güldüreyim, şurada ağlatayım gibi hesaplanmış bir durum söz konusu değil.
* İngiltere'de bazı oyunculara verilen 'Sir' unvanı burada birilerine verilecek olsa Çetin Abi'ye vermek isterdim. Müthiş bir adam. Hümeyra da öyle. Bu filmde tanışmış olmak beni çok mutlu etti. Bundan sonra da hep onunla çalışmakistiyorum. Saf Abi Yetkin (Dikinciler) bu filmde izleyeni çok şaşırtacak. Yetkin çok bıçak sırtı bir rolün altından kalktı.

ÖNYARGISIZ İZLESİNLER...
*
Benim için bu filmin ulaşabileceği en güzel nokta şu; çocuk filmden çıkar, cep telefonunu açar, babasını arar, 'nasılsın' der; ya da bir adam, ne zamandır annemleri görmüyorum, belki bu kadın yarın ölecek, gidip bir ziyaret edeyim, diye düşünür. İşte benim için en büyük ödül bu olacak. Anne babalarla çocuklar arasında üç günlük bir yakınlaşma kursam bile yeter bana.
* Bu filmimle ilgili olarak çok konuştum. Bence insanlar bu söylediklerimi bir kenara koyup, gidip filmi önyargısız izlesinler. Yerin dibine de sokabilirler, umurumda değil ama yeter ki bu filmi önyargısız izlesinler.
DİĞER GÜNAYDIN HABERLERİ
 Kahkaha atmak yerine gülümseyin
 İçlerindeki çocuk dünya turuna çıkardı
 Golfün kalbi 3 kulüpte atıyor
 Unutulmaz filmler VCD'ye girdi
 Emekli turistler Alanya'da
 Afyonkarahisar'da leblebi paniği
 Kadının eli Toroslar'ın zirvesinde
 Tarihi Taşhan kültür evi olacak
 Eski kilimlerden yelek ve cüzdan
 Kış birası geri geldi
 Müzikli şişeler...
 Güzeller dekolteden vazgeçmiyor
 Vitrin meleği
 Aşkınıza aşk katın
GÜLSE BİRSEL
Ne yaptın bize Çağan Irmak?!
Evde hazırlanıyorum. Çağan...
AYŞE TÜTER
Lezzet Güneşi
Sebzeli kuru fasulye

Isıtılmış...
Dansçı olduğum için beni seçtiler
Dansçı olduğum için beni seçtiler
Dokuz erkek ve dokuz kadının büyük ödül 100 milyar lirayı kazanmak...
Ata muradına erdi
Ata muradına erdi
Ünlü komedyen Ata Demirer, önümüzdeki günlerde başrol oynayacağı ilk...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.